| |
Ankara'dan bildiriyorum..
Siyaset ayılıp bayıldığım bir iştigal alanı değil. Daha doğrusu zaman ilerledikçe ilgim gitgide azaldı. Oysa üniversite yıllarında il il milletvekillerini sayabilecek düzeydeydim. Osman Bölükbaşı hikâyelerini ezbere bilirdim. Hatta bu ülkede "bizim ilden başbakan çıkardık" böbürlenmesini bendeniz "bizim mahalleden başbakan çıkardık"a dönüştürdü. Bülent Ecevit, Suadiye'de karşı apartmanda oturan annesi Nazlı Hanım'ı 70'li yıllarda sık sık ziyarete gelirdi. İlk seçimlerde başbakan olmuştu. Ankara'da üniversite yıllarında bir ara Güniz Sokak'ta ikâmet etmiştim. Bu vesileyle Süleyman Demirel başbakan olmuştu. Siyasette ağırlığımın olduğu güzel yıllardı... Sonra zevksizleşti, eğlence bitti... Şimdi Mustafa Sarıgül'le aynı mahalledeyiz ama bu sefer bir etkimin olacağını sanmıyorum. Bu arada bir teori geliştirdim: Bir ülkede siyaset ne kadar zevksiz ve heyecansızsa, o ülkede işler yolunda gidiyor demektir. Zevksiz ve heyecansız bir iş için ulusumuzun başkentindeyim. CHP kurultayında olup bitenlere göz atmak için minik yüreğimde zerre kadar kıpırtı yok, o ayrı. Dürüst olmak gerekirse CHP'nin ne olduğunu unutmuşum. Bir ön araştırma için Google'a tebelleş oluyorum. Sonuçlar: California Highway Patrol, Children's House of Pittsburg, Christian Heritage Party, Baykal & Co... Liste uzayıp gidiyor ve benim aradığım CHP'nin esamisi yok. Anlaşılan o ki bu parti Atatürk'ün sevdiği şarkılar kıvamında kalmış. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sol nereye gidiyor sorusunun cevabını verecek mertebede olmadığımı biliyorum. Ama kafam da karışık. Değişim karşısında pek heyecanlanmaması gerekenler değişimi savunurken, değişimi pompalaması gerekenler muhafazakârlık yapıyor bu ülkede. Biliyorum bu cümleler bana yakışmıyor, gerçek hayatta böyle cümlelerim yok ama tarih öncesi bir uygarlığı araştırırken insan üzerinden dökülen laflar edebiliyor. Kravat taktığımda da aynı durumla karşılaşıyorum. Siyasi analiz geyiğini bir kenara bırakıp şehrin nabzına bir bakalım. Ayrı ayrı tüm otel lobilerini gezmektense herkesi bir arada bulabileceğim bir mekânın peşine düştüm. Ankara'daki siyasi danışmanım Mehmet Kara meşhur tavacı Recep Usta'nın yerine gitmemi söyledi. Bir yanda Ankaragücü futbolcuları, bir yanda gazeteciler, bir yanda bugün oy kullanacak delegeler, milletvekilleri ve vatandaşlar. Hiçbiri ama hiçbiri, adeta dadandığım pirzola tavadan daha ilgi çekici olmadı. Bundan böyle benim için Recep Usta'nın pirzola tavası CHP'den daha büyük bir ihtiyaç olacak. Delegeler bile kulis yapmayı bırakmış muhteşem yemeklerin tadını çıkarıyorlardı. Ha bu arada kurultayla ilgili merak ettiğim tek şey var. Hayır, kimin kazanacağı umurumda bile değil. Lütfen biri bana çarşaf listenin ne olduğunu söylesin. Her yerde yazılıp çiziliyor ama ne olduğunu söyleyen yok. Sorduklarım da kem küm edip duruyor. Günü bu sırrı çözmeye çalışmakla bir de "kurultayda kimin eli kimin cebinde"yi izlemekle geçireceğim.
|