| |
|
|
Bunların hepsi şaka gibi değil mi?
Garip durumlar var gündemimizde. Örneğin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, gençlik kolları kurultayında şöyle konuşmuş: CHP iktidar koltuğunda oturmuyor olabilir; ama o koltukta oturanlar CHP idealleri doğrultusunda hareket etmek zorundadır. Gerçek iktidar Atatürk'ün iktidarıdır. İktidarda o kişinin, bu kişinin oturması önemli değildir. Önemli olan Atatürk'ün oturmasıdır. Bizim hedefimiz Mustafa Kemal'in iktidarını sürdürmektir. İktidarda olduğumuz zaman da bunu sürdüreceğiz, iktidarda olmadığımız zaman da. Bu anlayışa göre Türkiye'de parti kurmak falan önemsiz ayrıntı.. Seçim kazanıp iktidar olmak da öyle. Kim seçimi kazanırsa kazansın, hep "Atatürk'ün CHP'si" iktidarda. CHP barajın altına düşüp TBMM'ye girmese bile durum değişmiyor. Aslında Baykal mümkün olsa, CHP'nin adını değiştirip "TSK" diyecek.. Ama serde, demokrasi var ya.. Bu nedenle mani oluyor halini takrire hicabı. Garip durumları izlemeye devam edelim.. Yeteneği ve güzelliği ile başarıdan başarıya koşan, kitapları satış rekorları kıran İclal Aydın, her haberine güvendiğim Zafer Özcan'la söyleşi yapmış Aksiyon'da. İclal Aydın'a göre medya dünyasında önemli noktalarda "gay" gazeteciler varmış ve bunlar kendisi gibi insanlardan nefret ediyormuş.. Bunlar kendisi gibi yazarların medyada yazı yazmaması için gayret ediyorlarmış.. İclal Aydın, bu konuya ilişkin endişesini şöyle anlatmış: Bunlara göre güzel olmak, kadın olmak ve popüler olmak en büyük suç. Hele bir de evliyseniz ve çocuklu iseniz sizden daha fazla nefret ediyorlar. Olumlu mesajlar veren ve insanlara güzel şeyler söyleyen yazarlardan da... Onlara göre ne kadar olumsuz konuşur, sağa sola ne kadar çamur atarsanız o kadar entelektüel oluyorsunuz. Olumlu yazılar yazana 'salak' gözüyle bakıyorlar. Bu grup iki seneye kadar medyadan beni yok edebilir. Bu sözlerin şifresini çözebilir misiniz? Bu kadar başarılı olan bir kişi, böylesine fobilere sahip olursa, başarısız olanlar ne yapsın ki? Ama fobiler bitmez. Örneğin Kenan Evren, hiç köpüklü Türk kahvesi içmezmiş. Nedenine gelince. Milliyet'te Pınar Aktaş'ın haberine göre, emekli Tümgeneral Prof. Dr. Ömer Şarlak, henüz piyasaya çıkmayan "Kışladan Kampüse " adlı kitabında, Evren'in neden Türk kahvesi içmediğini şöyle anlatıyormuş: Evren Paşa, Genelkurmay Başkanlığı'nda kurmay subaylık stajını yaparken daire başkanı olan komutanı Süleyman Paşa'nın köpüklü kahveye çok meraklı olduğunu, kendisinin imza için odanın kapısında sırasını beklerken, Paşa'nın kahvesini getiren posta erinin, kendisine sırtını dönerek bir şeyler yaptığını gördüğünü, merak ederek askere ne yaptığını sorduğunu, bu sorudan çok korkan askerin bir şey yapmadığını söylediğini, ısrarı ve güvence vermesi üzerine de koridor boyunca kahvenin köpüğünü ağzında taşıyıp tam kapı önünde fincana boşalttığını itiraf ettiğini anlattı. O günden beri kahveyi pek içmediğini, hele köpüklü kahveyi hiç içmediğini de sözlerine ekledi. Ben bu köşede böyle konulara genellikle "Şaka" bölümünde değinirim. Ancak görüldüğü gibi ülkemizde yaşam galiba topyekun bir şaka haline dönüşmeye başladı. Acaba Deniz Baykal köpüklü kahve içer mi? Parti kahvecisinin Mustafa Sarıgül'ü tuttuğunu bilse de, kahve içebilir mi? Acaba "gay gazeteciler", Deniz Akkaya'nın mesleklerine girmesi hakkında ne düşünüyor?
|