| |
|
|
Cimbomlu ile Fenerli'nin evliliği mutluluk getirir mi?
New York Times gazetesinin pazar dergisi 13 Şubat sayısında, evlilik şirketlerini konu edinmişti. Araştırmadaki saptamalardan biri de özetle şöyleydi: Profesyonel çöpçatanlar, 'iki gönül bir olunca samanlık seyran olur' diye düşünmüyor. Bahçıvanla evlenen bir işadamı kızının mutlu olamayacağına inanıyorlar. Aşkın gerçekten sınırları aşan bir yönü var. Hatta yasaklarla, engellerle karşılaşan âşıkların arasındaki tutku daha da yoğun oluyor. Özetle: "Kavuşamazsın... Aşk olur!" Peki ya sonra? Sonrası bildiğimiz hikâye: Tutku yavaş yavaş sönüyor. Hayatın gerçekleri dayatıyor. Hatalar, eksikler, uyumsuzluklar göze batmaya, yanlış anlamalar artmaya başlıyor. Evlilik şirketleri bunu bildiği için; "gelir, eğitim, kültür, aile" açısından birbirine 'denk' insanları bir araya getirmeye çalışıyor. Ne var ki başta her şey uyumlu olduğu için; bu kez de aşk doğmuyor. Bunlar nereden mi geldi aklıma? Bülent Cankurt'un haberine göre... F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın kızı Hande, işadamı Mehmet Gamgam ile evlenecekmiş. Hande hasta Fenerliymiş, damat adayı Mehmet ise G.Saraylı! İki gencin de takımlarına yürekten bağlı, 'fanatik' taraftarlar olduğunu varsayarak diyorum ki: Ben olsam evlenmezdim! Bu tezat eminim şimdi çok çekicidir. Espriler, takılmalar, birbirini tatlı tatlı kızdırmalar iki tarafın da çok hoşuna gidiyordur. Ama taraflardan biri kendini geri çekmezse... Yani ikisinin de fanatikliği sürerse ne olacak? İnanın bana hayat katlanılmaz hale gelecektir. Düşünsenize: Birinin bayram haftası; diğerinin karalar bağladığı günler olacak. Hande Hanım elinde Fener bayrağı Bağdat Caddesi'nde şarkılar, türküler, marşlar söylerken... Mehmet Bey iki viski çakıp yorganın altına mı saklanacak? Ya da tersine... G.Saray şampiyon olduğunda... Mehmet Bey Etiler barlarında Cimbomlu sarışın kızlarla hoplarken... Hande Hanım TV başında kıskançlık krizleri mi geçirecek? Ne yani, ömürleri boyunca, "BJK, Trabzon ya da bir başka takım şampiyon olsa da ortak bir duyguda buluşsak" diye dua mı edecekler? Neyse... Tekrar edeyim de kimse alınmasın: Ben 'evlenmesinler' demiyorum, 'ben olsam evlenmezdim' diyorum.
Yerli bir çöpçatanlık şirketine başvuranların doldurduğu formun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Ama bu formda 'hangi takımı, ne derecede tutuyorsunuz' sorusu mutlaka yer almalı. 'Gelir, eğitim, kültür, aile' karşılaştırmaları yetmez; taraftarlık katsayılarını da saptayıp, denkleştirmek gerekir. Benden söylemesi.
|