|
|
|
|
|
|
Döneme uygun tebliğ aracı
Yazılı kültüre dayanan Nur cemaati teknolojinin gelişmesiyle beraber CD, radyo, TV, internet gibi araçları da bolca kullanmaya başladı. Ancak cemaatin bir kesimi yeni teknolojiyle içiçe yaşarken "Yazıcılar" adı verilen bir kesim hâlâ Risale-i Nur'ları elle yazıp çoğaltıyor. Bu konudaki bakış açısını Nurcular'ın sesi haline gelen Moral FM'in Yayın Yönetmeni Haluk İmamoğlu anlattı.
İNTERNET... Bizlerin esas olarak neyi yaptığımıza bakmak lazım. Bu manada Mehmet Akif'ten örnek olarak 'Hem Kuran'dan alıp ilhamı, asrın idrakine sunmak lazım İslamı' diyor. Demek ki yaptığımız şey Kuran'dan aldığımız şeyleri bu asrın idrakine sunacağız. O zaman bu asrın idraki nedir diye sormak lazım. Dünya nasıl tarım toplumu dönemini yaşadı, sanayi toplumu dönemini yaşadıysa bugün de bilgi çağı dönemini yaşıyor. O zaman her devrin kendine göre tebliğ araçları olur. Bugün bir şeyi anlatmanın en iyi araçları bireysel anlatımın dışındaki yazılı basın, görsel basın, sözlü basın, internet bunun araçları. O halde bu araçları en iyi şekilde kullanmak iyi bir müslüman olma çabasının bizim üzerimize yüklediği bir vecibedir. Onun için de bahsettiğiniz modern çağın aletlerinden istifade ediyoruz. Bırakın ondaki mahsur mülahazalarını onlara ait bilgi eksikliğimiz varsa eğitimler alarak onları tamamlamaya çalışıyoruz.
GENÇLİK... Biz burada neye bakarız. Bu çocuklar harama giriyorlar mı? Farzlarını yapıyorlar mı? Eğer farzlarını yapmıyorlarsa da ne yaparız? O vakit güzel ikazlarla onları uyarırız. Bir defa şöyle algılanması son derece yanlış olur. Şartlarımız şu, şuna uydun şöyle olur, şuna uymadın böyle olur. Böyle bir şey yok. En yakınımızdan, eşimizden çocuğumuzdan başlamak üzere temsil keyfiyetinin orada da sürdüğü bir süreçtir. Onlara da iyi davranmak zorundasın. İyinin sınırlarını da Kuran'ı Kerim ve sünnet belirler. Zaten Bediüzzaman da o Kuran'ı Kerim'de ve sünnetinde belirlediği hususları bizim anlayacağımız seviyeye getirmiş ve koymuş önümüze. O bakımdan Risale-i Nur talebesi olup olmadığı kıyafetinden, bıyığından, saç tıraşından anlaşılır diye bir şey yok. Ben size öyle bir çeşit yaparım ki şurada nur talebelerinden şaşırıp kalırsınız.
MARJİNALLER... Şimdi bu muhatap kişinin yaptığı gayrı ahlaki, gayrımeşru hareketi onaylamak ayrıdır, ona bir hakikati tevdi etmek ayrıdır. Potansiyel olarak biz ona yine Kurani hakikatleri anlatırız. Umulur ki bir süre sonra o Kurani hakikatlere bağlılığı yüksek seviyeye çıkar ve o hatalı davranışından döner. Ama bulunduğu yanlış hareketi onaylamak anlamına gelmiyor bu. Evet açar okuruz, anlatırız. Benim inanç sistemimin gerektirdiği hususlar şunlardır, ben şurayı yanlış yapıyormuşum orayı düzeltirim deme keyfiyeti onun kendi vicdanında vereceği bir karardır. O bizi ilgilendirmez. Yani demokratlıkla bağlantısını da bu şekilde tespit ederiz.
TÜRBAN... Birisi için sen hakim olamazsın deniyor. Niçin? Başı açık olmadığı için. Başı açığın ne kadar hakkı varsa aynı şekilde aynı derecede başı örtülünün de hakkı vardır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|