|
|
Bizim kültürümüz seri cinayete yatkın değil
Kan davaları, namus davaları var bizde. Adam karısı onu aldattığı zaman bunu inceden inceye düşünerek, kendisinin öldürdüğü belli olmasın diye tasarlayıp yapmaz. Tam tersine gider öldürür, tabancayı da ortaya koyarak 'namusumu temizledim' der herkese. Nedeni feodal kültür! Bu da polisiye için uygun bir malzeme değildir. Ama devletin marifetleri, Susurluk, darbeler gibi olaylar bizde de polisiye entrikalar yarattı. Bizde de cinayetler daha sofistike olmaya başladı..
* Bizde seri katil cinayetlerinin olmaması zeki bir millet olmadığımızı mı gösterir? Bence bizim Türkler de en az Amerikalı ve Avrupalılar gibi zeki ama kültür buna yatkın değil. Seri katil denilen kişi para için öldüren kişi değil sosyopattır. Yani kimseyle iletişim kuramaz, yalnızdır, toplum onu dışlamış, o da kendini dışlamış. Onun 'ben varım" çığlığıdır öldürmek.
* O zaman bizde pek fazla psikopatlık mı yok? Olmaz olur mu! Trafiğe çık binlercesini görürsün! Yabancılaşma ve yalnızlaşma henüz Amerika'da ve Avrupa'daki gibi dibe vurmadı bizde. Hâla bizim dertleşebileceğimiz insanlar, destek alabileceğimiz ve verebileceğimiz insanlar var.
* Bir insan neden polisiye yazarı olur? Hayal gücü çok fazla çalıştığı için mi? Polisiye roman yazarı olma düşüncem yoktu. Önce şiir kitabı çıkardım sonra öyküler... Ama 14 yaşında devrimci oldum. 89 yılına kadar 15 yıl sürekli kaçmaca, kovalamaca, çatışma, karşı gruplarla, polisle 15 yıl böyle bir hayat yaşadım. Sahte pasaportlarla Moskova'ya gitmeler, yaralanmalar, işkencelerden kurtulmalar, örgüt yönetmeler, muhteşem, olağanüstü bir dönemdi. Bu dönem bittiğinde yazmaya başladım, polisiye çıktı. Çünkü yazarın kişisel üslubunu belirleyen şey tarihidir. Mesela Yaşar Kemal niye böyle gümbür gümbür, coşkularla yazan bir yazar? Çünkü Çukurova'nın güneşi var, her tarafı aydınlık. Arkadaşlarımız kucağımızda öldükten sonra, kaçmalardan, kovalamacalardan sonra, soft aşk romanları yazamam takdir edersiniz ki!
* Solcu kimliğiniz yazarlığınıza artı değer mi kattı? Özellikle yaşadığım o 15 yıllık dönem inanılmaz bir artı değer katmıştır çünkü normal bir insanın yaşayabileceği hayatın 20 çeşidini yaşadım, ölümün anlamını çok genç yaşta öğrendim. Yaşıtlarım şimdi tiyatroya, sinemaya gidiyor değil mi? Bizim o dönem en sık gittiğimiz yer mezarlıktı. Çünkü her hafta bir arkadaşımız ölüyordu.
|