|
|
|
|
|
|
31 Mart'ta beraat etti
Eski takvimle 31 Mart 1325'te, yeni takvimle 13 Nisan 1909'da, Said Nursi'nin ilerideki 'imajına' etki edecek önemli bir olay başladı. İttihat ve Terakki'nin uyguladığı politikalar nedeniyle durumları sarsılan, güç kaybeden, gidişattan memnun olmayan alaylı' subaylar ayaklandı. Bu grup dini simgeleri kullanıyordu. Onlara bazı din adamları da (medrese talebeleri, cami hocaları, vaizler) katıldı.
AYAKLANMAYA DUR! Sultanahmet Meydanı'nda toplanan asiler 'Yaşasın asker, şeriat isteriz' diye bağırmaya başladı. Ayaklanmanın ilk gününde 20'ye yakın 'mektepli' subay öldürüldü. Tanin ve Şura-yı Ümmet gazeteleri basıldı, matbaa makineleri parçalandı. İsyan 11 gün sürdü. Bunun üzerine Makedonya'da örgütlenen, Mustafa Kemal'in de görev aldığı Hareket Ordusu, başkente gelip olayları bastırdı. Hemen Divan-ı Harp kuruldu ve çok sayıda isyancı askerin yanı sıra 'Volkan' gazetesi yazarları Derviş Vahdeti ve Enderunlu Lütfi idam edildi. Said Nursi açısından kritik nokta şu: Bediüzzaman esas olarak bir din adamıydı. Dinin güçlenmesini istiyordu. İttihad-ı Muhammediye Cemiyeti'nin kurucularındandı. Fikirlerini sadece 'Volkan'da değil, Tanin, İkdam, Serbesti gibi gazetelerde de dile getiriyordu.
DİNDAR AMA AKILSIZ Ancak ayaklanmaya karşıydı. Derviş Vahdeti'yi, "Din konusunda hassas ama akıl yürütmeden yoksun" bir kişi olarak tanımlıyordu. Asilere katılmadı. Tersine konuşmalar yaparak birçok taburun isyana katılmasını engellemeye çalıştı. Etkili de oldu. İşler çığırından çıktığında ise İzmit'e gitti. Daha sonra gözaltına alındı ve Divan-ı Harp'te yargılandı. Birçok idam kararının verildiği, kurunun yanında yaşın da yandığı bu mahkeme süreci sonunda beraat etti. Ancak bu olay Said Nursi karşıtları tarafından daha sonra kendisine karşı kullanıldı. Mesela, "Madem Volkan'da yazıları çıktı, demek ki da '31 Martçı'ydı" dendi.
Emre AKÖZ- Nevzat ATAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|