|
|
Duvar yıkıldı, sorunlar büyüdü
Bir kenti hatta ülkeyi ikiye bölen Berlin Duvarı'nın yıkılışının üzerinden 15 yıl geçti. Ancak ne Doğulular memnun ne Batılılar. Beş Alman'dan biri duvarı geri istiyor.
Bir kenti, ülkeyi hatta dünya üzerindeki siyasal sistemleri ikiye böldü Berlin Duvarı yıllarca. 1961'de inşa edildiğinde yaşanan şaşkınlık yerini çoğu kez başarısızlıkla sonuçlanan kaçma girişimlerine bıraktı. Demokratik Doğu Almanya ile Federal Almanya Cumhuriyeti'ni ayıran duvar, 9 Kasım 1989'da yıkıldı. Ancak gelinen noktada artan sorunlar ve ekonomik problemler Almanlar'ın bir kısmının "Duvarı geri istiyoruz" demesine neden oluyor... Berlin'nde, 13 Ağustos 1961 sabahı, işlerine ve okullarına gitmek için yola çıkanlar karşılarında bir duvar gördü. İnşasına 16 milyon mark harcanan 166 kilometre uzunluğundaki Berlin Duvarı, bir ülkeyi bölüyordu. Bu ayrılığa dayanamayan ve Batı'ya kaçmak isteyen Rudolf Urban, 19 Ağustos 1961'de Berlin Duvar'ının ilk kurbanı oldu. Fakat onun başarısızlığı insanları özgürlüğe kaçma fikrinden alıkoyamayacak, 5 bin 43 kişi duvarı aşıp Batı'ya ulaşacak ama 239'u sınırda Doğu Almanya askerleri tarafından vurulacak ya da gölde boğulacaktı.
Şehri böldüğü 28 yıl boyunca duvar iki taraf arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve daha birçok alanda telafisi çok zor farklılıklar meydana getirdi. Doğu Almanya ekonomik olarak bağımlı olduğu Sovyetler Birliği'nin etkisi altında iken Batı Almanya, Avrupa'nın en güçlü ekonomisine sahip olma yolunda büyük bir hızla ilerliyordu. Duvarın batısında yaşayanlar doğuya seyahat etme, yakınlarını görebilme şansına sahipti. Bir taraf bolluk ve rahatlık içinde yaşarken, diğer taraf yokluk içinde, çikolata, muz, şeker ve sakız gibi "onlar için lüks" sayılabilecek ürünlerin hasretini çekiyordu. Kardeş olarak nitelendirdikleri Doğu Almanya'nın bu durumu bütün Almanları rahatsız etmeye başladı.
SSCB lideri Gorbaçov'un "Yeniden Yapılanma ve Şeffaflık" (Glasnost ve Perestroyka) yanlısı olduğunu gören, dönemin Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl, siyasi kariyerini tehlikeye atarak Doğu'yla görüşmelere başladı. Birleşmeyi isteyenler çoğunlukta olmasına rağmen, buna inanmayanlarda vardı. Helmut Kohl, "Birleşme ya şimdi olacak ya da hiçbir zaman" diyerek, bu itirazlara son noktayı koydu.
TARİHİ GÜN 9 Kasım 1989'da duvar açıldı, her iki taraftan insanlar bu tarihi ana tanık olmak için duvara akın etti. Berlinliler'in dediği gibi, "İkiye ayrılmış gökyüzü nihayet birleşmişti". Bir gecede, bir ülkeyi ikiye bölen duvar, yine bir günde iki ülkeyi bir bayrak altında toplamıştı. Hasret bitmiş, sevenler, akrabalar birleşmişti; her şey çok daha güzel olacaktı. Ama Batı, Doğulular'ın 28 yıl önce bıraktığı Batı değildi artık. Batı Berlin'i dolduran çoğunluğu Türk yabancılar, kendilerinin hayal bile edemeyecekleri şartlarda yaşıyorlardı. Doğulular, özellikle yabancıların yaşam standartları ve sahip olduklarını kıskanmaya başlayacaktı. Ayrı oldukları 28 yıl boyunca "Biz kardeşiz, bir milletiz" diyen Alman toplumu hala Doğulu-Batılı kavgasını yaşıyor. Fiilen varolmayan "duvar", zihinlerde varlığını sürdürüyor. Batı'dan daha fazla pay talep eden Doğulular'ın bir kısmı Berlin Duvarı'nı geri istiyor. Batıda yaşayanlar, Doğu'dan gelenleri hor görüyor, onları da ülkelerindeki yabancılarla aynı kategoriye koyuyor.
Duvarın yıkılmasından sonra Batı'ya akın eden, burada en ağır işlerde çalışan Doğulular da, yavaş yavaş terk ettikleri evlerine geri dönüyor. Araştırmalar her beş Alman'dan birinin duvarı geri istediğini gösteriyor. Doğu'nun kalkınması için, duvar yıkıldığından bu yana her Alman vatandaşı devlete vergi ödüyor. Doğu'ya yapılan devasa yatırımlar ise Alman ekonomisini sarsıyor. Ülkede giderek artan işsizlik de başka bir sorun. Doğu kökenli Almanlar çözümü, yabancıların ülkeyi terk etmesinde görüyor. Bu durum, ilk günden itibaren ülke siyasetini de etkiledi. Helmut Kohl'ü koltuğunu Gerhard Schröder'e vermek zorunda bırakan sorunların ne zaman ve nasıl çözüleceği ise merak konusu.
|