Moda, kendimizi ifade etmenin yollarından biri...
Tarihte hiçbir zaman örtünmek için giyinilmedi... Moda; seçimlerimizi, kültürümüzü, kendimizi ifade etmenin bir yolu olmakla beraber, yaşamımızı daha renkli, anlamlı ve eğlenceli kılmak için var....
Fotoğraf sanatçısı Steven Meisel, Vogue dergisi için modanın önde gelen markalarının 2005 ilkbahar-yaz koleksiyonlarıyla bu markaların imajlarını, önümüzdeki sezonun ana başlıklarını toplayan farklı bir moda çekimi yapmış. Balenciaga, Prada, Jil Sander, Helmut Lang, Yves Saint Laurent, Dolce& Gabbana gibi markaların birleştirildiği, aslında ayrıştırıldığı, markaların fikirlerini yansıtan, çok hoş karelerin ortaya çıktığı bir çalışma... Farklı temalardan, vizyonlardan çıkmış siluetler, markaları temsil eden farklı farklı ruh halleri, modernist, entelektüel, romantik, duygusal, purist (sade ve minimalist), sofistike gibi farklı dünyalar
ÖRTÜNMEK DEĞİL Bu çalışma ile giriş yapmamın ilk sebebi, bu çok iyi çalışılmış görselleri, imajları sizlerle paylaşırken aynı zamanda modayı belki de genel olarak estetiği, stili insanların yüzeyde yaşamaları ve yüzeysel yansıtılması ile ilgili düşüncelerimi paylaşmak. Moda, kendimizi ifade edebilmenin yollarından biri. Bir moda tasarımcı olarak benim için çalışmalarım, koleksiyonlarım, tüketici içinse seçtiklerini nasıl taşıdığı... Moda ile ilgili tüketici için en önemli olan ise birbirinin aynı, kendinden uzak insanlar topluluğu haline gelmemek. Tarihte giyinmek hiçbir zaman örtünmek için olmadı, günümüzde ise hiç değil. Moda, seçimlerimizi, kültürümüzü, kendimizi ifade etmenin bir yolu olmakla beraber, yaşamımızı daha renkli, anlamlı, eğlenceli kılmak ve biraz daha yumusatmak için var. Tasarımın diğer dalları ve hatta sanat gibi...
GEREKSİZ MÜDAHALE Geçenlerde 'bedenlerimizi sevmiyoruz' başlıklı bir köşe yazısı okudum. Yazının içeriği moda ve kozmetik dünyasının günümüz insanını nerelere çektiği, genç kızların bile estetik ameliyatlara başvurmaları, bu dünyaların, algılamaların insanlar üzerindeki endişe verici sonuçları. Farklılaşmak, başkalaşmak adına olan gereksiz estetik müdahaleler, marka düşkünlükleri, sanki yaşamın en önemli gereklerinden biriymişcesine, hızla tüketmek adına moda, trend takip etmek, özellikle de bunun daha çok gençlerde görülmesinde moda ve kozmetik dünyasının etkileri elbetteki var. Ama insan olmamızın, bizi birbirimizden ayıran farklılaştıran en önemli özelliklerimizden biri kendimize ait bilinç. Yaşamın bize sunduğu zenginlikleri, alternatifleri asıl amaçları, gereklilikleriyle, hoşluklarıyla kullanmalıyız diye düşünüyorum. Bu moda ise bir stil, kendimizce bir duruş, kozmetikse bakım, temizlik için olabilir.
YANLIŞ ANLAŞILMASIN Özellikle genç insanların markaları yaşamlarının merkezlerinde tutmaları, yaşlarında yaşamaları gereken birçok şeyin kenarından geçmesini,onlar adına büyük bir yanlış olduğunu düşünüyorum. Yanlış anlaşılmasını istemem... Ne marka, ne teknoloji, ne gelişmiş sektörler karşıtlığı anlatmak istediğim. İnsanların sunulanları nasıl algıladığı, nasıl tükettiği ve bir moda tasarımcısı olarak yaptığım işin üzerinden de biraz geçmekti. Önemli olan, asıl anlatmak istediğim moda da dahil olmak üzere hiçbir sektörün insan ruhunu, gelişimini esir almaması gerektiği ve buna insanın izin vermemesi. Kendimiz adına seçimler yapmak, bedenimizi, durduğumuz yeri sevmek... O zaman çok şeyleri yakıştırıp, birçok şeyden mutlu olabiliyoruz. O zaman yaşamlarımıza eklediklerimiz anlamlarını ifade edebiliyor... Daha doğrusu kendimizi doğru taşıyoruz.
Dilek Hanif
|