| |
|
|
İlk on birde vardım, lakin yedektim
Bu kez Zürap'ın arabasıyla gittim maça. Can tatlı ne de olsa. Kaza yapma, stat otoparkında koca sütunları göremeyip, çarpma tehlikesi yok Zürap kullanırken. Arayı atlayıp maç başı loca muhabbetine ışınlıyorum laflamayı. İçeri girer girmez Big Boss'tan yedim zılgıtı. - Bu ne kıyafetş? Sen ki halk adamısın, taraflı davranmak da ne? - Ik pık efendim!.. - Hiç yakıştıramadım böyle amigo gibi giyinmeyi sana. - Hık mık efendim!.. - !!!!!! Dilimi arı sokmuş da, şişmiş de, dönmüyormuş gibi oldum. Sözlerimi ne dinleyen anladı, ne de zaten manası vardı. Mehmet Tezkan'ın koltuk kenarına iliştim. Sessiz durdum bir süre. Kenan Bey (Tekdağ) önceki gün yazdığım yazıdan alıntılar yaptı, baş müdürümüzün "arka taraflara erişemeyen havasını (klima havası) yazdığımı" söyledi. Baş müdür de teyit etti: - Ne konuştuysak yazmış. Tehlikeli adam bu. Aslında benim konuşulanları yazmak huyum yoktur. Bende olan bende kalır. Lakin şaşkınlığa düştüğüm hallerde korkudan onlara bi şey söyleyemediğim için size dert anlatma kabilinden anlatıyorum bazen. Mesela siz şimdi sanırsınız ki onca mühim insan bir araya toplanmışken maç hakkında da mühim konuşmalar yapılacak. Hayır asla.
Edebiyat bilgim engindir Konuşulan konular merhum Halide Edip'in tüm miting konuşmalarında ünlü "Kartaca muhabbeti" gibi konuyu hep Bulgar Mezalimi'yle açıp aynı şekilde kapatması. 60-70 kuşağı gençliğinin Dimitrov posterleriyle gezinmesi, Cengiz Han ve Atilla'nın etnik kökeni. Çin-Japonya tenakuzu, Vietnam Savaşı anekdotları, Rafi Portakal'ın (o da buradaydı) sınıfsal tahlilleri, Yecüc Mecüc ve Dabbetul Arz portreleri üzerineydi. Ben bu anlatılanlardan sadece Halide Edip'i, onun da Aşk-ı Memnu'sunu bildiğimden tam orada topa girecektim ki, Zafer Yıldırım meyve suyu kadehini devirince laf ağzımda kaldı. İyi ki de öyle olmuş. Akşam İnternet'ten bakınca Aşk-ı Memnu'yu asıl kimin yazdığını öğrendim. Gördüğünüz gibi ben stratejik şeyleri zinhar anlatmam. Kaldı ki anlatmam da mümkün değil. Çünkü stratejik kararlar alınacağı zaman ben ya seyahatte olurum ya da bakkala gazoz almaya gönderirler... Bilahare maç için dışarı, yani koltuk kısmına çıkıldı. Orada toplam 11 kişiydik, ilk 11'de ben de vardım. Lakin koltuklar 10 kişilikti, orada bile yedek kaldım..
|