|
|
|
|
|
|
Nefesi yetenler 'sağlık'lı kalır!
Bitmeyen Çile SSK-2: SSK'da kuyrukların birinden ötekine koşturmak gerekiyor. Torpillinin işi bittikten sonra doktor sırası bekleniyor, oradan da tahliller ve röntgen çektirmek için kuyruğa.. Ancak birini beklerken öteki kaçabilir, onun için ailece gelip farklı kuyruklara giriliyor. En son ilaç kuyruğu var. Eğer birini kaçırırsanız ertesi gün yeni baştan başlamak gerekiyor.
Okmeydanı SSK Hastanesi'nin koridorlarını günün ilk ışıklarıyla dolduran, kimi ayakta bile durmakta zorlanan hastaların, en büyük şikâyeti 'torpilli hastalar.' Saatlerce kuyrukta bekleyenler sıra beklemeden içeri alınan 'torpilli hasta'lara tahammül edemiyor. Beklemekten yorulmuş, çektikleri acılar yüzlerine yansıyan hastalara giydiğimiz doktor önlüğüyle yaklaşıyoruz. Ancak önce gerçek doktor olduğumuzu sanıp susmayı tercih edenler SABAH muhabiri olduğumuzu öğrendiklerinde, çektikleri çileleri bir bir anlatıyorlar. Yani bir dokunup, bin ah işitiyoruz.
TORPİLLİ HASTALAR MUAYENE OLURKEN DİĞERLERİ SIRADA Saatlerce kuyrukta bekleyerek muayene olmaya çalışanların en zoruna giden 'torpilli hastalar.' Onlar tüm çektiklerini bir kenara itip, bir tanıdıkları aracılığıyla numara almadan, sıraya girmeden muayene olanlara tahammül edemiyor. Torpilli hastalara tepki gösterip, kısa süreli tartışmalar yaşıyor ama bu durumun kendilerinin aleyhine olacağını bildikleri için susmayı tercih ediyorlar. Hasta yoğunluğundan bunalan doktorlar ise bu duruma müdahale etmek isteyen hastaları "sıranızı numaratörden takip edin, oturarak bekleyin" diyerek susturuyor. Konuştuğumuz hastaların birçoğu hastaneye birkaç kişi gelme taraftarıydı. Çünkü tahliller ve röntgen için sırada bekleyecek adam lazımdı. Röntgen sırasına giren kan sırasını, kan sırasına girense idrar tahlili sırasını kaçırıyor. Oradan oraya koşturan hastalar ayakta duracak hallerinin kalmadığından şikayet ederken, annesi, babası ya da çocuğu için sıra bekleyenler ise günlerinin hastanede geçtiğinden yakınıyordu. Elimizi kime uzatsak bir soruyor bin ah işitiyorduk. Şikayetlerin sonu gelmiyordu. Bir teyze bir gün önce muayene olduğunu ve doktorun kan tahlili ve röntgen istediğini söylüyordu. Röntgen sırası ise çoktan dolmuştu. "Ben şimdi ne yapacağım" diye soracak oldu ama cevap hazırdı; "Yarın mümkünse 06.00'da yine gel ve röntgen sırası al." Ama teyzenin takati kalmamıştı. Doktorun kendisini yeniden muayene etmesi için hem kan tahlilini yaptırması hem de röntgen çektirmesi gerekiyordu. Eğer şanslıysa bir gün sonra çektireceği röntgenin ardından doktora muayene olabilecekti.
İKİ DAKİKALIK MUAYENEDEN KOŞARAK İLAÇ KUYRUĞUNA Muayene odasına girenler iki ya da üç dakika içeride kaldıktan sonra dışarı çıkıyor, hemen ilaç kuyruğuna koşuyorlar. Eczaneye varan hastalar burada ilaç alabilmek için kuyruğa girip bekliyor. Numarasını alanlar oturup 14 vezneden birinde sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. İlaç kuyrukları uzuyor ama bir o kadar da çabuk tükeniyordu. Numaralar hızla ilerliyordu. Saat 12.00'ye geldiğinde yaklaşık 6.5 saattir hastanedeydik. Kuyruklar daha azalmadan öğlen yemek saati geldi ve doktorlar yemeğe çıktı. Hastalar ise kuyrukta beklemeye devam etti. Yemek saat 13.30'da bittiğinde koşturmaca 15.00'e kadar sürdü. Muayenenin bitiş saati olan 15.00 dolduğunda hastalar da doktorlar da artık tükendi. Muayenesini yaptıranlar diğer işlemler için bir gün sonrasına kaldıklarına üzülüyordu. Yine aynı çileyi çekecekleri için sinirli olan hastalardan biri, "Paramız olsa özel doktora gideriz. Çektiğimiz çile yeter" diyerek herkes adına tepkisini dile getiriyordu.
ACİL SERVİS'İN DERDİ HEP AYNI: 'ACİL'LİK DURUMDA Hastaları yönlendiren olmadığı için önlerine çıkan her beyaz önlüklüye dertlerini anlatıyor, çözüm yolları soruyorlardı. Beyaz önlük giyen arkadaşımızı gören hastalar da dertlerini anlatmaya başladı. "Hastayım oğlum, kaç gündür gelip gidiyorum, şekerim var ayakta duramıyorum. Ben bu filmi nerede çektireceğim" diye sorular soruyor ve dertlerine çözüm arıyorlardı. Hastaneye giriş çıkış yapan otomobillerden para alınırken, hastane bahçesi adeta otoparkı andırıyordu. Acil Servis'in önünde park eden otomobillerden ambulanslar geçmekte zorlanırken, ambulans şoförü hastanede olduğunu unutup araçları kaldırmaları için sürücüleri megafonla uyarıyordu. Acil'e ambulansla getirilen hastalarsa görevli ve sedye olmayınca yakınlarının kollarında hastaneye giriyordu. Bazı hastaları temizlik görevlileri taşıyarak götürüyordu. Bazı hastalar ise hava almak için serum tahtasıyla birlikte dışarı çıkıyordu.
Müslüm SARIYAR - Ercan SARIKAYA - Işınsu ATAKER -
|
|
|
|
|
|
|
|
|