|
 |
 |
 |
 |
|
 Erdoğan'dan "Türkiye'den korkmayın" mesajı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan katıldığı Davos zirvesinde Türkiye ile görüşmelere başlama arifesinde olan AB'ye mesaj verdi. Türkiye'nin, AB'ye yük olmak yerine, yükünü alacağının altını çizen Erdoğan, Türkiye AB'nin içinde olmasının şart olduğunu vurguladı..
AVRUPALILAR TÜRKİYE'DEN KORKMAMALI
Erdoğan, Davos zirvesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, "Avrupalılar Türkiye'den korkmamalı, Türkiye de Avrupa'da. Osmanlı'nın son döneminde Türklere hasta Avrupalı denilirdi. Hasta Asyalı değil. Bu sıkıntıları görüşerek ortak bir masa etrafında çözmemiz gerekir. Biz, bu sevgi bağlarını oluşturmak için barışı küreselleştirmek için çalışıyoruz. Ortak paydamız bu olduğu sürece çözmemek için hiçbir sebep kalmayacaktır" dedi.
Erdoğan, şunlara işaret etti: "Türkiye'nin AB'ye girmesiyle AB medeniyetler arası uzlaşmanın adresi olacaktır. AB süreciyle ilgili müzakereden sonra tam üyelikle ilgili Fransa ve Avusturya'nın ifadeleri diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelere uygulanmamış bir yöntemdir. Geçmişte İngiltere iki kere veto edilmiş. İngiltere'yi veto eden yine Fransa olmuştur. Ben on yılın sonunda AB'nın çok daha farklı düşüneceğine inanıyorum. 2 yılda ne yaptıysak 10 yıl içinde de uyumla ilgili kısımları başarıyla geçeğiz. Bu süreç daha da kısa olabilir. AB üyesi ülkelerde Türkiye kararını verirken, bugünden çok daha farklı durumda olacaklardır. AB'de neler olmadı ki? Daha önce savaşanlar, bugün dost olmuşlardır. Biz geçmişi değil, geleceğin dünyasını medeniyetlerin uzlaşması üzerine kurmalıyız.''
'TÜRKİYE'NİN OLMASI ŞARTTIR'
Başbakan Erdoğan, bir başka soru üzerine, AB'nin kuralları belirlenmiş bir oluşum olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu oluşum içinde olmak için kurulduğu tarihte müracaat ettiğini anımsattı.
''Hıristiyanlar bize o zaman girmeyin diyebilirlerdi. O zaman Türkiye'nin nüfusu da bunların içerisinde en yoğun olanıydı. Arazilerimiz de 1963'ten beri genişlemedi'' diye konuşan Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye bir şeyler katacağını, bunun iyi düşünülmesi gerektiğini kaydetti.
AB'nin kurulduğunda olduğu gibi Çelik-Kömür Birliği, Avrupa Ekonomik Topluluğu veya bir Hıristiyan kulübü olmadığını anlatan Erdoğan, AB'nin bir siyasi değerler bütünü olduğunu söyledi.
TÜRKİYE AB'YE YÜK OLMAYACAK YÜKÜNÜ ALACAK
Erdoğan, ''Eğer siyasi değerler bütün olduğunu iddia ediyor ve bunu kabul ediyorsa burada Türkiye'nin olması şarttır. Bir siyasi değerler bütünü olduğunu ifade ederken, bunu sağlayacak olan Türkiye'dir'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye yük olmaya değil aslında yük almaya geldiğine işaret ederek, yükselen ekonomisi, dinamik insan
gücüyle Türkiye'nin AB'nin ciddi bir yükünü alacağını kaydetti.
'DURUMU YAKINDAN İZLİYORUZ'
Tayyip Erdoğan bir gazetecinin, Türkiye'nin kuzey Irak'a müdahale edebileceğine dair bazı iddiaların bulunduğunu hatırlatması üzerine, Türkiye'nin hiçbir zaman, savaştan yana olmadığını, kendisine herhangi bir saldırı olmadığı sürece, savaşa yakın bir ülke olmayacaklarını kaydetti. Türkiye'nin hakları ve garantör olduğu konularda hassasiyetinin bulunduğunu belirten Erdoğan, terör örgütü PKK'nın kuzey Irak'taki varlığının sıkıntı yarattığını ifade etti.
Amerikalılara, terörle ortak mücadele çerçevesinde Afganistan'da yardım ettiklerini, terörle mücadelede ortak davrandıklarını belirten Başbakan, ayrıca, Irak'ta insani yardım yaptıklarını da hatırlatarak, ''Biz, (ABD'den müdahale bekliyoruz) dedik. Hep olacak denildi, biz beklemeye devam ediyoruz. Fakat, bu bölge istikrarı açısından sağlıklı bir durum değil. Biz kuzey Irak'ta terör örgütü PKK'nın yerleşmesine sıcak bakmıyoruz ve bunu ülkemiz için sancılı, sıkıntılı, bir durum olarak görüyoruz'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, PKK'nın kuzey Irak'ta yetiştirdiği teröristleri Türkiye'ye göndermeye devam ettiklerini belirterek, ''Biz oradaki durumu çok yakından izlemeye devam ediyoruz'' ifadesini kullandı.
'İRAN'A KARŞI OLAN TAVIR SAMİMİ DEĞİL'
Başbakan Erdoğan, Davos'taki panelde yaptığı konuşmada, nükleer enerji konusunda sadece İran değil bölgedeki pek çok ülkenin bu konuda çalışmaları olduğuna işaret ederek, " İran'a karşı tavır samimi bir yaklaşım değildir. Ucuz enerji için nükleer enerji şart" dedi. Erdoğan, Türkiye'nin, İsrail'in ve Rusya'nın da nükleer enerji konusunda çalışmaları olduğunu söyledi.
BARIŞIN KÜRESELLEŞMESİNİ TARTIŞMALIYIZ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kimsenin ''benim teröristim daha iyidir, seninki daha kötüdür'' gibi bir savın içerisine girmemesi gerektiğine işaret ederek, ''Teröristlerin hepsi kötüdür. Bunların dini, milleti, milliyeti, ırkı, vatanı yoktur'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Davos'taki Kongre Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Davos Zirvesi'nin başlığının bu yıl ''zor seçenekler konusunda sorumluluk üstlenilmesi'' olarak belirlendiğini anımsattı.
Siyasiler olarak nasıl seçenekler üstleneceklerinin ''çok açık ve net olarak'' ortaya konulması gerektiğini kaydeden Erdoğan, terörün küreselleşmesinin engellenmesinin önemine işaret etti. Barışın küreselleşmesi için neler yapılacağının konuşulması gerektiğini vurgulayan Başbakan, şöyle konuştu:
''Teröre baktığımızda aslında sebep netice ilişkisidir. Sebebinde ne var? Ona baktığımız zaman yoksulluğu, cehaleti ağırlıklı olarak görüyoruz. Şu anda buna yönelik ortak mücadele platformunu en gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kadar hep birlikte hatta gelişmemiş olan ülkeleri de buna katmak suretiyle bu adımı atmamız lazım. Bu konuda ortak bir aklın oluşması şart. Kimse, 'benim teröristim daha iyidir, seninki daha kötüdür' gibi bir savın içerisine girmesin. Teröristlerin hepsi kötüdür. Bunların dini, milleti, milliyeti, ırkı, vatanı yoktur. Bundan en çok canı yanan ülkelerden biridir Türkiye. Biz her tür dayanışmaya var olduğumuzu başından itibaren söyledik ve söylüyoruz.''
'2005'İ AFRİKA YILI İLAN ETTİK'
Teröre harcanan paranın, teröre değil de yoksul ülkelere, Afrika'ya harcandığı düşünüldüğünde yoksulluğun büyük ölçüde aşıldığının görüleceğini kaydeden Erdoğan, aynı şeyin savunma sanayine yatırılan paralar içinde geçerli olduğuna dikkati çekti.
''Eğer 21. asır paylaşım, dayanışma asrı olarak kabul ediyorsak yapmamız gereken müşterek olarak çok şey var'' diyen Erdoğan, ''Biz Türkiye olarak 2005 yılını Afrika yılı ilan ettik. Şahsım bakan arkadaşlarımı ağırlıklı olarak Afrika kıtasındaki ülkeleri dolaşacak. Onlarla nasıl müşterek çalışmalar yapabiliriz onun tespitini yapacağız'' diye konuştu.
'FİLİSTİN DE İSRAİL DE ÜSTÜNE DÜŞENİ YAPMALI'
Türkiye-İsrail ilişkileri konusundaki bir soru üzerine de Erdoğan, Türkiye'nin Ortadoğu'da barıştan yana olduğunu söyledi. Türkiye'nin gerek İsrail, gerek Filistin ile ilişkiler açısından herhangi bir sıkıntısının olmadığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Fakat terörün de her türlüsüne karşı olduğumuzu ifade ediyoruz. O başka bir olay, bu başka bir olay. Bizde bir söz vardır: Dost acı söyler, ama gerçeği söyler. Biz diyoruz ki bu bombalar artık ölüm kusmasın. İki ayrı devletin olduğu bir Filistin-İsrail istiyoruz. Şu anda biliyorsunuz bu konudaki girişimlerimiz Filistin seçimleri ile birlikte başlamıştır. Dışişleri Bakanımı İsrail ve Filistin'e gönderdim. Buradaki barışa nasıl katkıda bulunabiliriz, bunun gayreti içindeyiz.
İsrail ile ticaret hacmimiz yaklaşık 2.5 milyar dolardır. Yakın bir gelecekte ben de İsrail ve Filistin'e gideceğim. Ama doğruları konuşacağız, eksileri de konuşacağız, artıları da konuşacağız. Çözümü böyle yakalayacağız. Var olan eksiği görmemezlikten gelirsek neticeye varamayız. Bunları da bir an önce hep birlikte telafi etmemiz lazım. Barış, barış, barış diyoruz. Bu konuda Filistin de İsrail de üstüne düşeni yapmalıdır.''
IRAK SEÇİMLERİ
Erdoğan, Irak seçimleri ile ilgili bir soruyu yanıtlarken de seçimlerde katılımcılığın başarılı olduğunu söylemenin zor olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Yani, seçmen karşısında seçilme durumunda olan seçenekler az. Bu yönden belki tam demokratik bir seçim olmayabilir. Ama bir demokrasiye geçiştir. Burada sandıkların halkın önüne gelmesi bir adımdır. Bana göre önemli bir adımdır. 30 Ocak akşamı işbaşına gelecek olan yönetim bundan sonraki süreci iyi tanımlamalıdır. Sorumluluğu, mesuliyeti ağırdır. Çünkü, bu yönetim anayasayı hazırlayacak olan yönetimdir. Bu anayasa, etnik unsurların birbirine egemenlik sağlamasına olanak verecek bir anayasa olmamalıdır. Farklı mezheplerin birbirine egemenlik sağlamasına fırsat veren bir anayasa olmamalıdır. Irak'ın toprak bütünlüğünü sağlamaya yönelik bir anayasa olmalıdır. Irak'ın tüm zenginliklerinin tüm Irak halkına ait olduğunu ortaya koyan bir anayasa olmalıdır. Bunu başarırsa Irak halkının da güvenini yarınlara yönelik olarak kazanır.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
