|
|
|
|
|
|
CHP-MSP koalisyonu: Tam bir şok
Bülent Ecevit'in Cumhuriyet Halk Partisi ile Necmettin Erbakan'ın Milli Selamet Partisi koalisyon kurunca İslami gruplar sırtlarından hançerlenmiş gibi hissetti.
Şimdi ne yapmak gerekiyordu? Ağabeyler yine bir araya geldi. Öyle mi böyle mi derken Mehmet Kutlular öne çıkmaya başlamıştı. Gazete, yayınevi ve sosyal konularla o ilgilenecek, Mehmet Fırıncı ise gruplar arasında koordinasyonu sağlayacaktı. Ordu kışlasına çekiliyordu. Askerden güvence alan Erbakan yurda döndü ve 11 Ekim 1972'de Milli Selamet Partisi'ni kurdu. 1973 seçimleri yaklaşırken Nurcular da yayıncılık ve dershane açma faaliyetlerini artırdılar. 1973 hem Nurcular, hem de diğer İslami gruplar için travmatik bir yıl oldu. Şok ardına şok! Önce Bülent Ecevit'in liderliğindeki CHP seçimlerden birinci parti çıktı. Ardından 'dinsize, imansıza, solcuya' karşı mücadele etmek için kurulan MSP ile CHP koalisyon yapmaz mı! Olacak şey değildi, ama olmuştu işte! Cemaatler ve tarikatlar muhalefete çekilirken Yeni Asya gazetesinin yıldızı da yükseliyordu. Af yasasıyla, 12 Mart'ın içeriye attığı solcular salıverilince cinler tepelere çıkmıştı. Bir yandan MSP'ye bindiren, diğer yandan "Biz söylemiştik; Demirel ehveni şerdir" diyen Yeni Asya grubu güçleniyordu. Ama bazı ağabeyler gazetenin AP'ci tavrını beğenmiyordu. Hatta gazeteyi okumayan ve okutmayanlar dahi vardı. Hekimoğlu İsmail protesto amacıyla gazeteden ayrılmıştı. Cemaatte yine huzursuzluk baş göstermişti. Ancak tavizsiz bir mizaca sahip olan Mehmet Kutlular ve onun liderliğindeki Yeni Asya grubu, broşürler ve haberlerle bir MSP'ye, bir CHP'ye vurmayı sürdürüyordu. Olmadı 'Eco ile Neco' deyip ikisine birden çakıyordu. Her şeye rağmen Yeni Asyacılar ayaktaydı. Gazetenin Demirelci çizgisi eleştiriliyordu ama kitap yayıncılığına da şapka çıkarılıyordu. İslami kesimin kitap açlığını, döneme göre güzel baskıları ve yaygın dağıtım ağıyla Yeni Asya gideriyordu. Tabii bu işte sadece inanç değil, para da vardı. Yavaş yavaş diğer İslami gruplar da kitap işine girdiler. Ve süreç sonunda Yeni Asya bu alandaki hakimiyetini yitirdi. O arada 'Zafer' tartışması patlamıştı. Küçük bir grup Sakarya'da Zafer adlı dini ağırlıklı bir dergi çıkarmaya başlamıştı. Üstelik hiç de fena satmıyordu. Halbuki Yeni Asya'- nın, günümüzde de yayınlanan Köprü adlı bir dergisi zaten vardı. Ağabeyler Sakarya'ya haber uçurdu: 'Dergiyi kapatın.' Sakarya grubu 'hayatta olmaz' deyip Yeni Asyacılar'dan ayrıldı.
SOPA ÜSTÜNE SOPA Bu arada 1977 seçimleri yapılmış... Ecevit iktidarı kıl payı kaçırmış... Demirelli, Erbakanlı, Türkeşli Milliyetçi Cephe dönemi başlamıştı... Sokak ise felaket haldeydi: Solcularla ülkücüler vuruşuyor, MSP yanlısı Akıncılar da büyük kavgaya ucundan kenarından bulaşıyordu. Anadolu'da Alevi-Sünni kavgası körükleniyordu. Sıkıyönetim bir işe yaramıyordu. Polis dahi sağ-sol diye bölünmüştü. Kaçakçılar ellerini ovuşturuyor; tarafa da silah sağlıyordu. Paranın dini imanı olmazdı. İşte bu ortamda Nur cemaatinin çok önemli bir özelliği ortaya çıktı: Şiddetten uzak durmak. O kanlı dönemi Mehmet Fırıncı şöyle anlatıyor: "Üniversiteli Nurcular'ı bir gün solcular dövüyor... Ertesi gün ülkücüler dövüyor... O bitiyor Akıncılar vuruyor... Tabii bize geldiler. 'Ne yapacağız? Her gün dayak yiyoruz. En azından kendimizi korumak için silahlanalım' dediler. Kesinlikle izin vermedik. Gerekirse okulu bırakın, olaylar bittiğinde tekrar dönersiniz ama sakın elinize silah almayın, dedik. Çok zor oldu engellemek ama başardık." Elbette cemaatten ayrılıp, başka bir siyasi çizgi seçip vuruşmaya gidenler olmuştu... Ya da tersine terör olaylarına karışan ama sonra pişman olup Nurculuğa katılanlar da olmuştu... Ama 'klasik' Nurcular bir cemaat olarak hep şiddetten uzak durdu. Ancak ülke freni boşalmış kamyon gibi 12 Eylül 1980 darbesine gidiyordu.
Emre AKÖZ- Nevzat ATAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|