|
|
Nurgül buraya yumruk havaya!
Ayşe'nin hesabı kuaföre uymadı. Pazartesi sarışın olma hayaliyle gittiğim kuaförden siyah saçlarla çıkıverdim. Gazetede yeni saçlarımla salınmak kesmedi. İlle de saçlarımı gezdireceğim. Fırsat bu fırsat G-Mall'a koştum. Yangından sonra, geçen hafta sonu açılmış G-Mall. 'Neye niyet neye kısmet günümdeyim' ya... Oscar adayı filmler derken, 'Eğreti Gelin'e giriverdim. Dakika bir, içimde sıkıntı; "Off Ayşe niye girdin şu filme, iki buçuk saat kıyıl da aklın başına gelsin..." Cidden ilk anlarında filme kaynayamadım. Müjde Ar çıktı, Fikret Hakan çıktı, Metin Akpınar Ermeni şivesiyle gülümsetti falan da yetmiyordu işte... Ta ki Nurgül'e kadar. Bana göre film Nurgül'le başladı. Güzellik, dudaklar, ten, bakışlar... Yarabbim! Kıskanacağım, hayranlıktan kıskanamıyorum... Kazara Deniz Akkaya oynasaydı, 'Eğreti Gelin'in yüzüne bakılmazdı. 'Eğreti Gelin' olayı eksik işlenmiş; filmden aklımda tek kalan Nurgül Yeşilçay... Ha bir de anne-oğul ilişkileri... Şimdi Müjde Ar'ın oğlu evlenme çağında, hala bebekleriyle oynamakta. Çare bu ya; "Eğreti gelin alalım oğlumuza kocalık öğretsin" diyorlar. Gelin görün ki, 'eğreti gelin'in yanında bile "A benim paşa oğlum" tonunda oğlunun kafasını seven bir anne mevcut. Bence erkek çocukları, katleden anneleri... Oğlum adam olsun, hem de dizimin dibinde dursun, demek olmuyor işte. Anneler oğullarını ne zaman 'pış pışlamaktan' vazgeçip salacaklar merak ediyorum? Semranım ve Ata'lar dört bir yanımızda (kabus)... Ne o öyle anasının kuzusu, gözümün nuru halleri? Annelerin tutumu değişmedikçe bin tane eğreti gelin ne yazar? Unutmadan G-Mall Cine Bonus sinemaları geçen hafta sonu iki bin kişiyi ağırlamış. Her şey aynı. Tek değişiklik salonlara girişlerle çıkışların ayrı olması. Eskiden fuaye alanından girdiğimiz kapıdan çıkardık, şimdi yangın çıkışlarından dışarı. Sebep; müşterinin ayağını doğru çıkışlara alıştırmak. Kısaca sinemam geri döndü. Hayırlı uğurlu olsun!
|