|
|
|
|
|
Balat'da bir güzel Balat kadar güzel
|
|
İki yıllık bir durgunluğun ardından Fener-Balat projesi yeniden start aldı. Öncelikle 200 evin restore edileceği semtin sokaklarına şimdiden renk gelmiş.
Huylarımı seveyim. Hava az buçuk keyiflenmeyiversin. Kış sonrası günlerin ardından gökyüzü tarlalarında tohum çatlatan güneş amca "Cee!.." desin yukarılardan yeter. Kan çanaklarında elim olsa çekerim, bir hızla her şeyden firar eder, Haliç kıyılarına atarım kendimi. O geçtiğimiz Salı günü de öyle oldu işte. Baktım ki sabah sisi dağıldı, vapurlar yine haykırmaya, deniz yırtmalarına başladı, vurdum kendimi Hasköy, Sütlüce üzerinden Eyüp'e, Fener'e Balat'a. Boynunda fotoğraf makinesi gezindirmek farzdır bu kıyılarda. Her adımda bir başka kareleme yapmaya fırsat sunuyor çünkü ortam. İnanmayacaksınız ama Mart ayında ter basmış hallerde yürüyor, deklanşör basıyorum böcüye börtüye, sabiye, gence yaşlı teyzeye... Sonra Balat'ın bir yerinden sapıp ara sokaklarda zayi ediyorum pusulamı. Az uz gidince anaaa o da ne? Bir felaket oldu da ben mi duymadım huu..? Şu az ilerideki adamlar AKUT'cu değil mi? Kurtarma çalışmalarında AKUT elemanları da aynen böyle giyiniyor mu? Hele o kız? O dünyalar güzeli kız... O göğsündeki kimlik kartında; Zeynep Ebru Pekelioğlu yazan kız yani. Bir nevi kurtarma timi komutanı olduğundan böyle giyinmiş olmalı. Eeeh!.. Değilmiş. O; menşur Fener- Balat Kurtarma Projesinde elini taş altına sokak genç kardeşlerden biriymiş. Mimar Sinan Üniversitesi'nden tasdiknameli bir restorasyon uzmanıymış meğer bu bahar dalı. Anıtlar Kurulu izin verince restorasyonuna başlanan bu bölgenin. 1. Kısım denen bu merkezdeki 28 tarihi evden üç beşini yapacak olan firmanın has elemanlarından biri de oymuş meğer. Diyor ki; "Evler zaman içinde süngerleşmiş. Zaten çoğu kez teraslarda, balkonlarda, çatılarda çalışıyoruz. Güvenlik çok önemli. Her an bir çökme, kayma olabilir. Onun için böyle dağcı kostümleriyle geziniyoruz. Bakın bu güvenlik zincirleri ve kara binaları çok önemli mesela."
ŞÖYLE DE ÇEKEYİM Mİ? Sonra sankim de kerpetenle; nereden gelip de buralarda çalışmaya başladığını alıyorum ağzından. Anlatıyor; "Hatırlarsınız ta 1996'da İstanbul'da Habitat II Zirvesi yapılmıştı. İşte o zaman alınmıştı buraları ıslah etme kararı. İnsanlığın ortak kültür mirası sayılan bir coğrafya parçasıydı çünkü buralar. UNESCO listeye alınca Avrupa Birliği de sahiplendi. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi de desteği koyunca start verildi. Fatih Belediyesi, en önde başkan olmak üzere gözü gibi bakıyor bu projeye." O işin didaktik kısmını böyle böyle anlatıyor emme, benim kulağım değil gözüm onda daha çok. Sanki bir sinema yıldızını poz versin diye bu kıyafetlere bürüyüp buralara getirmişsin. Ben şöyle de dur. Aha bir de şöyle çekeyim dedikçe, o devam ediyor; "10 milyon Euro ayırdı Avrupa Birliği bu işe Savaş Bey. Fon olarak kullanılıyor yani. Bu paranın 3 milyon Euro'su alt yapıya. Yollara, kanalizasyonlara, kaldırımlara filan yani. 7 milyon Euro da katı atıkları toplamak, bölge insanının da rehabilitasyonu ve tespiti yapılmış 200 evin aynen eski hallerine benzer şekilde restore edilmesi için kullanılacak."
PROJE NASIL BAŞLADI? United Nations Educational Scientific and Cultural. Türkçesi; "Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü"; İngilizce kısaltılmış adıyla UNESCO. UNESCO'nun son yıllarda yakından ilgilendiği yerlerden biri de Fener-Balat. İstanbul ve özellikle de Tarihi Yarımada. Herkesin ortak görüşü İstanbul gibi son derece önemli bir şehrin, tüm tarihi ile birlikte korunarak geleceğe bozulmadan aktarılması. Balat-Fener Projesi fiziksel ve sosyal rehabilitasyon çalışması olarak ortaya çıkmış ve kendini bu niteliğiyle tanıtmış. İstanbul'un en eski semtlerinden olan Balat ve Fener, gerek tarihsel özellikleri, gerek nüfus yapısı ve gerekse kent içindeki konumlarıyla bu değeri çoktan haketti. İstanbul 1985'te UNESCO'nun Dünya Mirasını Koruma Sözleşmesi'ne dahil oldu. Bu kapsamda 1996-1997 döneminde Balat ve Fener'de Rehabilitasyon Fizibilite çalışması yapıldı. Fatih Belediyesi ile UNESCO ve AB arasındaki görüşmelerin sonucunda Balat-Fener Rehabilitasyon Projesi oluşturuldu. Proje kapsamında eskimiş yapılar onarılacak, sokaklar yenilenecek, sosyal donatı merkezleriyle bölge halkı kültürel ve ekonomik açıdan güçlendirilecekti. Öngörülen bütçede harcama dağılımı Türkiye için 10 milyon 293 bin 800 euro, AB için 7 milyon euro olarak belirlendi. Projeye Türkiye'nin sağlayacağı parasal katkı Türkiye Toplu Konut Idaresi (TOKI) aracılığıyla kullandırılacaktı. Projenin ilk etabı 1997'de başladı. Proje kapsamında 16,2 hektar alanda 1267 binanın restorasyonu gerçekleştirilecekti. Fatih'te, Sadettin Tantan'ın belediye başkanlığı döneminde başlatılan hazırlık çalışmaları, 18 Nisan 1999 yerel seçimlerinden sonra Fatih Belediyesi'nde göreve gelen Eşref Albayrak ve ekibi tarafindan da devam ettirildi. Ancak çalışmalar 2001 yılından itibaren fiilen durdu. Proje kapsamına alınan evlerden sadece birkaç tanesi onarılmıştı. Bunlar da çalışmalar için merkez olarak seçilen, yani proje uygulayıcılarının büro gibi kullanacağı evlerdi. Konut olarak kullanılan evlerin hemen hiçbirinde o dönemde bir onarım gözlenmedi.
ÇOĞU EV YIKILDI Bölgedeki rehabilitasyon sadece fiziksel doku için değil, halkın eğitimi, kültür ve ekonomik düzeyi için de gündeme gelecekti. Bu amaçla iki semtteki bazı harap durumdaki binalar, ya kiralama ya da kamulaştırma yoluyla kullanıma alınacak ve sosyal donatı merkezlerine dönüştürülecekti. Semt Sakinleri Evi, Zanaatkar Evi, Anne ve Çocuk Sağlığı Merkezi, Uyuşturucu Bağımlılığı Tedavi Merkezi, Dispanser ve Tekstil Teknik Enstitüsü gibi eğitim, sağlık ve sosyal amaçlı kurumlar oluşturulacaktı. Zanaatkar Evi, meslek edindirme fonksiyonunun dışında proje için gerekli işgücünü de karşılamaya yönelik olacak ve özellikle gençlere yönelik teorik ve uygulamalı atölye çalışmaları düzenleyecekti. Bunların hiç biri gerçekleşmedi. Geçen uzun süre içinde kaderlerine terk edilen bir çok ev yıkılıp gitti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|