|
|
|
|
|
|
Abdurrahman Dilipak: Hoşgörmem tahammül edebilirim
Nurculuk, Said Nursi ya da Fetullah Gülen'le ilgili değerlendirmeler içinde belki de en önemlisi diğer İslami çevrelerin bu konudaki yorumları. Bu açıdan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak bir hayli ilginç değerlendirmelerde bulunuyor. Nurculuğa atfen söylenen "Türk İslamı" ya da "Demokrat Müslüman" kavramlarına karşı çıkan Dilipak şöyle konuşuyor: "Din bir tanedir ama dine ilişkin yorumlar farklıdır. İslam denilen de bir tanedir. Öyle Arap İslamı, Türk İslamı, Euro İslam falan olmaz. Bunlar komik şeyler. Din Allah'a aittir ve içerisinden bir şey çıkarılamaz da ilave edilemez de. Kim ki dine bir şeyler ekler ya da çıkarır, bir süre sonra din aradan çekilir ve kişi eklediğiyle baş başa kalır."
ABSÜRD TARTIŞMALAR Nurculuğun 'İslam'da demokrasi vardır' iddiasını da değerlendiren Dilipak şöyle devam ediyor: "Ben de soruyorum İslam'da ne yok ki? Elbette vardır. Hem her şey vardır hem de dinin kendisinden başka hiçbir şey yoktur. Eğer adalet varsa, barış varsa, özgürlük varsa bu da İslam'la çelişmez dersiniz. Ayrıca 70 çeşit demokrasi sayabilirsiniz. O yüzden bu deyim İslam'a da haksızlık, demokrasiye de haksızlık. Bu tartışmalar bana absürd geliyor. Niye Allah'ı dini bu işe karıştırıyorlar ki. Neden düşüncene illa ki İslami bir kimlik giydirmeye çalışıyorsun ki?" Fethullah Gülen tarafından yürütülen Dinlerarası Diyalog çalışmalarına da değinen Dilipak bununla ilgili olarak da şöyle konuşuyor:
DİNDARLAR DİYALOĞU "Ben hoşgörücü değilim. Gerçi hoşgördüğüm şeyler de vardır. Picasso'nun resmini hoşgörürüm çünkü zaten hoş bir şeydir. Ama bazı şeyleri de mesela şeytana tapanları da hoşgörmem. Ama tahammül etmeye çalışırım. Çünkü bir arada yaşamanın gereği budur. Hele de dinlerarası diyalog gibi bir komediyi hiçbir zaman ciddiye almam. Dinler arası değil ama dini topluluklar arası bir diyalogun ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel hayattaki ittifak, itilaf ve ittihatları olabilir. Dini topluluklar birbirleriyle ittifak yani ilkeli birlik ya da itilaf yani çıkar birliği yapabilirler. Bu anlamda insanların örgütlenmeleri, farklılıklarına rağmen barış içinde bir arada yaşamaları gerekiyordur. Buna benzer bir toplumsal barış projesini biz de 15 yıldır sürdürüyoruz. Ama bunu kontrolden çıkarıp dinlerarası diyalog demek olmuyor. Ne yani Hazreti İsa ile Hz. Muhammed mi geldi de dinler arası diyalog yapıyorlar. Ne diyalogu, ikisi de zaten aynı kaynaktan. Sadece dindarlar farklı yorumladılar ve farklı bir noktaya geldiler. O zaman dindarlar arası diyalog olabilir. Yoksa dinlerarası diyalog konusunu ben hiç anlamıyorum."
|
|
|
|
|
|
|
|
|