|
|
Bir dostu hatırlamak...
Cahit Sıtkı Tarancı, "Otuz Beş Yaş" şiirinde, "Hayata birlikte başladığımız dostlarla da ayrıldı yollarımız.. Gittikçe artıyor yalnızlığımız.." der.. Ne zaman bir dost acısı hissetsem bu dizeyi hatırlarım...
Para istiflemek kolaydır ancak dost ve arkadaş biriktirip yıllara uzanmak zordur.. Bu yüzden sağlam bir temele dayanan dostluklarda, minik bir çatlak dahi, insanı hırpalar, üzer bitirir... Herkes farkında ancak ben bir kez daha tekrarlamak isterim.. Tüketenin ve tüketilenin(!) zirvede olduğu günümüzde arkadaşlıklar ne kadar tüketilir oldu! Erkin Koray anlatıyordu bir gün.. Siyah beyaz zamanları görmüş, yaşamış ve tabii ki güngörmüş, yani, dayanışmanın, karşılıksız, hesapsız sevgilerin ortasından gelen biri olarak diyordu ki.. "Artık, arkadaşına borç verirken bankacılık yapan, yani, faiz alan insanlar var..! Eskinin güzel dostlukları kalmadı, bu yüzden kalabalıklar arasında çoğu zaman kendimi yalnız hissettiğim oluyor" Bilmiyorum, başı sıkışan, uçurumun kıyısına varan arkadaşına, "kredili mevduat" sloganıyla faiz dayatanlar çok mudur ama bu durum ya da benzerleri, bana garip, hem de çok garip geliyor!.. Mesele, tabii ki sadece borç alıp vermeler sırasında yaşanan tuhaflıklarla kalmıyor.. Öylesine zalimlikler, öylesine bencillikler yaşanıyor ki.. Örnekleri sıralamak için sütunlar, sayfalar yetmez! Neden anlattım bunları? Sinemacı Arif Keskiner'den içimi ısıtan, gıpta ettiğim bir "dostluk hikayesi" dinledim de ondan...
1975'in 30 Ocak'ında, yüzü aşkın yolcuyla birlikte Marmara'nın karanlık sularına bir uçak düşer... Yolcuların hiçbiri kurtarılamaz.. Uçağın enkazı da 30 yıldır deniz dibinde öylece durur. Keskiner'in yakın arkadaşı Kamuran Aksu da o kayıp yolcular arasındadır.. İyi bir dost çevresi olan, sevilip sayılan biridir Kamuran Aksu.. (Fatih Terim'in eşi Fulya'nın da babası...) 1975... 2004... Bir avuç da olsa Aksu'nun arkadaşları, tam 29 yıl, her 30 Ocak'ta o uçağın düştüğü kıyılara taşınırlar... Hiç bıkmadan usanmadan... "Hayata birlikte çıktıkları ama kaybettikleri" arkadaşları hatrına her 30 Ocak'ta bir kadeh kaldırırlar... Sevgi ve coşkuyla geçen muhteşem zamanları hatırlarlar...Gittikçe artan yalnızlıklarını da!. Bir musalla taşı önünde selam duramadıkları kadim dostlarına bir damla gözyaşı dökerler...
Ve 30 Ocak 2005... Yarın bir kez daha gidecekler Avcılar sahillerine... Gökyüzüne, denize bakacaklar uzun uzun... Yitip giden ve cansız bedenine dahi dokunamadıkları, son kez ölü gözlerine dahi bakamadıkları Kamuran'larına hayali de olsa sarılacaklar.... Karanlık sulardan bir daha çıkmayan arkadaşlarının ve "ölen arkadaşlığın" şiirini okuyacaklar...
|