|
|
|
|
Anlaşamasaydık bedeli ağır olurdu
AB Dönem Başkanı Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Bernard Bot '17 Aralıkta Türkiye ile anlaşılmamış olsaydı bu durumun Avrupa açısından bedelinin ağır olacağını' söyledi. Bot 'Uzlaşma her iki taraf içinde başarıdır' dedi..
AB Dönem Başkanı Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Bernard Bot, Türkiye ile 17 Aralık zirvesinde anlaşma sağlanamamış olsaydı, AB açısından bunun bedelinin çok ağır olacağını söyledi. Bot, Hollanda'nın etkin gazetesi De Telegraaf'da yayımlanan söyleşisinde, Türkiye ile varılan uzlaşmayı savundu ve bunun her iki taraf için de bir başarı olduğunu belirtti.
AB'nin, Türkiye ile Gümrük Birliği uygulamasını yürüttüğünü, bu çerçevede ortak olarak masaya oturma dışında her şeyi paylaştığını anımsatan Bot, ''zirvede, Türkiye ile müzakerelere başlanması kararı alınmayarak kapı dışında tutulmaya devam edilseydi, mevcut anlaşmalar kapsamında bir başka şekilde yine Türkiye ile ilişkilerin sürdürülmek zorunda kalınacağını'' ifade etti.
''O zaman bunun bedeli ağır olurdu'' diyen Bot, Türkiye'nin üyeliğinin uzun süredir ertelendiğine dikkat çekerek, müzakere sürecini dışlayan yönde atılacak bir adımın artık Türkiye'nin dostluğunu da kaybetmek anlamına gelebileceğini söyledi.
Türkiye konusunun dönem başkanlığının en önemli dosyası olduğunu baştan bildiklerini anlatan Bot, görevi aldıkları ilk günden itibaren önce kendi bakanlar kurulunu bu konuda ikna etmek zorunda kaldığını belirtti.
Bot, Başbakan Jan Peter Balkenende dışında bakanlar kurulu üyelerinin çoğunun Türkiye'nin üyeliği konusuna sıradan vatandaşın duygularıyla yaklaştığını gördüğünü kaydetti. Bakan Bot, bakanlar kurulu üyelerini ikna çalışmalarına, 'Türkiye'nin AB tarihinin abc'sini anlatarak bu işe başladığını' söyledi.
BOT GÖRÜŞMELERİN PERDE ARKASINI ANLATTI
Dönem başkanlığı sırasında Türkiye ile müzakerelere başlanmasını öngören bir çerçeve için 24 ülke ile yoğun diploması trafiği yürüttüklerini söyleyen Bot, son ana kadar hemen hemen bütün ülkelerle anlaştıklarını, ancak Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel'in zirvede son güne kadar direncini sürdürdüğünü belirtti. Bot, bu lidere de ''Hey Wolfgang, dinle biraz artık'' demek zorunda kaldıklarını söyledi.
Bot, şöyle devam etti:
''Müzakereler için 3 Ekim 2005 tarihini Türk tarafına ilettiğimizde, onların çok memnun kalarak hemen 'evet' diyeceğini düşündük. Ancak öyle olmadı. Çok sert tartışmalar geçti. 17 Aralık sabahı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara'ya dönmek istedi.
İngiltere Başbakanı Tony Blair, Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın da devreye girmesiyle uzun konuşmalar yaptık. Bu arada Kıbrıslı Rumlar konuyu tekrar zora sokmak,yokuşa sürmek istedi. Ancak bu noktada Chirac çok iyi iş yaptı, onun sayesinde bu noktayı da aştık.'' Bot, Kıbrıs konusunun zirvede bu denli güçlük yaratacağını önceden tahmin edemediklerini de belirtti.
Sonuç bildirisinin metninin yaklaşık iki aydır masada olduğunu ve bunun Türk tarafınca da bilindiğini anlatan Bot, Türklerin itirazlarının Kıbrıs'tan çok, diğer koşullara yönelik olduğunu söyledi. Bot, Türk tarafının 40 danışmanla Kıbrıs konusunu tartıştığını ve görüşmelerin zaman zaman kopma noktasına geldiğini de belirtti.
KAMUOYLARI İKNA EDİLMELİ
Dışişleri Bakanı Bot, bazı kamuoylarının Türkiye'nin üyeliğine neden sıcak bakmadığı yolundaki soruyu yanıtlarken, bu konuda politikacılara önemli görevler düştüğünü, siyasetçilerin Türkiye'nin üyeliğinin Birliğe kazandıracağı güç ve yararlar konusunda ikna çalışmalarını sürdürmeleri gerektiğini söyledi. Bu konuda Hollanda kamuoyunda da çalışma yapılmadığını belirten Bot, kendisinin 2005 içinde en azından Hollandalı çiftçileri, Türkiye üye olduğu takdirde neler kazanabilecekleri konusunda aydınlatmaya çalışacağını, Avrupa anayasasının referandumu sırasında da Türkiye'nin sağlayacağı yararları anlatacağını bildirdi.
Bot, Başbakan Balkenende'nin başarılı bir dönem başkanlığı geçirdiğini ve dış politika konusunda AB'nin, başarılı olabileceğinin kimi işaretlerinin bu dönemde alındığını söyledi. Bot, Ukrayna'daki sorunun çözümünde aktif rol alınması, Ortadoğu ve Asya ülkeleriyle ilişkiler, ekonomik alanda yeniden canlanma gibi konuları buna örnek gösterdi ve ''Dış politikada başarı için anlayışlı ve dikkatli bir dönem başkanlığı Avrupa'ya çok şey kazandırabilir''
|
|
|
|
|
|
|
|
|