|
|
|
|
Üç modacıdan üç büyük başarı öyküsü...
Ümit Ünal'ın defilesini izlerken bilinçli, gerçek tasarımları alkışlayan izleyici kitlesinin varlığını bir kez daha hissettim. Ve biliyorum ki, onların varlığı hak eden değerleri olmaları gerektiği yere getirecek.
Geçtiğimiz hafta Collezioni dergisinin bir organizasyonu için Lübnan'daydım. Türkiye'den benim dışımda davet edilen bir başka tasarımcı ise, Ümit Ünal'dı. Aslında size öncelikle Beyrut'a yaptığım kısa ziyaretten ve oradaki tasarımcılardan bahsedecektim ama geçtiğimiz cuma akşamı Ümit Ünal'ın defilesini izledikten sonra öncelikle kendi ülkemin tasarımcılarından; Ünal'dan söz etmek istedim. Defileyi izlerken gerçek bir koleksiyonu, tasarımcı bir kimliği izlemenin keyfini yaşadım ve ülkemin modası, yaratıcılığı adına çok mutlu oldum. Sunulan parçaların hepsinde net olarak tarzını ve seçimlerini ortaya koyabilmiş ve bence çok başarılı bir koleksiyon hazırlamış.
BİR DÖNEMİ ARALAMIŞ Ümit Ünal 1969 İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesi'nde arkeoloji okuduktan sonra Marmara Üniversitesi'nde tekstil eğitimi almış. 1990 yılında 'TGSD Genç Tasarımcı Ödülü', 93'de 'Beymen Academia' birinciliği, 96'da 'IAF Genç Tasarımcı Ödülleri' gibi birçok ödülün ardından Paris, Dusseldorf ve Milano'da birçok uluslararası fuarlara katıldı. Kendi koleksiyon çalışmaları dışında aynı zamanda ABBATE, Deba, Ditaş, Unique Art gibi markaların danışmanlığını yapıyor. 26 Kasım'da İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde sunduğu 2005 İlkbahar- Yaz Koleksiyonu ile bir dönemi aralamış ve 'La Russie' adını vermiş. Çarlık döneminden etkilenerek hazırlanan koleksiyonda Rus paltolarından yola çıkarak yorumlanan ceket, elbise formları, militarist ceketlerle romantik elbiselerin kombinasyonları, çar ve çariçelere ait baskılar, triko dokumalar göze çarpıyor. Geniş bir renk skalasına sahip koleksiyonun ana rengi 'cennet mavisi'... Kullanılan dokular ise saten, kadife, krep, jakar ve pamuk. Ayrıca Ünal'ın defilesini izlerken bilinçli, gerçek tasarımları alkışlayan izleyici kitlesinin varlığını bir kez daha hissettim. Ve biliyorum ki, onların varlığı hak eden değerleri olmaları gerektiği yere getirecek.
BEYRUT'TAN İKİ MODACI Halkına sorduğunuzda sebebini bile bilmedikleri, 15 yıl süren bir savaştan çıkan Beyrut'tan söz etmek istiyorum. Bu savaştan büyük zarar gören ülkenin bir kısmı onarılmış, yeniden yapılanmış, bir kısmı ise hâlâ savaşın yıkık dökük izlerini taşıyor. İlk gittiğim gün şehri gezmek için bir araba kiralayıp kısa bir tur yaptık. Şöyle bir baktığınızda Ortadoğu'nun 'Küçük Amerika'sı gibi... Ne ararsanız ufak boyutlarda var. Toplam dört milyon nüfusu olan ülkede, iki milyon Hristiyan ve iki milyon Müslüman bir arada yaşıyormuş. Bu arada şehrin en güzel oteli Mövenpick ise, deniz kenarına yeni inşa edilmiş ve altında da geleneksel Lübnan yemekleri yiyebileceğiniz en iyi lokantalardan biri olan 'Bourj Al Hamam' var.
HALLE BERRY'Yİ GİYDİRDİ Lübnan'a Collezioni dergisi ve Caritas'ın daveti üzerine ilk gidişimdi. Bu vesileyle de bu ülkeyi tanıma fırsatım oldu. Paris Haute Couture Haftası'na katılan iki Lübnanlı ismi de, oraya gitmişken oranın insanından dinledim. Biri Elie Saab, diğeri ise Zuhair Murad. Bu arada aslında Lübnan'da onlar kadar ünlü üçüncü bir isim daha var. Ama, Abed Mahfouz Paris'te koleksiyonlarını sunmadığı için başarısı Ortadoğu sınırları içinde kalmış. Davetin olduğu gece aynı masadaydık. Elie Saab, 1964'te Lübnan'da doğmuş ve 1982'de kendi modaevini kurmuş. Aynı yıl Beyrut'ta ilk koleksiyonunu sunmuş. Kendi kültürüne bağlı, kültürünü iyi tanıyan ve bunu batıyla doğru birleştiren bir tasarımcı. 1990'larda Paris ve İsveç'te yaptığı özel defileler, Roma'daki Alta Moda Haftası'na katılan ilk yabancı olmasıyla, adı yurtdışında duyuldu.1998'de ise, İtalya'da ürettirdiği hazır giyim koleksiyonlarını hazırlamaya başladı. Couture koleksiyonlarını ise, 2000 yılından beri Paris Haute Couture Haftası'nda sunuyor. Hazır giyim koleksiyonlarını da Paris Hazır Giyim Haftası'nda sunuyor. 2002 yılında Oscar ödül törenlerinde Halle Berry'i giydirmesiyle yıldızı daha da parladı ve şimdi birçok Hollywood starını, kraliyet ailesi üyelerini giydiriyor.
ABİYELER 4 BİN 500 DOLAR Diğer bir isim ise, Zuhair Murad. Baalbeck, Lübnan doğumlu. 1993'te Paris'te moda tasarımı eğitimi aldıktan sonra ülkesine dönüp, kendi modaevini kurdu. Yurtdışına açılışı ise Milano'da yapmaya başladığı defilelerle 1999'da oldu. Birçok kez en iyi tasarımcı, genç tasarımcı ödülleri aldı. 2002'den beri de Paris Haute Couture Haftası'nda koleksiyonlarını sunuyor. Murad'ın Beyrut'da hazır giyim koleksiyonunu sunduğu bir mağazası var ve ben de gidip, görmek istedim. Hazır abiye elbiseler 3 bin-4 bin 500 Dolar arasında satılıyor, eğer couture bir çalışma istiyorsanız, randevu almanız gerekli ve bu elbiseler de 7 bin Dolar'dan başlıyor. Gezip,görmenin bir de böyle bir faydası var, mukayese edip, değerini biliyorsunuz. "Elimizde olan şeyleri çok seyrek düşünürüz. Eksik olanlarıysa her zaman" demiş Schopenhauere... Kendi değerlerlerimize hep sahip çıkmamız dileğiyle, iyi haftalar...
Dilek HANİF
|
|
|
|
|
|
|
|
|