kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Sükûnet..

Türk medyası, toplumun "balık hafızası"nı paylaştığı için bundan önce "Gümrük Birliği" sürecinde yazılanlara, söylenenlere geri dönüp bakmıyor.
O zaman da neler yazılıp, neler söylenmişti, ne yalanlar hayasızca dile getirilmişti hakaretlerden nasıl medet umulmuştu.
Ama ne oldu? Gümrük Birliği sayesinde Türkiye tarihinde ilk kez "rekabet yasası"nı çıkardı. Rekabet üreten bir toplum olmaya yöneldi. Bunun sonucunda ihracatını, hayalinde görse inanmayacağı bir şekilde, altmış milyar dolara çıkarmakla kalmadı ihracatın yapısını da çeşitlendirdi. Gümrük Birliği'ne en karşı grup olan otomotivciler en karlı grup haline geldi, yıllık dış satımları on milyar dolara çıktı, elektronik Avrupa'yı ele geçirdi. Tekstile dayalı raşitik yapı kırıldı.
Ama bunları inkar edenler, yalanın, yanlışın ve tahrifin entelektüel cezasını çekmedi. Çünkü geriye dönüp kimse bunun manevi hesaplaşmasını yapmadı.


Şimdi aynısı AB için olmakta.. Yalanlar, saptırmalar, hakaretler.. Ancak, sonuç değişmeyecek. Türkiye müzakerelere muhtemelen 2005 yılında başlayacak. AB'deki Türkiye karşıtları ile Türkiye'deki AB karşıtlarının eli böğründe kalacak.
Tarihin temposuna karşı direnmeye çalışanlar en ufak kıpırtıdan medet umuyorlar. Müzakere sürecinin doğal çalkantısını, bir "iç sömürge" olarak kalmamızı sağlayabilmek için salçalı bir hamasetin, ilkel bir milliyetçi çığlığın benzini yapmaya uğraşıyorlar. Halbuki olması gereken oluyor, AB ile Türkiye bir adımı daha birlikte atıyor.
Türkiye de "müzakere" etmeyi öğreniyor. Her şeye "milliyetçi" gözlükle bakmak yerine olaylara akılla, mantıkla, sağduyuyla ve akılcı bir yaklaşımla yanaşmanın eğitimini görüyor.
Nitekim, 17 Aralık Zirvesi'ne kadar yaşanacak çalkantılarla Zirve'den çıkacak olası kararı daha sonra yeniden birlikte değerlendirince bunu göreceğiz. Bir bardak suda ne fırtınalar koparılmış, neler söylenmiş, neler yazılmış ve ne olmuş? Aynı Gümrük Birliği sürecinde olduğu gibi..
Türkiye, AB'nin kendi resmi kayıtlarına göre "Kopenhag Kriterleri'ni doldurmuş" ve "kendisiyle müzakereye zaman geçirilmeden başlanması" gereken bir ülke.. Gerisi lafı güzaf. Türkiye'yi çimdiklemeye, Türkiye'den bir şeyler tırtıklamaya kalkanlar olur ama siz hiç aldırmaz, yolunuzda yürürsünüz. Yeter ki müzakere sürecinde olup biteni abartmayın, sükunetinizi ve soğukkanlılığı kaybetmeyin.


Esas iş, hiçbir provokasyon karşısında soğukkanlılığı ve sükuneti kaybetmemek..
Son haftada, "eskiyi korumak için yanıp tutuşan" statüko yanlıları, ellerinden geleni artlarına koymayabilirler.
Bunun panzehiri, aldırmamak, sakin ve mesafeli durmak..
AB zihniyeti, toplumsal yapıyı "birey" üzerine kurmuş. Bireyin tüm hak ve özgürlüklerini genişletme hedefini benimsemiş. Bireysel hakların gelişimini amaçlamak yerine, milliyetçilik peşinde koşanların AB zihniyetini kavramalarına imkan yok. AB için, "her şeyden önce insan" şiarını kabullenmek, sindirmek gerek çünkü. Gümrük Birliği'nden bugün en çok yararlananlar tüketici vatandaşlarımız..
Ayrıca sanayinin yapısı.. Bundan kaynaklanan ihracatın gelişip zenginleşmesi.. AB süreci de aynı, zaten aynen onun bir parçası olan Gümrük Birliği gibi.. Birey kazanıyor. AB'nin zorlamasıyla çıkan yasalara bakın, bunlardan zarara uğrayan bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var mı? Hatta söylenmeyen, gündeme giremeyen diğer öneriler de cabası.. AB "İlerleme Raporu 2004"de, Türkiye'nin hem kamuda hem özel sektörde "araştırma ve geliştirme harcamalarını"
artırmasını öneriyor. Bunu devletin ve toplumun neden yapmadığını sormak yerine, AB'ye öfkelenmenin anlamı var mı?


AB'deki Türkiye karşıtları ile Türkiye'deki AB karşıtları oyunu kaybetti. Kervan yürüyor.
Üstelik artık tartışmalar hamaset ve palavradan uzaklaşıp, çok daha derinlikli, nitelikli ve teknik bir hale gelecek.
İşler iyidir. Önümüzdeki cuma, durumu bir kez daha netleştirecek. Üç gün kaldı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Avrupalılar hangi soruları cevaplamalı?..   / 11-12-2004
 Brüksel'den...   / 06-12-2004
 Medya ile oyun..   / 04-12-2004
 Spor ve mafyası   / 29-11-2004
 Spor dünyası saydamlaşabilir mi?   / 27-11-2004
 Dehşet öyküleri..   / 22-11-2004
 "Bizans'ın çocukları"   / 20-11-2004
 Son düşman   / 15-11-2004
 Dört yaşında annesiz kalmak   / 13-11-2004
 'Şimdi herkes 2. Cumhuriyetçi'   / 08-11-2004
ERDAL ŞAFAK
"Yasak hemşerim" barikatları
Bir ülkede...
ÖMER LÜTFİ METE
Baş olma sevdası
Nicedir bazı ayrılıkçı kafalarının...
UMUR TALU
Hafızadan notlar
Dürüst olunması gerekiyorsa, şunlar...
ERGUN BABAHAN
Kuponlu iktidar
Doğru Yol Partisi eski genel başkan...
MEHMET ALTAN
Sükûnet..
Türk medyası, toplumun "balık...
İran'da sessiz kıyafet devrimi
ABD'li gazeteci: Vitrinleri batı markaları süslüyor. En çok izlenen...
'Önleyici saldırı' için hazırlanıyor
Beslan'daki okul baskını sonrası ülke savunma politikalarında sert...
Rövanşı var
Rövanşı var
Kendisine ve ailesine küfür edildiği için küplere binen F.Bahçe...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu