|
|
|
|
|
|
Atatürk'le paylaştığı olaylara şimdi tarih diyoruz
1923'te başlayan evlilik 1925'te bitti. Bu kısacık dönem aynı zamanda genç Cumhuriyet'in de en zorlu yıllarıydı. Latife Hanım önemli kararların alındığı sofralarda hep yer aldı. Cumhuriyet'in ilanı, Lozan gibi önemli olayların bizzat tanığı oldu.
Latife Hanım ile Mustafa Kemal Paşa'nın İzmir'de nikahlandıkları tarih 29 Ocak 1923, evliliğin sona erdiği tarih de 5 Ağustos 1925. Bu 2.5 yıllık evlilikte birlikte yaşanan mutsuzluklar ağır basmış olmalı ki, evlilik yürümedi ve bitti. Ama birlikte yaşanan mutlulukları, önemli olayları ve bugün "Tarih" diye okuduğumuz gelişmeleri hatırlarsanız, Latife Hanım'ın ayrıldıktan sonra içine düştüğü boşluğu anlayabilirsiniz. Unutmayın ki Atatürk, eşini evde bırakıp, erkeklerin dünyasında yaşamayı tercih eden tipik bir Doğulu erkek olmayı amaçlamamaktadır.. Kadınlarla erkeklerin eşit olduğuna inandığı kadar, bunu kendi yaşamında da gerçekleştirmek istemiştir. Boşandığı güne kadar eşi Latife Hanım her önemli toplantıda bulunmuş, askeri manevralara ve yurt gezilerine katılmış, onun yanında en hayati konular tartışılıp, en önemli kararlar alınmıştır. Örneğin Atatürk "Yarın Cumhuriyet'i ilan ediyoruz" dediği akşam, sofrada Latife Hanım da vardır. İsterseniz evlendikleri sadece ilk yıl (1923) birlikte yaşanan, hepsinde Latife Hanım'ın Atatürk'ün yanında bulunduğu ve bugün "Türkiye Cumhuriyeti'nin Tarihi" diye bilinen bazı olayları hatırlayalım:
LOZAN'DA İLK KRİZ 4 Şubat - İki ay süren Lozan Konferansı'nın anlaşmazlık üzerine kesilmesi. / 17 Şubat İzmir İktisat Kongresi. / 21 Şubat-6 Mart - TBMM'de yoğun tartışmalı Lozan oturumları. / 13 Mart-24 Mart -Atatürk ve Latife Hanım'ın Konya, Adana, Mersin, Tarsus, Konya, Afyon, Kütahya gezisinden Ankara'ya dönüşleri. / 27 Mart - Muhalif Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey'in, Topal Osman tarafından öldürülmesi. / 1 Nisan - Çok fazla muhalefetin ve Lozan'a karşı çok yoğun eleştirilerin seslendirildiği 1'inci TBMM'nin, yeni genel seçim kararı alması./ 2 Nisan - Çankaya'daki konutu da tehdit eden Topal Osman'ın evinde kuşatılıp öldürülmesi ve cesedinin asılması. / 15 Nisan - Hıyanet-i Vataniye Kanunu'na ek yapılarak, TBMM'nin meşruiyetine karşı davrananların da vatan haini olarak kabulü. Lozan'ın ikinci dönemine murahhas olarak giden İsmet Paşa'nın (İnönü) yerine, Başbakan Rauf Bey'in Dışişleri Bakanı vekili de olması.
CUMHURİYET'İN İLANI 28 Nisan - Son Padişah Vahdettin'in kendi topraklarına gönderilmesi İngilizler tarafından istenmeyince, devrik Padişah'ın İtalya'da San Remo'ya gönderilmesi. (Bilindiği gibi 1 Kasım 1922'de saltanat sona erdirilmiş ve Vahdettin, 17 Kasım 1922'de Türkiye'yi terk etmişti.) / 24 Mayıs- 19 Temmuz - Lozan'daki İsmet Paşa'nın Ankara'daki Rauf Bey'le anlaşmazlıkları ve Mustafa Kemal'in defalarca müdahale etmesi. / 24 Temmuz - Lozan'ın imzası. / 27 Temmuz-2 Ağustos - Latife Hanım ile Atatürk'ün İzmir gezileri. / 4 Ağustos - Rauf Bey'in hükümetten istifası. / 13 Ağustos - 2'nci Devre TBMM'nin toplanması./ 14 Ağustos - Fethi Bey'in Başbakan, İsmet Paşa'nın Dışişleri Bakanı olduğu yeni hükümetin kuruluşu. / 1 Eylül- 2 Ekim - İşgal kuvvetlerinin İstanbul'dan boşaltılmaları. / 11 Eylül - Halk Fırkası'nın (CHP) kurulması ve Atatürk'ün Genel Başkan seçilmesi. / 6 Ekim - Şükrü Naili Paşa komutasındaki kuvvetlerimizin İstanbul'a girişi. / 13 Ekim - Ankara'nın başkent olması. / 25 Ekim - Rauf Bey liderliğindeki muhaliflerin Meclis'te ilk çıkışları. / 28 Ekim - Fethi Bey'in Başbakanlıktan istifası ve muhaliflerin çalışmaları dolayısıyla yeni hükümet kurulamaması. O gece Cumhuriyet ilanına karar verilmesi. / 29 Ekim - Cumhuriyet'in ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi.
HİLAFET TARTIŞMALARI 30 Ekim - İsmet Paşa'nın başbakanlığa atanması. / 1 Kasım - Fethi Bey (Okyar) TBMM Başkanı. Rauf Bey'in Cumhuriyet ilanını eleştiren demecinin Vatan ve Tevhid-i Efkâr gazetelerinde yayınlanması. / 9 Kasım-11 Aralık - İstanbul'da bir kısım basının "Hilafet" üzerine tartışmaları ve bazı yazarların,mesela Hüseyin Cahit'in (Yalçın) Tanin'de "Hakiki milliyetçiler Hilafet'e dört elle sarılır" diye yazması. İstiklal Mahkemesi'nin İstanbul'da da kurulması, muhalif gazete sahip ve yazarlarının yargılanmaları. Bu olaylar listesinin, özetin özeti olduğu ve listedeki her gelişme üzerinde şimdiye kadar yüzlerce kitap ve binlerce makale yazıldığı düşünülürse, evliliğinin henüz birinci yıldönümünü yaşamamış genç bir gelinin, ne tür bir yoğun hayatın içinde bulunduğu kolayca anlaşılır. Yorucu yıpratıcı ve bazen ürkütücü bir hayattır bu. Nitekim Atatürk, 1923'ün Kasım'ında iki kez kalp krizi geçirmiştir. Herhangi bir Türk kadının evliliğinin ilk yılında böyle bir olaylar dizisini yeni evlendiği, henüz tam tanımadığı ve bütün olayların merkezinde bulunan ama hayatı çok düzensiz olan, sağlığına hiç dikkat etmeyen kocasının yanında geçirmişliği var mıdır? Latife Hanım'ın birkaç aylık kocasının, ona ne balayı yaptıracak ve ne de gece gündüz eşine vakit ayıracak durumu vardır. Ona verebileceği tek şey, onu bir fikir ve iş arkadaşı gibi her şeye ortak etmesidir.
ERKEKLER DÜNYASI Kurtuluş Savaşı'nı yapan ve Cumhuriyet'i kuran kadronun kavgaları, yol ayrılıkları onların önünde cereyan etmekte, bu kadroların kaderleri hakkındaki kararlar onların evinde, yani Çankaya'daki konutta alınmaktadır. Ayrıca hayatı cepheden cepheye geçmiş bir subay olan Mustafa Kemal, açıkçası ideal koca tipi ve aile alışkanlıkları olan bir erkek de değildir. Kadının sosyal yaşamda erkekle eşit ve erkeğin yanında yer almasına inanmaktadır. Ama aynı zamanda askerlerin, emir erlerinin, subay arkadaşlarının çevreyi oluşturduğu bir "erkekler dünyası"nın alışkanlıkları üzerinde huyları oluşmuş, emirler üzerinden ilişkilerin kurulduğu bir yaşam çizgisinin adamıdır. Latife Hanım ile evlilik, herhalde O'nun için yeni bir hayat tarzına duyduğu özlemin gerçekleşmesi ümididir. Ama öylesine yoğun yaşanan bir kuruluş dönemidir ki bu, ne onun özleminin, ne de Latife Hanım'ın beklentilerinin gerçek olması mümkündür. Evliliğin bozulmasının üzerinden bir yıl geçmiştir ve Latife Hanım bir ayı aşkın süredir, Çekoslovakya'nın Tatra bölgesindeki sanatoryumda Fatma Saliha takma adıyla girdiği inzivasından, geride kalan arkadaşı Vasıf Bey'le (Çınar) mektuplaşmasını sürdürmektedir. Bu Tatra nereden, nasıl bulunup seçilmiştir acaba?..
BİR TEK SUYU İYİDİR İnönü'nün Harbiye'den ve Kurmay Okulu'ndan çok yakın arkadaşı olan rahmetli Orgeneral Ali Fuat Erden'in "İsmet İnönü" biyografi çalışmasında, Tatra'nın adının geçtiğini gördüm. 4'üncü Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın Kurmay Başkanı olan Ali Fuat Bey, şöyle anlatır Tatra'ya gidişini ve Tatra'daki sanatoryumu: "Sina Cephesi'nde açık bir tayyare seyahatinde kaptığım göğüs nezlesi, 1918 yazında Şeria Cephesi'nde zatülcenbe dönüştü. İstanbul'da Enver Paşa'ya İsviçre'ye gönderilmemi istirham ettim. Kabul etmedi. Çaresiz Tatra'ya gittim. Tatra Karpat dağlarının güneyinde, Macar zenginlerinin yazlığıdır. Fakat iklim itibariyle sanatoryum şartlarını haiz değildir.Çok rutubetli, yağmurlu, rüzgârlı, fırtınalıydı. Güneşi az, havası kararsızdı. Bir Macar profesör "Tatra'nın bir tek suyu iyidir" demişti. Bir kasırga sanatoryumların etrafında, uzak mesafelere kadar bütün çam ağaçlarını kırıp devirmişti.
İSMET PAŞA MI SEÇTİ? Bu kırık ve kuru çam parçaları uzaktan namütenahi mezar taşları gibi görünüyor, Tatra büyük bir kabristana benziyor. Mütareke olur olmaz Tatra havalisi bağımsız Çekoslovakya'nın Slovakya'sı oldu. Dost, müttefik ve kardeş Macaristan'a bir Türk kolordu komutanı olarak gelmiştim. Şimdi düşman bir memlekette bir düşman subayı oldum." Latife Hanım için Tatra'yı belki, buranın adını Ali Fuat Erden'den duyan İsmet Paşa seçmiştir. Belki de İzmir'in seçkin ailelerinden Bedia Hanım ile 1926 başında tanışan ve 1927'de evlenecek olan Ali Fuat Bey, müstakbel eşine Tatra'dan bahsetmiş ve o da Uşşakizadeler'e bunu nakletmiştir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|