Yavaş gerçek!
"Haber" yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Önce, "muhalif, alternatif, küçük"... artık ne derseniz deyin, o gazetelerde yer aldı. Bir gün Sabah manşet yaptı. Dün de Cumhuriyet'in manşetinde, Meclis İnsan Hakları Komisyonu Raporu olarak yer buldu. 11 yıl olmuştu. 11 köylü kaybolmuştu. Diyarbakır Kulp'da 11 yıl sonra bir toplu mezar bulunmuştu. Önce yakınları "bunlar onlar" demişti. Şimdi Komisyon diyor ki, "Evet, onlar." Ayrıca şunları söylüyor: 1993'te gözaltına alındılar. Olay, Bolu'dan gelen General Ertürk komutasındaki komandoların operasyonu sırasında oldu. Gözaltında kayboldular. Bu kişilerin PKK terör örgütü ile herhangi bir ilgilerinin olduğu tespit edilemedi. Böyle bir kayıt yok, öyle bir iddia bile yok. Kaybolanların çoğu yaşlı, evli, çok çocuk sahibi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, yakınlarına tazminat ödenmesine karar vermişse de, cezai yönden takibat açılması, bu tür faili meçhullerin bir daha cereyan etmemesi açısından önem taşır. Kanaatimiz, bulunan kemiklerin kaybolan 11 kişiye ait olduğu yönündedir. Yine de, Adli Tıp incelemesinde onlara ait olmadığı ortaya çıksa bile durum değişmez; çünkü, bu kişiler gözaltına alındıktan sonra kaybolmuştur. Böyle işte! 11 kişi, 11 kayıp, 11 yıl. Tamam, "terörle mücadele koşulları"nı unutmayın; ama şunu düşünebilirsiniz: "Terörle mücadele" biçimi, sıradan insanlarda acı ve öfke üreten kör şiddete dönüştüğünde, ne yapmalı? Bir de, orada, babasını, kocasını, oğlunu, kardeşini, amcasını, dayısını, eniştesini, damadını, yeğenini, komşusunu "kayıp" eden siz olsaydınız, siz ve çevrenizdeki kaç kişi hangi duyguları taşırdı? Yolsuzluk olayları konusundaki hassasiyetiyle dikkat çeken Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, lütfen, 11 yıl önceki gerçeğin peşine düşülmesinde de ilgisini esirgemesin!
Kızıltepe'de öldürülen Ahmet Kaymaz'ın kardeşi ve 12 yaşındaki Uğur'un amcası Murat Kaymaz'dan bir mektup: "Size tekrar teşekkür ederken, Musul'daki katliamı da (5 polisin öldürülmesi) kınıyor, faillerin bir an önce bulunmasını diliyorum. Hepimizin başı sağolsun, inanın içimiz yanıyor, Allah hepimize sabır versin. Umur Bey, bizim dosyada gizlilik kararı olduğu halde Sayın Emniyet Müdürü nasıl oluyor da dosyaya ulaşıyor? Dosyayla oynanmasından kaygı duyuyoruz. İngiltere'den bir heyet gelip rapor hazırladı. Bizim ev ise hala gözetlemede. Neden, bilmiyoruz. Gelen her heyet takip ediliyor. Bu da onları tedirgin etti. Korkmamalarını, onların da görevlerini yaptıklarını söyledim, gene de şaşırdılar. Tam bir ay oldu ve failler hala aramızda. Herkes tedirgin ve umutsuz. Her gördüğüm polise katil budur demeyeceğim elbette. Yargıya inanıyoruz. Umarım gereken yapılacak. Biz Musul'daki infazı da bize yapılan infazı da kınıyoruz; yapanların Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olduğunu düşünüyoruz. İlçe hala şokta. Saat 4-5 dedi mi, eve hapis oluyoruz. Bir hafta önce tiyatroya gittik, hakimden arama ve kamera izni alınmıştı. Aynı oyun başka yerlerde oynandığında böyle olmamış. Buraya ait özel yasalar mı var?"
|