|
|
|
|
|
|
'Rüzgâr' tekrar esecek
'Rüzgar saçlı kız' diye tanıdı herkes Ebru'yu. Trafiğe kurban verdiği tek bacağı yüzünden, saçlarını savura savura dans edemiyor artık. Ebru yaşadıklarını, kalbindekileri kendi elleriyle yazdı SABAH için.
Hastane odasında tutulan güncenin ilk satırları, Eylül ayındaki o elim kaza anıyla başlıyor: "Eylülün 25'i. Saat 19.00 suları. Tuzla'dan dönüş istikametindeki aracın içinde 5 kişiyiz. Arabayı sevgili arkadaşım Hülya kullanıyor. Hemen yanında ben oturuyorum. Hülya, aracın kontrolünü birden kaybetti. Savrulan araç, bariyerlere çarptı. Ön koltukta sıkışmıştım. Ama yine de sakindim. Arkadaşlarım panik içinde yardım için çırpınıyordu. Aracımız hurda yığınına dönmüştü ve ben de bu hurdanın tam da ortasında kalmıştım. Sakat kalmak düşüncesi geçti aklımın bir köşesinden, birkaç saniyelik zamanda sanırım. Bir türlü kurtulamadım araçtan. Sonra, kurtarma ekipleri, itfaiye yetişti. Vücudumda kırıklar vardı, hissedebiliyordum. Sol ayağım kötü acıyordu."
EKİM; YENİ BİR BAŞLANGIÇ Kaza anında yardıma yetişenler, kızın saçlarını fark ettiler ilk önce. Sonra da sol bacağını ve kanlar içindeki vücudunu. Arabadan çıkartılması hayli zaman aldı. Ebru kendindeydi, beyni iflas etmemişti ama vücudu şoka girmişti bile. Acıbadem Hastanesi'nde açtı gözlerini. Hastanedeki zorlu saniyeler saatlere, saatlere günlere, günler aylara dönüştü. . Yaşadığı altı ameliyatın ilki sabaha karşı 03.15'te başladı. İç organlarında kanama vardı. Çarpmanın şiddetiyle bağırsakları da parçalanmıştı. Leğen kemiklerinde ve sağ bacağında kırıklar vardı. Ama görünen en önemlihasar, sol bacağındaydı. Araçtaki diğer 4 arkadaşı bu feci kazayı fazla yara bere almadan atlatırken, Ebru'nun durumu çok ciddiydi. 'Rüzgar'ın hayatta kalma savaşı, ameliyatın ardından 15 gün süreyle yoğun bakımda sürdü. Ebru, ilk savaşı kazandı ama tek bir eksikle. 7 Ekim günü, sol bacağı diz kapağının üstünden kesildi. Ebru kurtulmuştu ama sol bacağı aynı şansa sahip olamadı. Fakat bu kayıp, "Rüzgar Saçlı Kız" Ebru için yeni bir başlangıç demekti. Bu gerçeğe zaman geçmeden sadece o değil, bütün Türkiye tanık olacaktı.
GÖKYÜZÜ ÖYLESİNE GÜZELDİ Kİ" Ebru, yoğun bakımdan çıktığı anı, sonrasını, o anki duygularını şöyle anlatıyor: "İlk 15 gün sanki hiç yok hayatımda. Donmuş bir zaman dilimi. Ailem ve tüm arkadaşlarım beklemişler yoğun bakımın kapısında. Dua etmişler benim için. Ağlamışlar. Ama gözlerimi açtığım anı hiç unutamıyorum. Gökyüzünü ilk gördüğümde hıçkıra hıçkıra ağladım. Yaşamak ne güzeldi. Ölümü sollamıştım yani. Anneme sarıldım. Ağabeyimi ne çok sevdiğimi farkettim. Mutlu oldum. Bacağım ise hala benimleydi ya da ben öyle hissediyordum. Meğerse kesilmiş. Sol bacağımı hala hissedebiliyorum ve vücudumu bir bütün gibi algılıyorum. Beynim hala benimle çünkü..."
Didem Ünsal
|
|
|
|
|
|
|
|
|