|
 |
 |
 |
|
| 'Anka' Anelka
|
|
Anelka yeni Nouma olmaz. Çünkü o mitolojik Anka Kuşu gibi küllerinden doğmak için geldi. Aradığı her şey de Fenerbahçe'de var.
Sevilmek ister: Anelka'nın aradığı ilk şey 'ilgi'dir. Fener taraftarı daha gelmeden onu bağrına bastı.
Parayı sever: 3 kez 30 milyon Euro bedelle takım değiştirdi. Fener'den de yılda 2 milyon Euro alacak.
Kendini sever: Adının bulunduğu ürünlere bayılıyor. Anelka yazılı formalar satışta.
Yalnız adam Anelka
Fransa'nın yoksul bir semtinde büyüdü. 17 yaşında birinci ligde oynadı. Avrupa'nın ünlü takımlarında şampiyonluklar yaşadı. Ama o yalnız bir adam. Sevilmek için Fener'e geldi.
Anelka ile ilgili onlarca, hatta yüzlerce yazı yer alacak bugün gazetelerde... Bir matematik formülüymüş gibi, kaç maç yaptığı, kaç gol attığı yazılacak. Şunu peşinen söyleyeyim: Bu o yazılardan biri değil. Bu insana dair bir yazı. Yapayalnız bir insana... İşte, kökeni Karayipler'deki Fransız sömürgesi Martinique'e dayanan; Paris'in en karanlık banliyölerinden Trappes'ta gelişen ve dünya futbol vitrininin zirvesine ulaşan bir insanın öyküsü... Nicolas Anelka'nın öyküsü... Fransızlar'ın "Nico" olarak andığı Nicolas Anelka, 14 Mart 1979'da doğdu. Büyüdüğü semt, bugün pek çok Fransız'ın "Trappes'te oturuyorum" demeye utandığı bir yer. Ve Anelka, bu semtin kahramanı. Ailesi hala orada oturuyor. Gerçi eskisiyle kıyaslanamayacak kadar lüks bir ev ama, yine de Trappes'ta bir ev.
GÜVENSİZLİĞİN KÖKÜ
Çevresinde sürekli köpekli korumaların dolaştığı bir ev. Anelka'nın her gelişi bir şenlik havasında kutlanıyor Trappes'ta. Ve, Anelka'nın yıldızının ilk parladığı takım Paris Saint Germain, hala her yıl bu semtte altyapı seçmeleri yapıyor; yeni bir Anelka bulabilirim umuduyla. Türkiye, Trappes gibi, hatta Trappes'tan çok daha kötü semtleri gayet iyi bilir. İnsanların geliri çok düşüktür, geleceğe dair umutları; beklentileri çok yüksek değildir. Suç vardır, şiddet vardır, güven yoktur. Bu güvensizlik, aslında Anelka'nın yalnızlığının; çevresine ördüğü duvarın da nedeni. Bir tür koruma kalkanı bu.
ABİLERİ KARAR VERİR
Onun kariyerine erişmiş pek çok futbolcu profesyonel menajerlerle çalışırken, o, kendisinden 10 ve 11 yaş büyük ağabeyleri Claude ve Didier'ye emanet etmiş hayatını. Atacağı her adımı ağabeyleri belirliyor Anelka'nın. Anelka çok konuşmuyor, röportaj vermeyi sevmiyor. Bu bir tercih değil aslında, bir zorunluluk onun için... Çünkü, diplomatik konuşamıyor. Aklından geçeni; yüreğinden geleni tüm çıplaklığıyla vuruyor insanın suratına. Ve her sözü başına yeni yeni belalar açıyor. Son olarak 2003 yılının Ağustos ayında Paris- Match Dergisi'ne konuştu. O günlerde Fransız Milli Takımı'nın dışındaydı. Yeniden çağırılması gündemdeydi. "Benim Fransız Milli Takımı'na ihtiyacım yok. Teknik Direktör Santini önümde diz çöker ve benden özür dilerse o zaman oynamayı düşünebilirim" dedi. Sonra kendisi özür diledi. Ama, iş işten geçmişti. 2004 Portekiz kadrosuna giremedi. Bu, Anelka'nın başına iş açan ilk sözler değildi. Real Madrid'deyken ve henüz sadece 21 yaşındayken, "Del Bosque'nin taktik anlayışını beğenmiyorum" dedi; idmana çıkmayı reddetti. Bu yıl Del Bosque'yi yakından tanıma fırsatı bulan bir Türk futbolseveri olarak Anelka'yı haklı bulsam da, o günlerde Real Madrid yönetimi böyle düşünmedi. Anelka'ya 45 gün ceza verdi. Özür dileyince cezası 29 güne indi. Ancak, 370 bin euro tutarında ağır bir bedel ödemekten kurtulamadı genç Fransız. Del Bosque'nin yıllar sonra Anelka'ya verdiği karşılık ise hayli ağırdı: "Düğün evini bile cenazeye çevirir." Anelka'nın Madrid'de yaşadığı yalnızlığı anlatan bir fotoğraf yayınlandı bir futbol kitabında. Anelka, evinin muhteşem bahçesinde, elinde cep telefonu, kafesteki bir kuşla konuşuyordu o fotoğrafta. Kafesteki kuş kadar çaresiz, bir o kadar yalnızdı. Belki de bu yüzden yeniden Paris Saint Germain'e, evi Trappes'a en yakın kulübe geri döndü.
O KENDİNE HAYRAN
Anelka, Real ile Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Fransa ile Avrupa Şampiyonu ve Konfederasyon Kupası Şampiyonu oldu. Genç yaşına rağmen, dünyanın büyük kulüplerinden Paris Saint Germain, Arsenal, Real Madrid, Liverpool ve son olarak da Manchester City formasını giydi. 3 kez 30 milyon euro'yu aşan bonservis bedelleriyle takım değiştirdi. Bunları saydıktan sonra "Anelka iyi bir futbolcu mu, kötü bir futbolcu mu" tartışmasına girmek dünyanın en salakça işi. İyi olmasa, kimse bu paraları vermezdi. Ancak, uyumlu olsa, bu kadar takım değiştirmezdi. Anelka Fenerbahçe'de ne yapar? Buna önce Anelka'nın penceresinden bakalım. Fransa'da pek çok kişi, Anelka'nın yeni Nouma olacağını ve kariyerini Türkiye'de tüketeceğini düşünüyor. Anelka ise, yeniden doğmak için burada. Ve ihtiyaç duyduğu her şey var burada... Anelka, sevilmek istiyor. Fenerbahçe taraftarı daha gelmeden kalbini ona sonuna kadar açtı. Anelka, parayı seviyor... Fenerbahçe Kulübü ona primler hariç garanti 2 milyon euro veriyor. Anelka, kendine hayran. İsminin yer aldığı ürünleri görmeye bayılıyor. Fenerbahçe taraftarı da, Anelka formalarını daha şimdiden kapışıyor.
GİZEMLİ ADAM...
Peki Fenerbahçe ne istiyor? Bu sorunun cevabı çok basit. UEFA Kupası'nı almak ve 16'ncı kez Türkiye Süper Ligi Şampiyonu olmak istiyor. Olabilir mi? Bu konuda bir şey söylemek için müneccim olmak lazım. Çünkü, bizim anlayışımıza göre futbol sahada oynanır, sahada kazanılır. Ya da en azından bir futbolsever olarak öyle olmasını diliyoruz. Bu çerçevede, Fenerbahçe'nin Anelka transferi ile hedeflediği yolda önemli bir adım attığını belirtip son sözü, Anelka'nın dostu olan belki de tek gazeteciye, France Football Dergisi'nin Paris Saint Germain Editörü Arnaud Ramsay'a bırakıyoruz: "Anelka ile Juventuslu Trezeguet sokakta yan yana yürüsünler, insanlar Anelka'ya daha çok ilgi gösterir. Çünkü herkes, bu gizemli adamı merak ediyor. Ve Anelka gizemli olmaya çalışmıyor. O zaten doğuştan öyle..."
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
