Türk eğitimine AB'li bakışı
TED İstanbul Koleji'nin AB Eğitim Programları Danışmanı Paddy Carpenter, eğitimde önemli olanın müfredat değil "bakış açısı ve davranış" değişikliği olduğunu söylüyor.
Türkiye'nin AB standartlarında bir eğitime kavuşmasının ise müfredat değişikliğiyle değil, "davranış ve bakış açısı farklılığı" ile gerçekleştirilebileceği belirtiliyor. Önceki yıllarda İngiltere Eğitim Bakanlığı'nda ve AB bünyesinde görev yapan TED İstanbul Koleji AB Eğitim Programları Danışmanı Paddy Carpenter, 17 yıldır AB üyesi ve adaylar arasında eğitim konusunda işbirliğini sağlayan programlara Türkiye'den katılımın az olduğunu belirterek, "Türkiye'de bürokrasinin fazla olması ve sistemin merkezden yürütülmesi nedeniyle ülkelerarası değişim programlarının az sayıda katılım oluyor. Bu konu aşıldığı takdirde Türklerin daha fazla talepte bulunmaları gerekiyor" diyor. Carpenter, birliğin eğitim programlarının Sokrates ve Leonardo Da Vinci başlıkları altında iki gruba ayrıldığını belirtiyor. Sokrates programı, ilk ve ortaöğretimi kapsıyor: "Program Comenius, Erasmus, Grundtving, Lingua ve Minevra gibi alt dallara ayrılıyor. Öğretmen eğitimi veren kurumlar ve okullar arasındaki ülkelerarası işbirliğini teşvik ediyor." Leonardo Da Vinci programında ise mesleki eğitim düzeyinin yükseltilerek teknolojideki gelişmelerden yararlanılması hedefleniyor. Carpenter, "Mesleki eğitim yapan ve üniversiteye gidenlerin diğer üye ülkelerde bir firmada staj yapma olanakları var. Bu programa mesleki eğitim görenler, dil öğretmenleri, firma ve firma grupları katılabilirler" diyor. 1987'de uygulamaya konulan Erasmus programı ise yüksek öğretim kurumları arasındaki işbirliğini teşvik ediyor. Türkiye'den 500 öğrenci ve 50 öğretmenin yararlandığı programda, her Erasmus öğrencisine 2004 - 2005 döneminde belirlenen katkı miktarı sabit 500 ve aylık 300 Euro. Öğretim elemanı değişimi için destek 800 ile 2 bin Euro arasında. Türkiye'deki müfredat değişikliği konusunda Carpenter "Bu gerçekten zor bir soru çünkü net bir şey yok, müfredat değişikliği teknik değişimlerle olmaz. Davranışlarla, bakış açısıyla ve açıklıkla olur" diyor. Dil öğrenimine ağırlık verilmesini isteyen Carpenter, "Sadece İngilizce değil Fransızca'ya da önem verilmeli çünkü AB'de Fransızca konuşuluyor. Bunun dışında diğer ülkelerin tarihine ağırlık verilmeli" önerisinde bulunuyor. Carpenter, dün TED İstanbul Koleji'nde gerçekleştirilen "Eğitimde Avrupa Boyutu" konulu konferansı da yönetti. Belçika, İngiltere, Fransa ve Türkiye'den konuşmacıların katıldığı konferansta eğitim yöneticileri ve öğretmenlerin Avrupa Birliği oluşumunda eğitiminin oynadığı rol konuşuldu.
Zeynep Atılgan HABER MERKEZİ
|