|
|
|
|
|
Birbirinden güzel iki kardeş otel
|
|
Konforlu bir odada kalmak isterseniz Londra'daki One Aldwych'i, bungalovu tercih ederseniz Antigua Adası'ndaki Carlisle Bay Oteli'ni seçebilirsiniz.
İki saatlik rötarla Londra'ya varınca kendimi bir taksiye attım. Gece saat 23.30 civarı olduğu için taksiyle yarım saatte şehre geldim. Şehre ulaşmanın pratik ve ucuz bir yolu ise Heatrow Express treni. Havaalanının içinden trene binip 15 dakikada merkezdeki Paddington istasyonuna gidip, oradan taksi ile 5- 10 dakikada şehrin içinde istenilen yere ulaşmak mümkün. Otel, adını adresinden alıyor. Covent Garden yakınında bulunan Aldwych Meydanı 1 numarada yer alan otel, Gordon Campbell Gray'e ait. 1998 Temmuz ayında açılan otelin beş yıl içinde 27 ödülü var. Gray, oteli için çalışmaları başlattığında öncelikli olarak kendisinin içinde olmaktan gurur duyacağı ve keyif alacağı bir mekan oluşturulmasını hedeflemiş. Her detayla kendisi ilgilenmiş. Gece saat 23.30 civarında otele vardığımda lobide gayet canlı bir havayla karşılaştım. Yüksek tavanlı, çok büyük olmayan lobi, bar havasındaydı. Müziğin çok bağırmaması, kalabalık olmasına rağmen ortalığın derli toplu olması hoşuma gidenler. Lobi bardan geçip, resepsiyona gelince çok kibar bir karşılama ile anahtarımı aldım. O gece sadece ve sadece beni bekliyorlarmış havası vardı. Herhalde ben öyle hissettim. Kapının girişinde kullanılan dev saksılar içindeki bitki uygulamalarının değişik formları, resepsiyonda, katlarda asansör karşısında kullanılmış. Otelin genelinde krem rengi ve kahvenin tonları kullanılmış, gözü yormayan düz hatlı zarif mobilyalar seçilmiş. Klasik otel lobilerinde bulunan birbirinin aynı koltuklar yerine 3-4 değişik formda koltuk var. Özellikle cam kenarında olan yüksek arkalıklı koltuklar taht havasında, "modernize edilmiş taht" diyebiliriz. Sabah saatlerinde sakin olan lobinin bar kısmından, bu kez tatlı bir kahve kokusu geliyor. Odalar bir şehir oteli için uygun büyüklükte. Büyük yatak, bavul açacak alan, çalışma masası, rahat bir oturma alanı sağlayan iki adet koltuk, büyük bir dolap ile odalar gayet rahat. Banyoda hem duş hem küvet ve küçük televizyon var. Televizyon çok gerekli değil ama belli ki otelin sahibi böyle seviyor.
MASAJ SEÇENEĞİ ÇOK Otelin en alt katında bulunan SPA kısmında zengin masaj ve bakım seçenekleri var. Spor salonu biraz küçük ama modern aletlerle donatılmış. SPA'nın en güzel tarafı ise büyük yüzme havuzu. Uzun bir Londra gününden sonra bir saatlik masaj inanılmaz keyifli. Bedeli ise biraz yüksek, 60 pound. Sürekli yeni restoranların açıldığı ve dünyanın her yanından farklı mutfakların en iyilerini deneme imkanı olan Londra'da tabii ki otel restoranları tercihlerim arasında değil. Ama oteldeki, dışarıdan da girişi olan Axis restoran beş yıl içinde bir Londra klasiği olmuş durumda. Özellikle iş yemekleri için tercih edilen restoran siyah deri koltukları, kar beyaz örtüleri ile ciddi bir ortam sergiliyor. 'The Leading Small Hotels of the World' zincirine bağlı otelin, kardeşi de Karayip Adaları'nın en güzellerinden Antigua'da açıldı. Hotel Carlisle Bay 88 adet lüks bungalovdan oluşuyor. Otelde tüm bungalovlar sahile bakıyor. Dokuz adet tenis kortu, yoga alanı, SPA'sı, spor salonu ile geniş bir alana yayılan otel adanın en iyisi. Antigua'ya Londra ya da Miami üzerinden gitmek mümkün. Carlisle Bay programına yapılacak en güzel ilave, çevredeki adalara üç-dört günlük tekne gezisi. Carlisle Bay'in One Aldwych kadar başarılı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Bunda sonraki kardeşin araştırmaları başka bir Karayip Adası'nda, Tobago'da başlamış bile.
|
|
|
|
|
|
|
|
|