|
Üç boyutlu sinema hayal alemi gibi
|
|
1970'den beri üzerinde çalışılan teknoloji Türkiye'ye geldi. Dev bir ekrana üst üste yansıyan fimler müthiş bir gerçeklik duygusu veriyor. Görülmeye değer.
Filmi izlemiyor yaşıyorsunuz
Özel kameralarla çekilmiş 70 mm.'lik bir filmin iki ayrı kopyasının, perdeye yansıtılmasına dayalı İMAX teknolojisi sizi hayal alemine götürüyor. Müthiş bir derinlik ve gerçeklik hissi veriyor.
İMAX sözcüğü Avrupa'nın önemli kentlerini gezenlerin yabancısı olmadığı bir sözcük. Sinema gösterim teknolojisinin en son aşamasını simgeliyor bu. Ve tüm büyük kentlerde, bu teknolojiye göre çekilmiş filmleri gösteren özel sinemalar var. Örneğin Berlin'de, festival salonunun hemen yanıbaşında. Türkiye'deki ilk İMAX sineması Ankara'da açılmıştı. Ben gidemedim. Bu sinema çeşitli nedenlerden kapandı. Ama şimdi yeniden açıldı. Bu kez yakın zamanda açılan ve içinde Odeon- Cineplex sinemaları da bulunan MİGROS'un dev alışveriş merkezinde... Ve hafta başında, bu sinemanın açılışına katılmak üzere bir gazeteci grubu olarak Ankara'daydık. İzlenimlerimi anlatmadan önce bir kısa tarihçe yapmama izin verin... Yedinci Sanat diye adlandırılan sinema, tüm sanatlar içinde teknik ve teknolojiyle en sıkı ilişkisi olanı. Öyle ki, bir filmin yapımı, bir ülkenin ve toplumun belli bir sanayi aşamasına geldiğini gösteren bir olgu. Ayrıca sinemanın ilerlemesi ve gelişmesi, teknolojik buluşlarla yakından bağlı. 33 yıllık deneyimden sonra 1928'de sesli filme geçilmesi, 1930 ortalarından itibaren başlayan renkli film çabalarının 40'larla birlikte sürekli gelişmesi gibi olaylar olmasaydı, sinema sadece bir azınlığa seslenen güdük bir sanat-iletişim konusu olarak kalmaya mahkumdu.
SİNEMASKOPTAN DİJİTALE Ama bunlarla yetinilmedi. 1950'lerle birlikte, özellikle iletişim alanının yeni konuğu TV rekabetine karşı durmak için, teknik buluşlar birbirini izledi. Cinemascope, VistaVision, Panoramik gibi geniş perde sistemleri, 1953'te ortaya çıkan ve pratik olmadığı için uzun ömürlü olmayan 3 Boyutlu Sinema gibi... Öte yandan, teknik sürekli ilerledi, kameralar hep gelişti, tüm teknoloji sanki 10 yılda bir tümüyle yenilenir hale geldi. 1970'lerde "İrlandalı Kız" filmiyle başlayan 70 mm.'lik gösterilerin tadı, o dönem seyircisinin hala damağındadır. 1990'larla birlikte dijital sinema çıktı. Bu kez gelişme neredeyse ters yöndeydi... Görüntüyü güzelleştirip iyileştiren bir buluştan çok, çekimi kolaylaştıran ve ucuzlaştıran bir dev adım sözkonusuydu. Böylece sinema yapmak artık herkesin, her genç insanın olanakları dahiline giriyor ama öte yandan 100 yıllık çabalarla oluşup kusursuz hale gelmiş sinemasal görüntü, grenli, biraz karanlık, kimi zaman flu niteliklere bürünüyordu. Aslında 1970'lerden beri üzerinde çalışılan ve sonunda İMAX'a uzanan bu teknoloji, sinemasal görüntünün ulaşabileceği son nokta gibi gözüküyor. En azından şimdilik... Salonların oldukça büyük olması gerekiyor: O evinizin odası gibi salonlara paydos! Ama asıl yenilik perdede. Perdenin 21 metre genişliğinde ve tam 7 katlı bir bina yüksekliğinde, bir başka deyişle bir basketbol sahası kadar büyük olması gerekiyor. Bu dev ekrana yansıyan görüntüler, özel kameralarla çekilmiş 70 mm'lik bir filmin iki ayrı kopyasından oluşuyor. Üstüste yansıyan iki kopya sayesinde perdede müthiş bir derinlik ve gerçeklik duygusu yaratılıyor. Ankara İMAX Sineması'nda bu yöntemle çekilmiş 45'er dakikalık iki film gösterilecek: İlki olan "Stomp: Ritm Yolculuğu", biraz ünlü "Baraka" filmini hatırlatıyor: New York'un göbeğinden Afrika'ya, Hindistan'dan Brezilya'ya birçok ülkeden 10 değişik müzik ve dans gurubu, bizlere uygarlık denen şeyin en farklı görüntülerini getiriyorlar. Bu çeşitlilik, sanat, kültür ve onun halklar düzeyindeki yansıması olan folklorun binbir yüzünü simgeliyor. Benim göremediğim bir diğer film olan "Everest" ise yeryüzünün en yüksek dağına başdöndürücü bir yolculuk... Diğer soruma ise hemen yanıt alabildim. Odeon- Cineplex sinemalarının yöneticilerinden Şemsettin Yerli, bana yakında İstanbul'da da İMAX sinemaları açılacağını müjdeledi. Tahmin edebileceğiniz gibi, bu yöntem varolan Odeon sinemalarına yerleştirilemiyor çünkü salonların boyutları yeterli değil. Yeni ve özel mekanlar gerekiyor. Bunlardan ilki, olasılıkla 1996 başlarında açılacak olan Şişli'deki Cevahir alışveriş merkezinde olacak. Diğerleri içinse biri Ataköy'de, diğeri Kadıköy'de yeni inşa edilecek olan iki alışveriş merkeziyle temaslar sürüyor. Yani önce İstanbul ve sonra belki diğer büyük kentlerimizin sinemaseverleri de, bu yeni sinema harikasına erişebilecekler.
|