|
|
|
|
|
|
Huzurlu beraberlik için duygusal olgunluk şart
Evliliği 'iki insanın duygusal olarak yanyana gelmesinin medeni hali' olarak tanımlayan Doç. Dr. Armağan Samancı, iyi bir evlilikte sevgi ve huzuru şart koşuyor.
Evlilik hukuk kitaplarında adı geçtiği gibi bir sözleşme ya da kurum mu yoksa psikologların söylediği gibi ortak bir hayat yolculuğu mu? Ne olursa olsun 40 yıl aynı yastıkta baş koyma sözleriyle başlanan evliliklerde herkes aslında sonsuz mutluluğu arıyor. Ancak yaşam şartları, insan denen canlının değişimine devam etmesi kimi zaman bu uzun süreli sözleri unutturabiliyor. Evlilik Psikoterapisti Doç. Dr. Armağan Samancı'ya göre mutlu evliliğin yolu, belli bir duygusal olgunluğa ulaşmaktan geçiyor. Ayrıca evliliğin ilk üç yılı büyük önem taşıyor. Bu dönemi iyi bir şekilde atlatan çiftler daha sonraki yıllardaki sorunlarla daha kolay başedebiliyor. İşte Doç. Dr Samancı'nın gözüyle evlilik kurumu...
* Evliliğin bir tanımı var mı? Evlilik, iki insanın duygusal olarak yan yana gelmesinin medeni halidir.
TARAFLAR HOŞNUT OLMALI
* Ama evlilik kişiler için bundan çok daha fazlasını ifade ediyor değil mi? Dünya olarak aslında düşünsel bir dünyadayız. İlişki ve onun sonucu olan evlilik ise duygusal yapıya cevap veriyor. Bu yüzden de insanlar evliliğe çok fazla anlam yükleyerek büyük beklenti içine giriyor. Çünkü hayatımızın başka hiçbir boyutunda bu kadar duygusallık yok.
* Peki iyi bir evliliğin tanımı var mı? İnsanların hoşnut olması mutluluğun temeli. Ama iyi bir evlilik için şunlar gerekli: İki bireyin gerçekten beraber huzurlu olması. Birbirini geliştirebilmesi. Onlardan oluşan bireylere huzurlu bir ortam sunabildiği ve bir takım sorunları beraber rahatça çözebilmesi. Kendi içindeki ve dışındaki ilişkileri de düzenleyebildiği bir karaktere sahipse, buna iyi evlilik tanımı diyebiliriz.
NİŞANLILIĞA BENZEMEZ
* Kiminle evlenmeli? Kiminle evlenmeyi bulmak için 'kim bizimle evlenmek ister?' kavramını da sorgulamak lazım. O yüzden, öncelikle evlenme kararı verebilmek için bizim ne gibi özelliklerimiz olmalı ona bakmalıyız.
* Bu özellikler neler? Öncelikle kendi iç çatışmalarımızı çözmüş ve belli bir duygusal olgunluğa erişmiş olmalıyız. Belli duygusal problemleri çözebilen, yaşamında problem yaratabilecek alanları düzene koymalıyız. Daha önce evleneceğimiz kişiyle flört etmişsek ve eş adayı tanıdığımız kişiyse bu yeni ve sağlıklı ilişki yaşayabilmek için ön şartları sağlamış olur.
* Evliliğe imza attık, her şeyin yolunda gitmesi için ne yapmalıyız? Evlilik flört veya nişanlılık dönemine benzemez. Çünkü bu dönemler ilişki yaşayan kişilerin, iyi zamanlarını beraberce geçirdikleri zamanlardır. İnsan kadar kendini aldatabilen bir varlık yok. İlişkilerinin o dönemleri kötüye gitse bile görülmesi gereken bazı şeyleri göz ardı ediyorlar. Çünkü bazı şeyleri görmeleri bu ilişkinin kaybedilmesi anlamına gelebiliyor. Seven ve bağlanan birisi de bu kaybı riske atmamak için sevdiği kişinin olumsuz taraflarını görmüyor.
* İki değişik insan olduklarını evlendikten sonra mı anlıyorlar? Çünkü iki kişi birbirinden değişik aile yapılarından, alışkanlıklardan ve değişik uyku düzenlerinden kopup yan yana gelmiş. Bunun harmanlanması sonucunda bir takım sıkıntılar oluşuyor. Evlendikleri zaman sadece kendileriyle değil aile ve arkadaş yapılarıyla da evleniyorlar. Bunların üstüne bizde genellikle yeni evli çiftlerin üzerine bir de mali yükümlülük geliyor. Mali sıkıntılarda bunun üzerine biniyor.
* Bu sorunları çiftler nasıl atlatacak? Duygusal olgunluk bu durumda çok önemli. O yüzden genç yaşta yapılan ve ailelerden kaçarak yapılan evliliklerin ayrılıkla sonuçlandığı bilinen bir gerçek.
KADIN BAĞIŞLAMIYOR
* Kadının modern hayatla birlikte gelişimi, erkeğin ise her ne kadar modernleştiğini iddia etse de geleneksel bir düşünce yapısında olması yeni nesil evlilikleri zorlayan bir etken mi? Çünkü kadın artık eve gidip kendini yemek yapma zorunluluğunda hissetmiyor? Günümüz kadını değişti, erkek bu değişimin gerisinde kaldı. Kadın artık geleneksel geyşa modelini istemiyor. Bununla birlikte, duygusal beklentisinin sürekli sağlanmasını talep ediyor. İlişkiyi sorguluyor. Eskiden olduğu gibi bir yastıkta ömür geçirme kavramı kalktı. "Benim için ne kadar iyi, ne kadar kötü" karşılaştırmasını yapıyor. Güvene büyük önem veriyor. Onun güvensizliğini oluşturacak bir takım şeyleri tolere etmiyor. Ayrıca günümüz kadını eskisi gibi bağışlayıcı ve ilişkiyi yüklenici değil. Biraz daha bireysel taraflara bakabilen yapıda.
* Erkeklerde durum ne? Türk erkeği konforuna düşkün ve geleneksel aile yapısı içinde önemli biri. Bir de yaşam erkek açısından da zor hale gelmeye başladı. Hem güçlü olması, hem de çok kazanması gerekiyor.
Doç. Dr. Armağan Samancı
|
|
|
|
|
|
|
|
|