| |
Bir üniversiteli kızın apansız yitişi üzerine...
Umut Tütüncü genç bir gazeteci. Bursa büromuzda çalışıyor ve bakmayıp gören, işitmeyip duyan aferinlik halleriyle haberin matlığı içinden insan hikayelerini de demliyor, derliyor, ıskalamıyor. Üniversiteli kızı evladını yitiren polis bir babanın dramını anlattı bana geçen gün. Sarsıcı bir dram olmanın yanı sıra bir gerilim-korku filminin aura'sı vardı her cümlesinde. Gelin eski bir tarihe, 21 Mart 2001'e dönelim... O meşum gün Karacabey Bölge Trafik Denetleme Amirliği'nde görevli polis memuru Sabri Durgun'un kızı Yasemin Durgun esrarengiz bir biçimde ortadan kayboldu. Genç kızın Fatih'te kaldığı yurda dönmemesi üzerine arkadaşları durumu polise bildirdi. Hemen harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri sokak sokak genç kızı aramaya başladı. Kızının kaçırıldığını düşünen trafik polisi baba Sabri Durgun, kızı kaybolduğu saatten itibaren İstanbul'a giderek dedektif gibi iz sürdü. Elde ettiği bilgileri meslektaşlarıyla paylaştı.
Yasemin'le ilgili tek bilgi Yasemin kaybolduğu gün aynı okulda öğrenim gördüğü erkek arkadaşı Alper Uygur'la birlikte yemek yemiş, daha sonra Başbakanlık Bursu için gerekli evrakı Ankara'ya göndermek üzere yola koyulmuştu. Yasemin'le ilgili tek bilgi buydu. İstanbul'da herkes genç kızı ararken, saatler ilerledikçe Yasemin'in ailesinin endişesi artıyordu. Genç kızın kaybolduğu günün gecesinde bir çöpçü tarafından çöp poşetine sarılı bir bacak bulundu . Kesik bacak polis tarafından hemen Adli Tıp kurumuna götürüldü. Baba Sabri Durgun bulunan bacağın kızına ait olabileceğini hiç aklına getirmedi.
Çantadan bir tek cep telefonu alınmış Emniyete gelen başka bir ihbar da gözleri hemen Gümüşsuyu parkına çevirdi. Parkta bulunan çantada Yasemin Durgun'un kimliği birkaç kitabı ve cep telefonunun sim kartı vardı. Çantanın içinden sadece cep telefonu alınmıştı. Polis meslektaşlarının da baskısıyla olayın üstünde çok sıkı bir biçimde duruyordu. Kayboluşun hemen ardından polis Yasemin'in arkadaşlarını gözaltına alıp sorgulamaya başladı . Yasemin'in erkek arkadaşı kendisi de bir polis çocuğu alan Alper Uygur, ifadesinde önce yemek yediklerini, kendisinin dersi olduğu için okulda kaldığını, şu ifadelerle anlattı: "Ben derse girdim. Yasemin de önce postaneye gidecek, ardından da Beyazıt 'ta bulunan kütüphanede buluşup ders çalışacaktık. Ama kendisini bir daha görmedim."
Tıpta okuyan arkadaş Polis Yasemin'in arkadaşlarından aldığı bilgiler doğrultusunda yeni insanları gözaltına almıştı. Bunlardan biri de Yasemin'in tıp fakültesinde okuyan bir arkadaşıydı. Bacağın parçalanmadan kesilmesi hemen akıllara genç tıp fakültesi öğrencisini getirmişti. Çünkü bulunan kesik bacak Adli Tıp uzmanlarına göre ancak ya bir doktor ya da bir kasap tarafından kesilebilirdi. Bilmeyen bir kişi asla bir insanın bacağını bu şekilde kesemezdi. Tıp fakültesi öğrencisi hemen gözaltına alınıp sorgulanmaya başladı. Yasemin'in eski erkek arkadaşı, kendisi için okulunun her şeyden önemli olduğu için kendi isteği üzerine ayrıldıklarını anlattı.
Dedektif gibi iz sürdü! Yasemin'in kayboluşunun hemen ardından bulunan kesik bacak aslında genç kıza aitti. Ama kimse teşhis edemedi. Fakat polis memuru baba Sabri Durgun'un aklında bir soru işareti kaldı. Ona göre kızı ölmemişti, yaşıyordu. Kızının APS gönderdiği postaneye giden baba kayıtları inceledi . Yasemin 1040'ıncı sıradaydı . Baba hemen numaranın alt ve üst rakamlarındaki kişileri tespit edip meslektaşlarını uyardı. İfadeleri alınan kişilerden biri hariç hiçbiri Yasemin'i görmemişti. O da hiçbir olumsuzluk sezinlememişti. Dedektif gibi kızının izini sürmeye devam eden Sabri Durgun, sokaklara kızının fotoğrafını afiş yapıp yapıştırdı ve kayıp otobüsüyle günlerce dolaştı.
Kesik bacağın sırrı! Çöp tenekesinde bulunan kesik bacak baba Sabri Durgun'un aklında soru işareti olarak kalmıştı. Acaba bu bacak kızına ait olabilir miydi? Sabri Durgun Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak kesik bacak üzerinde DNA testi yapılmasını istedi. 2001 Mayıs ayının 17'sinde dilekçeyle savcılığa başvuran baba sonuç alamadı. Yaklaşık bir ay sonra yeniden savcılığa başvurdu. Başvurunun sonucu ağustos sonunda kendisine ulaştı. Eşini yanına alarak İstanbul Adli Tıp Kurumu'na giden Sabri Durgun'dan kan örnekleri alındı.
4 Eylül doğum günüydü Yapılan inceleme sonucu 4 Eylül'de belli oldu. 4 Eylül aynı zamanda Yasemin'in doğum günüydü. Kızı kaybolduktan bu yana umutlarını kaybetmeyen Sabri Durgun ve ailesi kendisi için çok önemli olan bugünde aldığı haberle yıkıldı. İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda yapılan inceleme sonucunda şu ifadeler yer aldı: "Sabri Durgun ve Ayşe Durgun'dan alınan örnekler sonrasında DNA testi yapılmış olup, 22 Mart 2001'de bulunan kesik bacağın yüzde 99,9 oranında Yasemin Durgun'a ait olduğu belirlenmiştir...."
'Kızımın katilini bulun!' Aylarca süren arama boşa çıkmıştı. Adli Tıp'tan gönderilen rapor kesindi. Kesik bacak kızına aitti. Rapor sonrasında baba Sabri Durgun, sokaklarda kayıp olarak aradığı kızının katilini ve diğer parçalarını aramaya başladı. "Kızımın katilinin bulunmasını istiyorum. Meslektaşlarım işlerini gereğince yapmadı" diyerek sitem ediyordu. Sonra tümden umudunu yitirdi meslektaşlarından yana.. Emekliliğini istedi ve ayrıldı canı gibi sevdiği polislikten..
|