|
 |
 |
 |
 |
|
Amerika'nın yapamadığını sizin cemaat başardı
Bir dönem cemaatin işlerini yürüten Nurettin Veren'in son günlerdeki açıklamaları pek çok konuda belirsiz ve çelişkili olmasına rağmen ilginç.Politikacılar ve bürokratlar cemaatin küreselleşen dünyadaki yerini gayet iyi kavramış. İktidar itiş kakışında herkes herkesi kullanmış!.
Geçen gün dizinin 'köşesine' Cumhuriyet gazetesinden İlhan Selçuk'un, Fethullah Gülen ile ilgili bir yazısını almıştık. Hani, "Niye Suudi Arabistan'da, İran'da değil de, ABD'de yaşıyor" diye soran yazı... Bunun üzerine Gülen cemaatinden olan bir okurumuz şöyle mesaj gönderdi: "Hocaefendi'ye dil uzatan bu yazıyı niye yayınlıyorsunuz?" Evet, o yazıda sürüyle hata vardı. 'İdeolojik' tavrı açısından demiyorum, açık maddi hatalarla dolu bir yazıydı. Ancak, aynı zamanda, mesajı gönderen kişi hoşlanmasa da, o yazıda Gülen'e yönelik bir bakış açısı, bir yargı vardı. Bu açının, bu yargının 'doğru' olması gerekmez; neticede İlhan Selçuk ve birçok başka kişi öyle düşünüyor. Biz Sabah okurlarının bunu da bilmeleri, böyle tartışmalar, eleştiriler olduğunu öğrenmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Okuyup karar versinler.
CEMAAT ÇOK KIZGIN
İşte benzeri bir örnek daha. Son aylarda Gülen ve cemaatini en çok kızdıran, en çok meşgul eden kişilerden biri Nurettin Veren. Uzun yıllar Hocaefendi'nin yanında, hizmetinde bulunan, cemaatin birçok işiyle ilgilenen Veren bir süredir medya kuruluşlarını gezerek açıklamalarda bulunuyor. Şu anda 'bağımsız' olan AKP'nin eski İstanbul Milletvekili Emin Şirin de bunları Meclis'e taşıyor. Veren'in açıklamalarından hareketle 'haberx.com' adlı internet sitesinde Gülen'e sorular yöneltiyor. Bunlardan elbette Gülen cemaati rahatsızlık duyuyor. Belki de bütün bu iddialar gerçek dışı, temelsiz ya da bir kısmı doğru, bazıları değil. Bilmiyoruz. Ama bunları da bugün diziye taşıyacağız. Nurettin Veren ne diyor, Emin Şirin ne diyor; bunları göreceğiz. Not: Said Nursi'den Fethullah Gülen'e bütün bu olup bitenler hakkında benim görüşüm ne? Bunu da yarın yazarak diziye son vereceğiz. Evet, bir süredir cemaatte Nurettin Veren 'gerginliği' var. Haber dergisi 'Haftalık'ta dört sayı (Aralık 2004 içindeki 86-89'uncu sayılar) boyunca Veren'in iddiaları, açıklamaları, saptamaları yayınlandı. İşte Veren'in sözlerinden bir derleme... Önce siyasi ve kişisel açıklamalar, ardından da cemaatin kuruluşu ve işleyişiyle ilgili olanlar...
ACABA BAŞIMI ÖRTSEM Mİ?
* Tansu Çiller ile görüşmesi için çok uğraştım. O zamana dek bir kadınla baş başa konuşmamıştı. Defalarca vazgeçti. Gitmedi. Sonra "Tamam ama..." dedi, "Yanında Özer Çiller olmayacak, koruması, özel kalem müdürü de olmayacak." Hatta Tansu hanım bana sormuştu, "Konuşma sırasında başımı örteyim mi" diye... "Hayır" dedim, "siz başbakansınız, rahat olun."
* Eski bir müsteşar arkadaşım bana şöyle demişti: "Siz belki bunu bilerek yapmadınız ama milyarlarca dolar harcayarak 100 senede yapamayacağı Türki cumhuriyetlere girme projesini ABD'ye tabaktaki pasta gibi sundunuz."
* Aramızdaki görüş ayrılığı 1995'ten sonra başladı. Benim Özal, Demirel ve Çiller ile diyaloglarım cemaatte çekememezlik yarattı. Onu da ikna etmişler. Ayrılığımızın derinleşmesi ise kaset olayıyla oldu. Benim kasetleri para karşılığı verdiğim iddia edildi. Aramıza kara kedi soktular. Yaptığım işlerden dolayı hep önde görünüyordum. "Bu adam hep önde" diye onu sevenler beni diskalifiye etmeye çalıştı.
SİYASETÇİLER DESTEK VERDİ
* Bir gece aradı beni. Ne istediğimi sordu. Eski konumumda hizmet edeyim dedim. Bana Alaattin beyi gönderdi. Ben bütün müesseselerin yüzde 50'sini istedim. Çünkü aksi halde benim sözümü dinlemezlerdi, ilk fırsatta iftira atarlardı. Tabii kabul etmediler.
* Hoca'ya dedim ki, "Çıkıp basın toplantısı yapalım. Şöyle diyelim: Biz şimdiye dek devlet işine, uluslararası işlere karıştık. Bundan vazgeçiyoruz. Bu işi devletin denetimine veriyoruz. Kızılay gibi, vakıf gibi yönetilsin." Tabii kabul etmediler. Benim istediğim Gülen'in mutlak hakimiyetinden vazgeçip bu sistemi devlete sunması.
* Ayrıca siyasetçiler de bize destek verdi. Özal ve Demirel tavsiye mektupları yazdı. Siyasi açıdan riskli bir olay değildi onlar için. Okullarda asla dincilik yapılmadı. Pek istemesek de Atatürk köşesi yaptık, Atatürkçülüğü anlattık. Zaten bu konuda Türkiye'den tecrübeliydik.
Emre Aköz - Nevzat Atal
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
