Zeytin dalı
İyiniyetle "barış" demeye çalışan Abdullah Gül İsrail'de "dışişleri" yürütürken... Tam aynı esnada... İsrail tankları "içişleri"ni alıştıkları biçimde sürdürüyor... "Terörist ateş" açıldı gerekçesiyle, tanklar ateşleniyor... Altısı aynı aileden, kimisi çocuk, 8 Filistinli tarlaya cansız düşüyordu. Tanklar hala, birkaç yıldır kullandığım deyişle "kanka tanklar"dı. "Kanka", yani "kan kardeşi"; çünkü, tarlalardaki sivilleri de parçalayan, evleri yakıp yıkan bu tankların ardındaki İsrail askeri sanayiine, Türkiye'nin bir kısım tankının modernizasyonu da verilmişti. İsrail tanklarını da besleyen 700 küsur milyon dolarlık "kankalık parası" ve dağıtılan komisyonlarla birlikte. Böylece tanklar hem kanka, hem banka olmuştu. Ecevit ve Erdoğan hükümetlerinin bu ihaleye dair cüzdani ve vicdani duyarsızlığı karşısında, tanka kanka demenin de bir manası yok. Sonuçta onlar cansız; problem canlılarda.
ABD'nin "Türkiye olumlu bir rol oynayabilir" dediği "barış umudu" nun bir ön koşulu, "Filistinlilerin terörist saldırıları durdurması." Kabul ediyorum; Filistinlilerin mücadele biçimleri arasında, "masum ve sivil insanlar" ı hedef alan "terör saldırıları" da var. Fakat mesele şu: Mesela dünkü gibi. Gazze'de, Filistinliler tarafından ateş açılıyor. Nereye? BM belgelerinde bile "işgal altındaki topraklar" olarak tanımlanan İsrail yerleşimlerine. Sonra? İsrail tankları bu gerekçeyle ateş açıyor. Nereden? İşgal altındaki bir toprak parçasından, zaten 2 bin kadar evin yerle bir edildiği Filistin yerleşimlerine doğru... Zaten tarlaları imha edilmiş Filistinlilerin sınırlı hayat alanlarından bir tarlaya doğru. Anlaşılıyor ki, "masum ve sivil insanlar" öldürülüyor.
Birinci "ateş açma" nın adı "terörist saldırı". İkincisi ise, İsrail Dışişleri Bakanı'nın dün Abdullah Gül'ün de yanında, pişkince ifade ettiği gibi, "kendini savunma". Yani, toprakları işgal edilmiş, altyapısı tahrip edilmiş, ruhu enkaza çevrilmiş, adını ne koyarsanız koyun bir "temizlik"e maruz kalmış taraftan açılan ateş, "terörist"... İşgalci bir devletin ordusu ve tanklarının sivillere açtığı ateş ise "meşru savunma". Bir zamanlar "CIA analizcisi" olan, 30 yıl Ortadoğu üstüne çalışan Kathleen Richardson, dün "Counterpunch" ta, "İsrail, Filistinlilerin tüm altyapısını imha etti. Kayıtlar, dosyalar imha edildi. Tarım arazileri, su kuyuları, pazar yerleri imha edildi. Zeytin ağaçları bile" diyordu. Dışişleri Bakanı Gül, keşke, en azından, vurulmuş da düşmüş Filistin kokulu bir zeytin ağacının dalını eline alabilseydi... Yanındaki İsrailli bakana yine, "Bu ziyaretten mutluluk duyuyorum" deseydi demesine de... Hemen, hızla "Zeytin dalı"nın hüznüne karışabilseydi. "Barış" güzel umut, sıcak kelime. "Mazlum ve mağdur"a dair tarih ve insanlık bilgisi hafızadan, vicdandan silinmedikçe.
|