| |
|
|
Bir daha eksildik!..
Bir koca dost daha sessiz sedasız gitti.. Mülkiye'nin en cerbezeli delikanlılarındandı. İyi basket oynardı. Yakışıklıydı. Konuşmayı ve davranmayı bilirdi. Kızlar peşinde dolaşırdı. Kayboldu.. Londra'da rastladım. Güney Afrikalı pırlanta kralının kızı ile evlenmişti. Krallar gibi yaşıyordu. Beni tüm insanların laciler ve bond çantaları ile dolaştığı ünlü City'nin en lüks lokantasına davet etmişti. Bende cin pantolon ve deri ceket vardı.. Nasıl garip garip bakmışlardı İngiliz yuppileri, çöpçülerin bile laci dolaştığı semtlerindeki bu hippiye.. "Aldırma züppelere.. Yemeğin tadını çıkar" dedi.. Çıkardım.. Özel uçakla dünyanın bir ucuna, golf oynamağa gittiği anlatılırdı, efsane gibi.. Sonra gene kayboldu.. Eşinden ayrılmış.. İstanbul'a dönmüş. Emirgân'a mütevazı bir eve yerleşmiş.. Evden kahveye, kahveden eve emekli yaşar olmuş.. Emirgân halkının sevgilisi olmuş.. Hacı Erol ile Koçero Deniz çalarlarmış kapısını sadece.. Deniz'in (Gökçe) en iyi arkadaşlarından biriydi zaten.. İki gün olmuş öleli.. Kimse bilmemiş.. Hacı bulmuş onu, koltuğunda uyur gibi yatarken.. Bunları cenazede öğrendim.. En çok da Deniz'e baş sağlığı diledim.. Ölü gibiydi üzüntüden törende.. Adı Tanju Konuralp'ti.. Öyle yazsam sadece, kimse bilmez pek.. Chester'di o.. Mektebi Mülkiye'nin Chester'i!.. Nur içinde yat, Chester!..
|