Birinciliği beyaza verdiler..
Onlarca insan, yaralansa, ölse, kan aksa bunun sorumlusu kim olacaktı? Ben futbol yazılarını, gazetemin spor sayfasında çarşamba ve cuma günleri yazıyorum. Bu sayfada futbol yazmıyorum... Bugün yazacaklarım da FenerbahçeBeşiktaş derbisi gibi görünüyor ama değil. Dün tam anlamıyla bir felaketin eşiğinden döndük hepimiz. Şimdi pazar gecesi saat 20.25'e dönün. Saati orada yeniden çalıştırmaya başlayın. Bülent Demirlek, önce penaltıyı verdi, arkasından Cordoba'yı attı, Pancu kaleye geçti, Alex penaltıyı gole çevirdi. Şimdi maç 3-3. Bülent Demirlek maçı 8 dakika uzattı. Ve normalde olması gerektiği gibi, Fenerbahçe kalecisiz oynayan Beşiktaş'a arka arkaya golleri sıralamaya başladı. Maç önce 4-3 oldu. Arkasından 5-3.
Golleri kalecileri atıldığı için yediklerine inanan Beşiktaşlı futbolcular iyice sinirlendi. Fenerbahçeli futbolculara öldüresiye girmeye başladı. Her olayda hakemin üzerine yürüyorlardı. Hakem, kendisine küfür eden kaptan Tayfur'u oyundan attı. Beşiktaş hem kalecisiz hem de 9 kişi kaldı. Film iyice koptu. Artık Beşiktaşlı futbolcuların gözlerine perde inmişti. Hepsi olay çıkarıyor ve maçın kesilmesine uğraşıyorlardı. Çünkü zaten her şeyi kaybetmişlerdi.
Beşiktaş seyircisi öfkeden deliye döndü. Tribünden ellerinde ne varsa sahaya atmaya başladı. Polis tribünlere girdi. Arbede yaşanmaya başladı. Beşiktaş seyircisinin öfkesi, bu kez Fenerbahçe seyircisini tetikledi. Fenerbahçe seyircisi de Beşiktaş seyircisine küfür etmeye başladı. Fenerbahçeliler ve Beşiktaşlılar ellerine ne geçirirlerse birbirlerine atmaya başladılar. Türkiye'nin 3 büyüklerinin ikisi, yani neredeyse Türkiye'nin yarısı, birbirine karşı kin ve nefretle bakmaya başladı. Sokakta, caddede, kahvede, restoranda, işyerlerinde kavgalar çıktı, insanlar yaralandı. Beşiktaş ve Fenerbahçe 17 Nisan'ı kanlı derbi olarak hafızalarına yazdı. Yıllarca, bu kanlı derbinin yaraları sarılamadı. Bunlar olmaz mı diyorsunuz?.. İnanın bana, ben bu futbolu ve seyirci psikolojisini biraz biliyorsam, bu felaketin olma ihtimali olmama ihtimalinden daha fazla. Hep diyorum ki futbol artık sadece futbol değil. Bülent Demirlek gibi bir adam, Türkiye'de milyonların kaderine hâkim olabilir. Futbol öyle bir noktada ki, kendini bilmez bir hakemin, kendini bilmez bir yönetimi Türkiye'deki taşları yerinden oynatabilir.
Bülent Demirlek isimli çocuk, verdiği bir kararın, gün gelip neleri tetikleyebileceğinin farkında mı?.. Ya ona bu görevi verenler?.. Hakemler, sahada karar verirken, olayların sosyal matematiğini de hep düşünmeli, psikolojiyi, göz önünde tutmalı dediğimde, bizim sevgili Erman Toroğlu, "Reha kurallar yerine nelerle uğraşıyor" diyordu. Ah Erman Hoca ah. Sana bunları anlatabilmek ne kadar zor biliyorum. Çünkü futbolun sadece kurallarını konuşup, yanlış yapanı, ekrandan cart sarı, cart kırmızı kart gösterip cezalandırıyorsun.
Bilmiyorsun ki yorumculuğunu yaptığın futbol, futbol olmaktan çıktı. Hayatın sayısız alanına girdi. Futbol, olayları, kültürü, çok geniş kitleleri sürüklediği idolleri, yarattığı dostlukları, düşmanlıkları, pazarlaması ve ekonomisiyle artık çoook başka bir noktada. Sadece futbol adamlarının yürütebileceği noktaları çoktan aştı. Beşiktaş yönetimindeki ilk toplantıma girdiğimde, "Ben kulüp yönetimine geldim sanıyordum, meğer holding yönetimine seçilmişim" demiştim. Türkiye'de bir gün gerçek bir felaket olursa, kimse ben suçsuzum demesin. Bütün renkler aynı hızla kirleniyorlardı. Birinciliği 'beyaz'a verdiler.
|