|
|
Dış borç tehlike yaratıyor mu?
Dış borç verileri yayınlandı. Bu konudaki bazı analiz ve görüşler basında yer aldı. Bunlardan politik içerikli olanları bir tarafa bırakırsak, eksik ve gerçeği yansıtmayan değerlendirmeler beni rahatsız etti. 2004 yıl sonu itibariyle 161.7 milyar dolar düzeyindeki toplam dış borcunu yorumlarken bazı noktaları özellikle dikkate almamız gerektiğini düşündüm. 1. 161.7 milyar dolar tutarındaki dış borcun içinde kamu sektörünün dövizli borçları da vardır. Merkez Bankası'nı da dahil edersek, dış borcun % 59'unu oluşturan 95.1 milyar dolarlık kısmı kamuya aittir. Kamunun iç ve dış toplam borcu ise yine 2004 yıl sonu itibariyle 235.7 milyar dolardır. Bu verilerden hareketle, kamu borcu (235.7 milyar dolar) ile dış borcu (161.7 milyar dolar) birbiri ile toplayıp Türkiye'nin toplam borcu 397.4 milyar dolardır diyemezsiniz. Kamu borcunun 95.1 milyar doları, zaten dış borcun içinde yer almaktadır. Bir şeyi iki kere sayamazsınız. Bu kadar basit bir hata nasıl yapılıyor, anlamak hayli güç. 2. Uluslararası düzeyde dış borçlar analiz edilirken "net" tutarları dikkate alınır ve ona göre yorum yapılır. Bunun için dövizli varlıklar hesaplanır. Örneğin rezervleriniz, diğer ülkelerden alacaklarınız, dış ticaret işlemlerinde bankaların dışarıya açtıkları krediler, Eximbank'ın alacakları hesap edilir, toplam borçtan düşülür. Biz de böyle bir yöntem yok, bilgi de eksik. 3. Dış borcun döviz kompozisyonu ve dövizler arasındaki değişimden etkilenme durumuna da bakılması gerekir. Doların, Euro'ya veya Japon Yeni'ne karşı değişimlerinden dış borçlar, bazen artı, bazen de eksi yönde etkilenir. Türkiye'nin dış borçlarının yaklaşık yarısı dolar, üçte biri de Euro'dur. Son dört yıldır Euro'nun değer kazanmasından dolayı Türkiye'nin borçları 21.7 milyar dolar artmıştır . 4. Dış borcun yaklaşık % 30'u özel sektörün borcudur. Bu tutarın büyük kısmı ya kendi parasını ya da bir başka Türk firmasının parasının kullanmaktan oluşmuştur. Bu tutarlar dış borç tanımına tam uymamaktadır. 5. Dış borçlar içinde en hassas nitelikte olan ve 50 milyar dolar düzeyinde iki kalem vardır . Bunlar, Türkiye'nin dışarıya sattığı tahvillerden oluşan 30 milyar dolarlık tutar ile IMF'ye olan 20 milyar dolarlık borçtur. IMF borcu, bir kez daha yenilenmeyeceği için dövizinin hazır tutulması veya başka kaynaklardan rezerv biriktirilmesini gerektirir. Ayrıca, Hazine'nin döviz olarak transfer edilecek IMF borcu karşılığı YTL'yi Merkez Bankası'na yatırılması da içeride likiditeyi etkiler. Hazine tahvillerinin ise Türkiye'nin uluslararası sermaye piyasalarına açılan ve binlerce küçük tasarrufçuyu ilgilendiren bir özelliği vardır. Piyasalar bu iki kaleme hassastır. 6. Merkez Bankası'nın borcu ise yurtdışındaki işçilerimize aittir. Karşılığı rezervlerde yerini bulur. Bu mevduatların çoğu 25 yıldır çekilmez ve artar. Bütün bu noktaları dikkate almadan, "dış borçlar 2001'de 113.7 milyar dolardı, 48 milyar dolar artarak şimdi 161.7 oldu" gibi yorumlarla sağlıklı sonuca ulaşamazsınız. Analizi doğru yapmak için bazı bilgilere ihtiyaç vardır. Bu bilgileri toplayıp yorumlayarak, kısa, basit, net ve anlaşılır biçimde kamu oyu ile paylaşmak gerekir. Bu görev de Hazine Müsteşarlığı'na düşer. Açıklanan verilere dayanarak yaptığım analiz, dış borçların geri ödenmesinde halen bir tehlikenin oluşmadığına işaret etmektedi r. Ancak bunun, yukarıda değindiğim gibi, profesyonel bir biçimde ve soru işaretleri bırakmayacak şekilde kamuoyuna anlatılması gerekir.
|