| |
Dışa açılım
Son zamanlarda bir ayağı dışarıda olan Başbakan Erdoğan'ın gezileri medyada eleştiri oklarının hedefi haline gelmeye başladı. Güney Asya ülkelerine bir bakanın yapabileceği "Geçmiş olsun" ziyaretlerine Başbakan'ın 6 gününü ayırması sorgulanıyor. Gündemin IMF, Irak, AB, Kıbrıs, reformlar gibi birbirinden önemli konularla dolu olduğu dönemde, Ankara'dan bu kadar uzun süre ayrı kalmaması gerektiği ima ediliyor. Ancak Erdoğan'ın uzak ve uzun gezilerine kamuoyu alışmalı. Çünkü bu yıl dış programı bir hayli yoğun. Örneğin daha Güney Asya turunun teri soğumadan bir yolculuğa daha çıkacak. Ay sonunda. Bu kez Afrika'ya. Etiyopya, Güney Afrika, Kenya... Üç ülkeye Nijerya'nın da eklenmesi için Dışişleri yoğun temas içinde. Sonra sırada Tunus ve Fas var. Gelecek ay sonuna doğru. Onları henüz tarihleri kesinleşmemiş Mısır, Cezayir, Kongo, Cibuti, Çad izleyecek. Hatta Türkiye'ye karşı dili iyice sivrilmiş Kaddafi'nin Libya'sına gidilmesi bile düşünülüyor. Zira Erdoğan 2005'i "Afrika yılı" ilan etti. Afrika'ya açılım yılı. Hedef, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in ifadesiyle, "Türk işadamlarını Afrikalı iş çevreleriyle buluşturarak yeni kapılar açmak." Dileriz amaca ulaşılır. Bir işadamı dostumuz "Dışişleri'nin rafları yeni coğrafyalara açılma projeleriyle dolu" dedi ve bir örnek verdi: Ecevit Hükümeti döneminde Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Latin Amerika'ya açılım politikası. Arşivi karıştırdık. Haklıydı dostumuz. O açılımın öyküsünü kısaca hatırlatalım.
Latin Amerika dersi Yeni pazarlar ve daha aktif dış politika arayışındaki Türkiye, 1998 Eylül'ünde "Latin Amerika Eylem Planı" hazırladı. Bu plan çerçevesinde Cem, 1999 Ekim'inde Latin Amerika gezilerinin ilkini başlattı. Önce Venezüella'ya gitti, ardından Küba'ya. Yola çıkarken iddialıydı: "İzlediğimiz çok yönlü dış politika uyarınca Latin Amerika ile ilişkilerimizi geliştirme kararlılığı içindeyiz. Bu girişimlerimiz sonucunda, Latin Amerika ülkelerinin önümüzdeki dönemde Türkiye için çok önemli birer ortak haline gelmesini bekliyoruz. Özel sektörün bölgeye duyarlılığının pekişmesi halinde, bunun yatırım ve ticaret hacimlerine ciddi yansımaları olacağından eminiz..." O açılımın üstünden 6 yıl geçti. Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler listesinin ilk 20-30 sırasından vazgeçtik, ilk 40'ında bir Latin Amerika ülkesi bile yok. İlk 50'sinde de. İlk 60'ında da! O gezilerin tek somut sonucu oldu: Küba'nın başkenti Havana ile Venezuella'nın başkenti Caracas'a birer Atatürk heykeli, daha doğrusu büstü kazandırdık. Neredeyse Meksika'nın başkenti Mexico City'ye de Atatürk heykeli dikiyorduk. 2000 Eylül'ünde girişimler başlatıldı. Ancak peş peşe gelen ekonomik krizlerin ve ardından hükümetin can derdine düşmesinin kaotik ortamında unutulup gitti. Afrika'da da benzer sonuçla karşılaşılmaması için, Erdoğan'ın yola çıkmadan önce Dışişleri raflarındaki "Açılım raporları"na göz atmasında fayda var.
|