Daha tombiş, daha şaşkın ama çok sevimli Bridget kaçmaz!
Tatlı Bridget Jones'un ikinci filmi çekilmiş, Hillside Trio'da parti verilecekmiş. Hiç kaçırır mıyım? Bridget bu, canımız ciğerimiz... Haa sarsaktır, şaşkındır, talihsizdir, tombiştir, iki yakası bir araya gelmez, saftır, komiktir ama asla salak değildir. Ayrıca kendine özgü ve acayip sevimlidir. İlk filmde bayılmıştım... Çok doğaldı hani şu biyonik Hollywood kadınlarından değildi. Hem ben ve kırk sekiz kankamı da can evinden yakalamıştı. Onun da bizim gibi kilolarıyla mücadelesi, derdini paylaşıp, dedikodu yaptığı kankaları, sahtekarlık abidesi erkeklere zaafı vardı. Ama yine de yırtar, aklını başına devşirmeyi, silkinip kendine gelmeyi bilirdi... Kısaca bizdendi Bridget, gerçi biz günlük tutmayız ama... Neyse Bridget'e giden yol; Hillside Trio'dan geçer. Bilmeyenlere Hillside Trio tarifi: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden Avrupa'dan- Asya'ya göçerken, Erenköy'e yaklaşmadan önce, sağda üç tane uzuuun bina dikilir ya, hah işte ora. Trio'da Hollywoodvari bir karşılama söz konusu. Kapıda fraklı- şapkalı valeler, konukları şip şaklamayı bekleyen paparazziler beklemekte. Allah Allah biz nereye geldik yahu? Malumunuz kırmızı halıda yürünmeyen gala bir hiçtir. Bu kez halımız pembeydi ama salınarak yüründü ya, tamamdık, pardon yani... Paparazzi alemi ikiye bölünmüş, konukları içeriden ve dışarıdan kuşatmışlar. Maazallah haber atlamaya gelmez tabii. Eh biz de atlamadık; bir taşla iki kuş vurup, Hillside Trio'nun raporunu çıkarttık. Hillside Trio'nun yedi tane sinema salonu var. Ayrıca fuaye alanında İtalyan yemeğinin yıkılan adresi Mezzaluna, soslu moslu kahveli Starbucks da mevcut. Girişin alt katına süper spor tesisi yapmışlar. Squash salonları, kapalı havuz, on sekiz çeşit dersin verildiği stüdyolar, mini basketbol sahası... Sonraaa Uzakdoğu masajlarının bulunduğu bembeyaz, su şırıltılı, etnik müzikli Spa, cardio bölümü, en konforlu jakuzili, saunalısından soyunma odaları... Cidden tam 'yok yok' spor merkezi. Spor hadisesini inceleyip aktım kokteyle. Önce karşılama, sonra film, peşine Salih Saka'nın DJ'liğinde partileme. Salih Saka da Ulus 29'un ünlü DJ'i. Hani üç tane karışık albüm çıkartı 29 adında. Ben Club 29'u şiddetle öneririm. Neyse kokteyle dönelim. En klasik ama açıklayıcı tabirle medya, sanat ve sosyete alemi burada. Misal; Hande Yener, Başak Gürsoy, Berna Sağlam, Sibel Arna, bir dolu eski manken, dergilerde gördüğünüz sosyetikler ve sosyelitler. Organizasyon sahipleri, belli bayağı özenmiş ve bezenmişler, çok da güzel etmişler. Ancak Bridget Jones'un beş dakika duramayacağı bir ağırlık söz konusuydu. Konuk abilerimiz, ablalarımız pek ağırlardı yani. Keşke 'Bekar Kızlar toplandık sorduk niye yıprandık?' tonunda bir parti düzenlenseydi de coşsaydık, hani Bridget'in namına. Ve film zamanı... Bu Trio sinemaları pek kıyak, Premium salonundaki tüm koltuklar yatıyor artı diğer salonlarda da sevgili koltukları var. Aradaki kolluk out, sevgiliye sarılmak in. İki koltuk bir olunca film seyran olurmuş, Bridget Jones yine çok güldürdü. Hele bir kayak sahnesi var ki, koptum. Ancak ilk filmden daha tombiş ve bu kez hafif yollu salak yapmışlar Bridget'i. Halbuki cindir o cin. Şimdi ipin ucunu kaçırır sonunu söyleyiveririm diye filmi anlatmaya başlamaktan korkuyorum. Hem ben Sevin Okyay, Atilla Dorsay değilim. Özetle pek güldük, eğlendik, daha ne beklerdik? Film sonrası davetliler partiye geçti, parti Power Fm'den canlı yayınlandı, kapıda kadınlara Bridget Jones günlüğü dağıtıldı. Günlük dediğin de sakat iştir hani, sevgilinin, annenin, arkadaşın eline düştü mü taklaya getiriverir. Ama yine de dayanamayıp Sevgili Günlük ayarında üç beş satır döşendim tabii... Haa unutmadan filmin müzikleri nefisti, kaçırmayın, çıkar çıkmaz arşivleyin bence...
|