| |
|
|
Cinden bir hayat dersi ile Son!..
(Serpil Gogen Londra'daki Türkler Sergisi'ni anlatmaya devam ediyor.) 7-11. GALERİLER Osmanlılar'ın.. Küçük çocuk galeriden içeri adımını atar atmaz gördüğü şaşaaya inanamayınca, Cin, "Bu gördüğün nedir ki" diye kükrüyor.. "Gördüklerin, onların zenginliklerinin ve sahip olduklarının binde biri bile değil.." Sonra başlıyor Fatih'ten itibaren anlatmaya.. Tam cephede, Londra, National Gallery'den gelen Fatih portresi asılı.. Ünlü Venedikli ressam Bellini tarafından yapılan.. Kitaplarda, albümlerde yüzlerce kez gördüğüm.. Önce, sağ ve sol üst köşelerindeki altı altın tacın, kendisinden önce gelen altı Osmanlı padişahını sembolize ettiğini öğreniyorum.. Önündeki örtünün üzerine işlenmiş şekilde resmedilen incili yedinci taç ise, kendisini.. Sonra hiç bakmadığım bir gözle tabloya bakmaya zorlanıyorum: Audio'nun büyüklere seslenen versiyonu, tablodaki çehrenin, İstanbul'u fetheden o genç savaşçıya değil de, düşünceli ve yorgun gözleri uzaklara bakan orta yaşlı bir erkeğe ait olduğunu anlatıyor. Hemen sonra da, ayni dönemlerde yapılmış elindeki gülü koklayan Fatih minyatürüne geçiyor.. Her iki eserdeki ifade benzerliğini, gülün İslam kültüründe çehresi gül yapraklarına benzetilen Hazreti Muhammed'le bağlantılı olduğunu vurguluyor. Sol başparmağındaki okçu yüzüğü ise, askeri alandaki ve avcılıktaki maharetini.. Hemen ileride yine Fatih Sultan Mehmet'e ait bir karalama defteri ve arası zırhlı bir ipek gömlek var. Çok ilgi çekiyor. Topkapı Sarayı'ndan gelen elyazmaları inanılmaz güzellikte sergileniyor. Derken, Cem Sultan'ın tılsımlı gömleği.. Sahibini hastalıklardan, düşmanlardan koruyan, giyene kılıçların işlemediği söylenen yer yer altın bezemeli gömlek.. Üzerinde dualar, Kuran'dan parçalar, büyülü formüller, Hazreti Süleyman'ın Osmanlı Türk ve İslam sanatında gücü ve aklı sembolize eden altı kollu yıldızı var. Sergi ve katalog sayesinde Osmanlı saraylarında kırılan porselenlerin atılmadığını, tamir edilip yeniden kullanıldığını, Evliya Çelebi'nin anlattıklarına göre, o dönemde İstanbul'da 25 adet çok usta porselen tamircisinin yaşadığını ve on kadar porselen tamir atölyesinin varlığını öğrendim. Bir de, Osmanlı'ya ait Çin porselenlerinin de dünya üzerindeki en büyük kolleksiyon olduğunu.. Sonra şaşaa daha da artıyor ve Kanuni dönemi başlıyor.. Bir illustrasyon üzerinden yapılan Kanuni portresi.. Tuğrası, kılıcı.. .. ve Fransa Kralı I. François'ya yazdığı o ünlü mektup.. Paris'ten gelmiş.. "Ben ki Sultanı İklimi Rum" diye başlayıp, sayfalarca tek tek nerelerin sultanı olduğunu sıralayan, sonra sadece iki kelimeyle, "Sen ki, Françeska'sın" diye devam eden mektup.. Tarih kitaplarında, neşe ve gururla okuduğun mektubun kendisini görmek başka bir duygu.. Hıncal Ağbim 'Burdan alıp, Türkiye'yi Avrupa'ya almak için nazlanan Jacques Chirac'a yollamak geldi içimden" dedi. Topkapı'dan gelme bir satranç takımı.. Kaya kristalinden bir takım yakutlu, diğeri zümrütlü.. Çocuğun bu son bölümde en ilgisini çeken obje.. Hayretle, "Türkler satranç oynamayı da mı biliyorlar?" diye soruyor.. "Ne zannettin" diye cevap veriyor, Cin.. "Asırlardan beri oynarlar.." Son bölüm Osmanlı'da düşüşün ilk belirtilerinin başladığı dönem.. Cin hüzünlü bir hayat dersi veriyor çocuğa.. Gerçekte her şeyin sahte, zenginliklerin gelip geçici olduğunu anlatarak, büyülü geziye noktayı koyuyor. Cuma: Dünyadaki müthiş yankılar.
|