|
|
En küçüğümüz kan kırmızı
Zeynep erken gelin olmuş ama el öpmeyi çabuk öğrenmiş bir genç kızımız. Günlerdir gazete ve televizyonda bir Zeynep furyasıdır gidiyor. Olayın bu kadar büyütülmesinin tek nedeni var; o da Zeynep'in uzun boylu, sarışın, renkli gözlü ve çok güzel bir kız olması. Yoksa haberin büyütülecek, bu kadar manşetlere taşınacak, ana haber bültenlerine konu olacak bir tarafı hiç, bir daha yazıyorum "hiç" yok. Zeynep almış eline sazı, günlerdir anlatıyor da anlatıyor. Bir anlamda kendi yazıp kendi oynuyor. Kendisini kaçıran adamcağızı, itin gözüyle temas ettiriyor. Diyeceksiniz ki, "Adam zorla kız kaçırmış nesine acıyorsun?" Amaaan, hadi Allah aşkına siz de... Bütün bu senaryoya inanıyor musunuz hakikaten? Hadi Zeynep küçük bir kız çocuğu, biraz da hayali geniş... Eh güzelliğinin kendisine verdiği bir şımarıklığı ve özgüveni de var. Yaşı kaç olursa olsun, ruhu hep küçük bir çocuk olarak kalan erkek milletinin bir ferdini eline almış; adamı parmağında fırıldak gibi çevirmiş, manyağını çıkarmış. Peki size ne oluyor da tüm bu absürd hikayeye inanabiliyorsunuz? Yanlış anlaşılmasın, Zeynep'e ne kızıyorum, ne de suçluyorum. O daha küçük bir çocuk. Ama bir "kız" çocuğu. Biz kadınların her yaşta olanından korkmayan, taş olsun. Zeynep'in hikayesi baştan sona tutarsızlıklar ve saçmalıklarla dolu. Belli ki kızımız biraz hayal gücünün, biraz da ailesinin ve kendisini yönlendiren medya mensuplarının etkisiyle doğruları söylemiyor veya bir şeyleri farklı göstermeye çalışıyor. Ama işin bu yanı da beni ilgilendirmiyor. Ben bu olaydan sonra bir kez daha biz kadınlardan korktum birader. Maşallah en küçüğümüz kan kırmızı çünkü... Vay be!
|