|
|
|
|
Hafta içi eşya taşırım ama hafta sonu pistte gazlarım
Bu aralar VW transporter sahipleri arasında modifiye çok moda. Ancak Doğuş grubu bünyesindeki ABT, bu otomobilleri teknik olarak modifiye ediyor. Seat Cup pilotu Aytaç Biter ile ilk modifiyeli aracı pistte denedik.
Bazı kadınlar için alışveriş merkezinde geçirilen gün harika bir gündür. Bazıları ise arkadaşlarıyla buluşup içtiği günlerde çok eğlenir. Bense yarış pistinde geçirdiğim günlerde çok eğlendiğimi düşünürüm. Hele yarış günü değilse ve altımda bana ait 4 tekerlek varsa! Üstelik bu dört tekerlek, 19 inç jantlı ve düşük profilli lastikten oluşuyorsa. Her viraj başka bir heyecan ve her viraj öncesi fren noktası ise başka maceraya dönüşüyor. Virajlara girerken eğer bir öncekinden daha geç ayağımı gazdan çekiyorsam kendimi daha da iyi hissediyorum. Kendimi fazla kaptırıp spin attığımda ise otomobil durana kadar "Allahım lütfen duvara kadar kaymayayım" diye dualar ediyorum. Sonra da her seferinde geç frenaj için adrenalinin damarlarımda iyice kendine yer etmesini bekliyorum. Eski bir yarışçımızın lafı hep kulaklarımda yankılanır "Eğer viraja girerken korkmuyorsan, yavaşsın demektir". Bu hafta uzun süredir yapmadığım bir şeyi gerçekleştirmek istedim. İzmit Körfez Pisti'nde bir gün geçirmek için keyifli bir organizasyon yaptım. Volkswagen Ticari Araç Genel Müdürü Vedat Uygun'a yalvarıp bir Transporter T5'in modifiye edilmesini sağladım. Bunu da Doğuş Motorsporları bünyesindeki ABT modifiye firmasında gerçekleştirebildim. Kendimi övmek gibi olmasın (Ama biliyorsunuz böyle giriş yapınca kesinlikle kendimi öveceğim!) Auto Show Fuarı'nda Vedat Bey'i sıkıştırıp "ABT standında gördüğüm Transporter gibi bir araç yapamaz mıyız?" pazarlıklarım sonuç verince hemen bir ticari araç, DMS'nin Haramidere'deki tesislerine gönderildi. Sonrası insanlık için küçük ama benim için büyük bir adımdı. Kendimi bir Transporter satın almış da modifiye ettiriyormuş gibi hissettim. Her gün gidip neler yapıldığına bakıyordum. Bir gün tamponlar sökülüp, ertesi gün yerine seksi spor otomobilleri aratmayacak tampon ve ızgaralar takılıyordu. Ama en heyecan veren taraf spor süspansiyon ve 19 inç jantların takılmasıydı. Otomobilin lift'ten ineceği günü heyecanla bekliyordum. Ama bir yandan da DMS'nin patronu Saffet Üçüncü'yü ikna edip piste bir de Seat Cup otomobili götürmek gerekiyordu. Pistte yapacağım sohbetin konuğu ise Aytaç Biter'di. Geçtiğimiz sezon Seat Cup Türkiye'de hızlı, centilmen ama şanssız bir pilot olarak izlediğimiz Biter, bu test için en uygun isimdi. Çekim günü gelip de Transporter T5'imi teslim almaya gittiğimde iyi ki güneş gözlüklerimi takmışım. Yoksa otomobilin parıltısından gözlerim kör olabilirdi. Sonuç gerçekten benim gibi modifiye etkinliklerini seven biri için özel bir rüyaydı. Bu kocaman ticari araç, müthiş jantları, dev lastikleri, ön ve arka spoileri ve motorunda yapılan 30 beygirlik artışıyla pistteki virajları alt etmeye hazırdı. Bu otomobilin çok güçlü ve inanılmaz olaylara imza atabildiğini geçtiğimiz sezon Seat Cup içinde yapılan "Tek Tekerlek Show"da iyi kötü görmüştük. Ama şimdi modifiye edilmiş 9+1 koltuklu Transporter minibüs, bu pistte 250 beygirlik Seat'lar ile bir sezon geçirmiş olan Aytaç Biter'le baş başa kalacaktı. Tabii biraz da Aytaç Biter'den bahsetmem lazım. Bu ufak tefek pilot, profesyonel yaşam ile hayatının keyif bölümünü çok güzel harmanlamayı başarmış bir isim. Toshiba Bilgisayar ve Görüntü Sistemleri'nin Türkiye distribütörlüğünü başarıyla yapıyor. Ayrıca bilgisayar işi ile sadece ticari amaçlarla ilgilenmiyor. O tam bir teknoloji fanatiği. Aklınıza gelebilecek tüm dijital cihazları, hakkını vererek kullanır. Otomobil konusunda da ciddi fanatik. Benim de bir teknoloji ve otomobil kurdu olduğum düşünülünce, Aytaç ile sohbetimiz çok ilginç bir boyut aldı. Bir yandan yeni televizyon teknolojileri, işlemciler üzerinde konuşurken bir taraftan da otomobiller, süspansiyonlar, performans parçaları ile ilgili konuştuk. Biter, bilgisayar satmaya Commodore ile başlamış. Bense aynı yıl aynı markayı babama aylarca yalvarıp aldırmış ve bilgisayar dünyası ile tanışmıştım. O günlerde sayfalarca program yazıp ekranda bir top sekmesini heyecanla izlerdik. Özel olarak modifiye edilmiş bir Transporter'ı ve bir adet Seat Cup otomobilini piste getireceğim için o da benim kadar heyecanlıydı. Hatta piste girdiğim anda yüzündeki şeytani gülümsemeyi fark ettim.
DURDURUP SORUYORLAR O, modifiyeli Transporter ile piste çıkmak için deliriyordu, benimse aklım Seat Cup otomobilindeydi. Hemen tulumlarımızı ve kaskımızı giyip piste atladık. Önce onunla birlikte Transporter'a bindim. Yepyeni lastiklerle piste çıkmak çok keyifli oluyor. İlk tur lastikleri ısıttıktan sonra bu koca bebeğin neler yapabileceğini görmeye geldi sıra. Hızlı ilk turumuzda Aytaç, otomobili tanımak için temkinli davrandı. Ama turlar arttıkça Aytaç'ın içindeki pilot ortaya çıkıyordu. Fakat asıl ilginç olan bu iri aracın, profesyonel bir pilotun isteklerine çok iyi cevap vermesi idi. Otomobili hızlı girilen sert virajlarda koparmak neredeyse imkansızdı. Ben bu mucizeyi bir de dışarıdan görmek istedim. Kara şiganı'na yerleşip fotoğraf çekmeye başladım. Gerçekten de Transporter, sınıfının yol tutuş standartlarını ciddi ölçüde aşmış performansının sınırlarını zorluyordu. Bu arada çok ölçülü yatması ve direksiyonunun ani tepkilerinize çok çabuk cevap vermesi en önemli özelliklerindendi. Ayrı dört tekerden diskli fren sistemi performanslı kullanıma izin veriyordu. Gümüş rengi, arka çift egzozu, müthiş jantları ve şık önarka tampon seti ile pistte hiç de sıradışı görünmüyordu. Hatta pist çalışanları yeni bir tek marka kupası için otomobil denediğimizi bile sandılar. Aytaç Biter kesinlikle çok eğleniyordu çünkü her seferinde önümden biraz daha hızlı veya yeni bir çizgi deneyerek geçiyordu. Transporter'ı ciddi anlamda provoke etmeye başlamıştı. Ama otomobil pes etmiyordu. Aytaç'ın ardından ben de otomobil ile pistte turlar attım. 160 beygiri fersah fersah hissedebiliyorsunuz. Ancak sadece bazı virajlarda motorun biraz daha devir çevirmesini istiyorsunuz. TDI motorlu bir ticari araç kullandığınızı hatırlayınca kendinizden utanıp otomobile saygı duyuyorsunuz. Gerçekten direksiyon, verdiği reaksiyonlar ile otomobili çok kolay yönlendirmenizi sağlıyor. Güneşli bir günde yaşadığımız pist hadisesi sona ererken Aytaç Biter ile yollarımız ayrıldı. O Seat Cupra R'ına bindi bense Transporter'ıma. Ama dönüş yolunda sağıma sola geçerek otomobilimin güzelliğini inceliyor ve performanslı otomobil düşkünü biri olarak şaşırıyordu. Tıpkı beni İstanbul yollarında görüp şaşıran ve hatta durdurup bu otomobili nerede böyle yaptırdığımı soran insanlar gibi...
|
|
|
|
|
|
|
|
|