|
|
|
|
|
|
Türk kızın dramı ABD sahnesinde
Komşularının oğluyla ilişkisi olduğu gerekçesiyle Fırat Nehri'ne atılan Azize Tumbul'un hayatı ABD'de tiyatro oyunu oldu.
Azize'nin hayatı ABD'de oyun oldu
Töre kurbanı olmaktan son anda kurtulan Azize Tumbul'un hayatı, ABD'de tiyatro sahnesinde. Yazar Catherine Filloux SABAH'a konuştu.
Adı Azize Tumbul... Türkiye 2000 yılında onu "törede boğulmayan kız" olarak tanıdı. 14 yaşındaydı. Suçu komşularının oğlu Fahat Kaymaz'a aşık olmaktı. Kızlarının komşu oğluyla ilişkisi olduğunu öğrenen aile büyükleri hemen meclisi topladı. Bu bir "namus olayıydı" ve mutlaka "namusları temizlenmeliydi". Karar çıktı; Azize ve Fahat ölmeli... Azize'nin ağabeyleri Kaymaz'ı kurşuna dizip öldürdü. Azize'yi ise Fırat'a attılar. Ancak yüzmeyi bilmeyen Azize şans eseri köprünün ayaklarına tutundu. Tarlada çalışan birkaç köylünün kendisini fark etmesiyle yeniden hayata döndü. İşte Azize'nin yaşadıkları o zaman böyle yansıdı gazete sütunlarına. Ancak sadece Türkiye'de değil, kilometrelerce ötedeki gazeteler de Azize'nin yaşadıklarını sayfalarına taşıdı. Bu gazetelerden biri de Amerika'da yayınlanan Los Angeles Times'dı. Haberi okuyan Amerikalı tiyatro yazarı Catherine Filloux, Kaymaz'ın hikayesinden çok etkilemişti. Öyle etkilendi ki yeni oyunun konusunu Azize'nin yaşadıkları üzerine kurmaya karar verdi. Bunun için ilk önce derin bir araştırmaya koyuldu. Türkiye'deki insan hakları örgütleri, avukatlar ve gazetecilerle görüş alışverişinde bulundu. Namus cinayetleri konusunda derin incelemeler yaptı.
YÜKSEK YÜKSEK TEPELER Azize'nin hikayesinde yaptığı bazı değişiklerle, ortaya "Yüksek Yüksek Tepeler" türküsü eşliğinde The Beauty Inside (İçindeki Güzellik) isimli tiyatro eseri çıktı. Hikayenin geri kalan kısmını ise oyunun yazarı Filloux anlatıyor: "Oyun, bölünmüş dünyayı anlatıyor. İki kadın, ancak tamamen zıt hayatlar... Bir tarafta Azize yani oyundaki adıyla Yalova, diğer bir yanda ise onu öldürmek isteyen ailesine karşı korumak isteyen avukatı Devrim var. Devrim iyi giyinen, başarılı bir kadın. Amerika'da eğitim görmüş. Annesini hiç tanımamış. Açık giyiniyor. Makyaj yapıyor. Hep dilediği gibi yaşamış, yaşamaya da devam ediyor. Tam Amerika'da çalışmaya gidecek ki karşısına Yalova çıkıyor. Yalova tecavüze uğrayıp, hamile kalmış. Ancak bunu kimseye anlatamıyor. Bunu öğrenen ailesi Yalova'yı suçluyor ve ailenin namusunu temizlemek için onu kanala atıyor. Ancak Yalova tıpkı Azize gibi hayatta kalmayı başarıyor. Devrim Amerika'dan gelen iş teklifini geri çevirerek Türkiye'de kalıp Yalova'nın kendisini öldürmeye çalışan ailesine karşı savaşmasına yardımcı oluyor..."
DEPREMDE TÜRKİYE'DEYDİ Filloux'un Türkiye'ye ilgisi sadece Azize'nin yaşadıklarıyla sınırlı değil. 17 Ağustos depremi sırasında Türkiye'de olan yazar yaşadıklarını unutamıyor. Bu yüzdendir ki oyunda, Azize'nin yaşadıklarının yanı sıra depremi de anlatmış: "Kaçak ve temeli zayıf binalar yüzünden insanlar öldü. Ben buna bizzat şahit oldum. Ve bu deneyimimin de mutlaka oyunda olması gerektiğini düşündüm. Bu yüzden oyunda Devrim'in babası da avukat. Kaçak binaları yapanların avukatlığını üstleniyor. Devrim babasına karşı çıkıyor. Bir yandan Yalova'yla bir yanda da babasının kaçak binaları yapanları savunmaması için mücadele ediyor. Adı tüm bu mücadalelere göğüs gerdiği için Devrim aslında..." Filloux tüm bu yaşadıklarına rağmen Türkiye hayranı. Türkiye'deki manzarının çok büyüleyici olduğunu söylüyor. Birçok kültürün bir arada yaşaması, kültür, sanat, tarihi doku ve Türk mutfağı da Filloux'un Türkiye hayranlığının diğer nedenleri... Mart'ta Philadelphia'da sahnelenmeye başlanan oyuna Amerikalılar büyük ilgi gösteriyor. Daha sonra New York'ta gösterilecek oyunla ilgili en çok sorulan soru ise Yalova'ya gelecekte ne olacağı. Yalova kurtuldu kurtulmasına da onu nasıl bir gelecek bekliyor?
Dilek Şanlı
|
|
|
|
|
|
|
|
|