|
|
|
|
|
|
Uyuşturucu nedeniyle öldüğü söylentileri yalan
* Uyuşturucu iddialarıyla ilgili söylentiler sizi üzüyordur mutlaka... Aman ne üzüleceğim. Benim kızım öldü. Üzüldüğüm tek şey onun gitmesi. Kim ne demiş, ne yapmış... Beni ilgilendirmiyor. Böyle ünlü kişiler öldüğü zaman basın hep şüpheli bir durum arar. Sıradan bir ölüm enteresan değildir onlar için. Marilyn Monreo'nun ölümü hala tartışılır. Acaba cinayete mi kurban gitti? Kennedy mi FBI mı öldürttü onu? Prenses Diana öldü ama acaba kraliçe mi onun ölümüne sebep oldu? Ben hiç kimseyi kınamıyorum o bakımdan.
* Bu acıyı nasıl kabullendiniz? Kabullenmekten başka yapılacak şey yok. Ya Allah'a isyan edersin ya da onun verdiği şeyi tevekkülle kabul edersin. Mantıklı bir insan olduğum için durumu tevekkülle karşıladım. Herkesin bu dünyada belli sayıda günü var. Benim annem 25 yaşındaydı vefat ettiği zaman. Ben doğduğum gün o vefat etmiş. Beni anneannem ve büyükbabam yetiştirdi. Anneannem evlat acısına dayanarak yaşadı.
* Anneanneniz belki de size güç veren bir model olmuş olabilir mi? Elbette önümdeki en büyük rol örneği bu insan. Ben onu hiçbir zaman zırıl zırıl ağlarken görmedim. Sonra kuzenimin oğlu 25 yaşında pisi pisine öldü. Bir tek ben çocuğumu kaybetmiş değilim ki... Şu kapkaççıların trenden attığı 17 yaşındaki çocuk. Her gün o kadar çok ölüm vakası yansıyor ki gazetelere... Bu bir alın yazısı demekten başka yapılacak bir şey yok. Ruhlarla ilgili güzel kitaplar okuyorum. Yani sanki başka bir yerde bir dünya var. Mühim olan şu dünyada yaşadığımız günleri iyi değerlendirmek.
* Annenizi hiç görememişsiniz, sizi yetiştiren anneannenizi genç yaşınızda kaybetmişsiniz ve en son kızınız... Kaderinize isyan ettiğiniz anlar hiç olmuyor mu? Hayır hiçbir zaman isyan etmedim. Bu yaşananlar talihsiz olaylar ama ben gerçekten güçlü bir insanım. Benim yerimde başkası olsaydı belki çok daha perişan olabilirdi. 25 yaşında oğlu ölen kuzenim alkolik oldu mesela... ONSUZLUK ÇOK ZOR
* Tabii ki ölüm var, bir de bunu kabullenmek var. Bu süreç içinde Derya'nın yerine ne koydunuz? Derya'nın yerine bir şey koymama gerek yok ki. Ayrıca ben onun gittiğini düşünmüyorum, o farklı bir boyutta bir yerlerde aramızda yaşıyor. Bir arkadaşım ilk günlerde şöyle demişti: 'Farzet ki Amerika'ya babasının yanına gitti orada yaşıyor.' Doğru işte babasıyla yan yana... Beraberler zaten.
* Kızınızla ilişkiniz nasıldı? Yakın mıydınız? Tabii çok yakındık. O hep bana, "Anne sen ölürsen ben intihar ederim" derdi. Babası öleli 12 sene olmuştu. Babasına inanılmaz düşkündü. Onun yasını uzun süre tuttuk. Sonra büyükbabası da Derya'dan 5 gün önce öldü. Çok üzüldü.
* Dedesine üzüldüğü için öldüğü de söylenmişti... Evet. Ecel gelmiş cihana, başağrısı bahane derler. Büyükbabasını Aşiyan Mezarlığı'na defnederken, Derya'ya, "Ne korkunç bir şey" dedim. Yani benim için korkunç olan bir insanı bir çukura atmaları. Derya da orada "Ben hiç ölümden korkmuyorum. Sen niye korkuyorsun ki?" dedi. Büyükbabasına üzüldü ama o kadar da kendini bırakmadı. Hemen ertesi gün babamın Asmalımescit'teki evine gittik. Orada eşyaları taşıdı, bütün kitapların tozunu aldı. Üç hafta sonra geri dönecekti. Amerika'dan getireceklerinin listesini yapmıştı.
* Onunla ilgili geleceğe yönelik planlarınızda yarım kalmış bir şeyler var mı? Amerika dönüşü birlikte Mardin, Urfa, Diyarbakır gezisine çıkacaktık. Çünkü Yılmaz Güney'in Yol filmini çok severdi Derya. Ahmet Kaya'yı severdi. Bana albümlerini aldırtmıştı. Şimdi ben de dinliyorum artık.
* Ziyaretine gidiyor musunuz? Cenazeden sonra şubat ortalarında yine gittim. Bir daha da gitmedim. Bizim aile mezarlığında üç kişilik daha yer varmış. Ben de belki oraya gömülmek isterim. Ama benim için ziyaret etmek de çok önemli değil. O zaten buralarda. Benim kalbimde. Tabii böyle konuşuyorum ama gerçekten çocuk sahibi olmak ve onu kaybetmek korkunç bir şey. Keşke hiç çocuğum olmasaydı dediğim anlar oluyor. Bu acıyı hiç yaşamamış olmayı isterdim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|