|
|
|
|
|
|
Dedelerin sözü kalbe geçmiyor
Alevi dedeleri artık Sünniler'le kız alıp verilmemesi kuralını uygulayamıyor.
Ahmet Yurt Dede gönüllere set çekemediklerini şöyle anlattı: "Sözümüz tutulsa Alevi ve Sünni'nin evlenmemesi gerekir." "Biz evliliğe 'İnsan kutsal bir varlıktır. Beni uzakta değil kendinde ara' felsefesiyle yaklaşıp beraberlikleri onaylıyoruz."
Bıyıksız dede olmaz bıyık erkeğin nişanıdır
Tunceli Hozat'ta düzenlenen cem törenine katılan Alevi dedelerine göre "Bıyık büyük bir erkeğin göstergesi" Ya Sünni Alevi evliliği? Yok diyorlar artık o kurallar pek de geçerli değil. Gençlere, kalplere söz geçirmek mümkün değil.
Bir gün Alevi bir delikanlı, (Alevilerin deyimiyle bir seyit) bir laz kızıyla evlenmek ister. Ailesi önce karşı çıkar. Baktılar ki olacak gibi değil, bağlı bulundukları ocağın dedesine gidip yardım isterler. "Aman dede" derler. "Bizim oğlanla bir konuş, ne yapsak vazgeçiremedik." Dede içinden düşünür. "Siz yapamadıysanız ben nasıl yapacağım?" Yine de karşısındakileri kırmak istemez. "Getirin bakalım şu oğlanı" der "Bir de ben anlayayım derdini." Delikanlı dedenin karşısına evlenmek istediği kızla çıkar. İki genç süklüm püklüm, el ele dedenin karşısında otururlar. Dede ne yapsın? Aklına bir fikir gelir "Kızım" der. "Biz Aleviyiz, bizim için kızılbaş derler. Camiye gitmeyiz, oruç tutmayız namaz kılmayız. Sen böyle bir adamı ister misin?" Kız gülümser ve evet diye cevap verir. Dede şöyle bir bakar ve "Hadi yolunuz açık olsun" der, "İnsan olmak istiyorsanız elinize belinize dilinize hakim olun. Hacı Bektaş böyle söyleyerek işi tamamlamış ama insan bunun idrakında değil. Adem'i sev, Adem'i sevdinse Hak'kı sevmişolursun. Senin ne haddin birine boyun uzun, boyu kısa demeye. Yaratan seni öyle beğenmiş öyle yapmış. Hadi yolunuz açık olsun."
SÖZ GEÇİREMİYORUZ Ahmet Yurt Dede anlattıkça anlatıyor. Deyişler de söylüyor. Her birinde ayrı bir felsefe ayrı bir anlam yüklü. "Yani artık Sünniler ile Aleviler rahatça evlenebilir öyle mi?" diye soruyorum. Parmağını sallıyor bana doğru. "Valla sözümüz tutulsa aslında evlenmemeleri gerekir ama..." Gülüyor birden, sonra kızmış gibi yapıyor. "Artık sözümüz bu konuda tutulmuyor, dedeler gönüllere söz geçiremiyor. Onun için bu kural geçerliliğini kaybetti artık. Zaten aslında önemli olan insandır. İnsan kutsal bir varlıktır. İnsan Tanrı'ya çok yakındır. Tanrı kendisini insanda tahlil etmiştir. İnsana ey insan demiş ben sana o kadar yakınım ki şahdamarın kadar. Yeter ki beni fark et, adresi sen bul. Beni dağda bayırda arama, beni uzakta hiç arama, beni kendinde karşındakinde ara. Ona göre de kendine çeki düzen ver." Dedeler bir bir etrafımıza toplanıyorlar. Laf lafıaçıyor. Bende soru bitmez tabii. Sizin bu bıyıklar diyorum, önemli midir dedelik makamı için? Yani bıyıksız dede olmaz mı? bir suskunluk oluyor, birbirlerine bakıyorlar şaşırarak. Kimsenin lafa başlamadığını görünce "Şaka yapmıyorum, gerçek soru bu" diyorum. Başlıyorlar anlatmaya. Efendim eskiden alim dedeler bırakın bıyıkları sakallarını bile kesmezmiş. Zaman geçtikçe sakallar kesilmiş bıyıklar ise yukarı doğru kıvrık hali almış. "Ama" diyor dedelerden biri "Yukarı kıvrık olunca kabadayı gibi gözüküyordu, ondan vazgeçtik. Bıyık erkeğin nişanıdır." Evet diyerek katılıyor masanın etrafındakiler. "Bıyık büyük bir erkeğin simgesidir" Peki cem ne demek? Kaç tür cem düzenlenir? Bu sefer sözü Gazi Üniversitesi Profesörlerinden Alemdar Yalçın alıyor: "Cem toplanma anlamın gelen arapça bir sözcüktür. Cami de toplanılmış yer anlamına gelmektedir. Anadolu aleviliğindeki yerine bakarsak belirli günlerde halkın toplandığı ve belirli bir disiplin içerisinde yürütülen, içerisinde sosyal ve yardımlaşma boyutunun olduğu bir etkinliktir."
ÖLENE KADAR KARDEŞ Peki ya görgü cemi? "O özelliği olan cem demektir. Müsayipdediğimiz kardeşlik cemidir. Bu cem özel olarak yapılır ve aleviler için en önemli aşamalardan biridir. Kardeşlik birbiriyle yardımlaşmayı gerektirir. Bu ceme yabancılar ve boşanmışlar giremez. Alevi inanışında çok gerekli olmadığı sürece boşanmak eksiklik olarak kabul edilir. Ayrıca yine çok gerekli olmadığı takdirde ikinci eş de kötü kabul edilir. Yani katı kurallar vardır. İki kardeşin seçimi boyunca kişiler bir yıl boyunca izlenir. Eğer uyumlu görülürlerse ceme karar verilir. Bu cemde adak vardır. Adak kurbanın çevresinde iki kardeş eşleriyle birlikte durur. Önce telkinde bulunulur. En çok üzerinde durulan kavram ölmeden önce ölmek kavramıdır. Ölmeden önce ölmek demek ölene kadar insanın nefes denilen kıskançlık, bencillik, birbirini beğenmeme, dedikodu yapma duygularının ortadan kaldırmasıdır. Telkinlerden sonra seremoni yapılır. Kardeş olacak kişiler bacılarıyla birlikte yere yatarlar ve üzerlerine beyaz bir örtü serilir. Kardeş olan ölene kadar kardeş kalır." Prof. Dr. Alemdar Yalçın konuşuyor, dedeler çeşitli eklemeler yapıyorlar. Bir ara Alevilerin örgütlenmesi konusunda çeşitlifikir ayrılıklarına düşüyorlar. Fikir ayrılıklarını dinlemek bile hoş. Ne kavga var ne ses yükseltmek... Sadece "Sayın emirzadem" diye başlayan sitem sözcükleri. Sorunlar tartışılıyor ama tek bir konuda iş gelip düğümleniyor. Aile şecereleri. Aileler ceylan derisine yazılan şecereleri uğursuzluk gelir diye açmak göstermek istemiyorlar. Bu yüzden de alevi soyu, ocakların tarihleri hakkında derin araştırmalar yapılamıyor. Gelenek görenekler bir yere kaydedilmeden bir bir yok olup gitme tehlikesi ile karşı karşıya.
HOZAT'IN PEYNİRİ O sırada Hozat Belediye Başkanı Cevdet Konak geliyor. "Hadi" diyor "Yemeğe gidelim. Buradaki eti başka hiçbir yerde yiyemezsiniz. Hozat'ın bitki örtüsü inanılmazdır. O yüzden hayvancılık gelişmiştir." Belediye Başkanı son derece çalışkan. "Hozat için hayallerim var" diyor. En önemli projelerimden biri tulum peyniri. Bizim peynirimizin alıcısı hazır. Ama düzgün şekilde üretilip doğru pazarlanması gerekiyor. Ayrıca buranın suyu da harika. Eğer suyu da pazarlayabilirsek önümüz çok ama çok açılır. Hepsini yapacağım inşallah. 3 yıl sonra gelin burayı tanıyamayacaksınız."
|
|
|
|
|
|
|
|
|