|
|
|
|
|
|
İsrail'le komşu olmak
Yaklaşık çeyrek asır önce İsrail'de bir strateji dergisinde yayınlanan makale Irak'ın üçe ayrılması gerektiği fikrini pazara döktüğü gün fitne tasarısını gerçekleşmek için düğmeye basılmıştı. Güneybatıda bir Sünni, güneydoğuda bir Şii ve kuzeyde bir Kürt devleti kurulacak şekilde Irak'ın bölünmesini öngören bu tasarının aslında uzun bir geçmişi var. Binlerce yıl boyunca 'va'dedilmiş topraklar' hülyasını yaşatan İsrailoğulları I. Dünya Savaşı'ndan sonra devlet kurabilecek aşamaya geldiklerinde bütün coğrafya için derin inceleme ve araştırmalara başlamış, köklü gizli servislerinin ağını yaymaya başlamışlardı. Daha İsrail resmen devlet olmadan (30'lu yıllar) Ben Gurion K. Irak ve yukarısında incelemeler yapmak üzere uzmanlar görevlendirmişti. Onların raporu henüz mayalanma aşamasındaki İsrail devletine bir öneri sunuyordu: -Bölgede bizim ittifak kurabileceğimiz en elverişli kitle Kürtlerdir. İsrail'in Molla Mustafa Barzani ile derin muhabbeti, onu ağırlaması ve getirdiği bilgiler sayesinde Irak'ın nükleer silah geliştirmeye çabaladığı tesisleri bombalaması hep bu önerinin sonuçlarıydı. Barzani'nin Bağdat'a yönelik isyanlarının tamamında da İsrail'in doğrudan desteği vardı. İsrail zamanla pek çok ABD yöneticisini Irak'ın bölünmesi fikrine çekmeyi de başarmıştı. Bunun için 'köken' itibariyle kendilerinden olan ABD kaymak tabakasının ve Eski Ahit'teki 'İsrailiyat' sayesinde siyonist ülküleri büyük ölçüde benimseyebilen Protestanlığın büyük himmetlerini gördüler. İlk Körfez savaşına doğru ABD yönetimi Irak'ın bölünmesi fikrine oldukça yatkındı. Rahmetli Özal'ın Baba Bush'la bu konuyu tartıştığına ve onu Irak'ın toprak bütünlüğü için ikna ettiğine ilişkin rivayetler bulunmakla beraber, o zaman niye Bağdat'a yürünmediği ve Saddam'ın devrilip bölme sürecinin fiilen başlatılmadığı tartışma konusudur. Muhtemelen ABD içinde İsrail lobisine karşıt odakların baskısı Bush'u duraklatmıştır. Belki Özal'ın Irak'ı bölmekle bölgenin iflah olmaz bir kan okyanusuna çevrileceği yolundaki telkinleri de onu bir ölçüde etkilemiştir. Ancak bu yüzden İsrail lobisinin Bush'a fatura kestiği de bilinmektedir. Clinton da Irak'ın bölünme sürecini başlatacak saldırılar için çok tahrik edilmesine rağmen bundan uzak durmaya çalıştı. MOSSAD ona da bedelini ödetti. Monica Lewinski bu bedelin püskülüydü. Esasen son dönem ABD başkanlarının çoğu sırtlarında utanç verici gizli kamburla seçtirildiği için gerçek yönetim tamamen küresel çetenin elindedir.
Şu veya bu yollardan uzun mesafeler kat eden İsrail'in Irak'ı üçe bölme tasarısı son aşamasına gelmek üzeredir. Dünyada sadece Türkiye böyle bir gerçek yokmuş gibi hareket etse de Kürt devleti kurulmuştur. Ülkenin güneydoğusunun Şii Arap devleti olacağı anlaşılmaktadır. Güneybatıda Sünni Araplar ABD ile çarpışmaya devam edecek ve belki sonunda kendi bölgelerindeki bir yapılanmaya razı olacaklardır. İsrail senaryosunda henüz aksama yoktur. Irak topraklarındaki bu üç ayrı yapının bin bir karmaşık sebeple uzun yıllar birbirleriyle çatışması da umurunda olmayacaktır. Hatta ordusunu hızla eğitip silahlandıracağı, Kerkük petrolleri ile zenginleştirilmiş Kürt devletinin gelecek on yıllarda etrafa doğru genişlemeye kalkışması İsrail'in bir sonraki taktik aşaması da olabilir. Bu devlet, 'va'dedilmiş topraklar'ın Türkiye'deki kısmı (!) için pekala İsrail'e taşeronluk yapmaya çalışabilir. Böylece 'ısmarlanmış kaos'la bölge büsbütün karmaşık hale gelince Kutsal Dünya Krallığı için bir aşama daha geçilmiş olur. Bunlar İsrailli birtakım fanatiklerin düşlerinden ibaret dini beklentiler değildir. İsrail parlamentosuna 'va'dedilmiş topraklar'ın resmi sınır ilan edilmesi için verilen teklifin mürekkebi daha kurumamıştır. Bir milletvekilimiz Türkiye ile dostluktan söz eden İsrailli meslektaşına sitem etmeye kalkışır: -Öyle diyorsunuz ama kutsal haritanıza göre Türkiye'nin bazı bölgeleri de sizin için va'dedilmiş toprak oluyormuş. Adam güya şakayla karışık cevap verir: -Ne yapalım Allah va'detmiş Lakin hiç şakası yok, bu onlar için milli bilinç ilkesi. Bu bilincin karşılığı bizde var mı? Olsaydı, hâlâ Kürt devleti kurulmamış, dolayısıyla İsrail'le komşu olmamış gibi davranmak için başımızı kuma gömmeye devam eder miydik? Bizdeki muhtemel 'derin bilinç'in çapını ölçmek için 28 Şubat şahini Çevik Bir Paşa'nın Irak savaşı başladıktan sonraki müjdesi yetebilir: -ABD ile komşu oluyoruz, bölgede birlikte güvenlik üreteceğiz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|