|
|
|
|
|
|
O dönemi içine aşk koymadan anlatsam dizi yayından kaldırılırdı
Birinci sigaraları, Elvan gazozlar, yeşil parkalar, tüpgaz kuyrukları, 'kahrolsun faşizm' sloganları, sağ-sol çatışması yüzünden kana bulanan sokaklar ve tüm masumiyetiyle yaşanan aşklar... Hiç bilmeyenlere, ilgilenmeyenlere ya da unutanlara 'Çemberimde Gül Oya' dizisi ile yakın bir tarihi, 12 Eylül dönemini anlatan Çağan Irmak içini döktü.
Yurdanur ve Mehmet'in aşkdiziyi seyirciye izletebilmek için var! Bunu açaçsöylüyorum. O dönemin daha sert geçtiben de farkAma her şeyi birebir ve çok daha sert anlatsayddizi yaykaldÇünkü kimse seyretmezdi. Kimse o kadar büyük bir acgörmek istemiyor ne yazki... Herkes unutmak istiyor
* Sağcı-solcu çatışmalarının ortalığı kan gölüne çevirdiği bir dönemi, 8-9 yaşlarındayken atlatmış birinin o dönemi kafasına takması ilginç değil mi? O dönemi tüm acısı ve çıplaklığıyla idrak etmiş kafalar bile bunu yapmazken size mi kaldı böyle bir dizi çekmek? Evet bana kaldı! Aslında bana hikâyeyi çektiren ve yazdıran şey, o günler değil bugünler! Bugünlerdeki kalıntıları. Ben bugünlerden biraz rahatsızlık duyduğum için o günleri yazdım.
* Nedir o rahatsızlık? Bir sürü şey... Apolitik toplum olmak, genç insanların yaşayış tarzı, ki onların da suçu değil bu- ve giderek bilinçli ve sistemli bir şekilde tüketim toplumuna dönüştürülme çabası... Bütün bunlar yazdırdı bana. Her şeyi tüketir olduk. Aldığımız giysilerden tutun da insani ilişkilere kadar her şeyi tüketip, bitirip atmak ve yenisini yapmak derdiyle yaşıyoruz. O dönemleri yaşamış biri bunları anlatabilir miydi? Keşke anlatsaydı. Ama belki de o dönemi yaşamış biri bilmiyorum unutmak mı isterdi? Artık o acı onda demlenmiştir, onu etkilemiyor mudur ya da bir daha hatırlamak mı istemiyordur? Ben tekrar hatırlatmak için yaptım.
* O günleri hatırlıyor musunuz peki? Çocukken yaşadığın hiçbir şeyi unutmazsın çünkü hafızanın en taze olduğu zamanlardır çocukluk... Tuhaf bir şekilde, çok güçlü bir hafızam var. Rahatsız edici derecede güçlü!
* Düşünceyi yasaklayan kafaları, işkenceyi, unutulmak ve unutturulmak istenen bir dönemi anlatıyorsunuz. Değdi mi peki; anlaması gerekenler bir şeyler anladı mı? Evet değdi! Hayatımda ilk defa bir hikâyenin reaksiyonlarını anında alıyorum seyirciden. Ve hiç hesaplamadığım bir şey oldu. Biz büyük ihtimalle 40 yaş ve üstü seyreder bu diziyi diye beklerken aslında gerçek seyircimiz 20-30 yaş grubundan çıktı. Çok şaşırdım ve acayip mutlu oldum.
* Aradıkları bir şeyleri mi buldular? Onlar da rahatsızlığını çektiği konuları gördüler. Çünkü onlar hamburger kuşağı diyerek bir kenara ittiğimiz çocuklar... Aslında böyle değiller, böyle olmak istemiyorlar. Kendi içinde çok açmazları, çok sorunları var; hayatla dertleri var gençlerin. Ama bunu nasıl çözüme kavuşturacaklarını bilmiyorlar. O yüzden bu diziyi çok sevdi onlar. Oradaki aşkın yüceliğini, asla kirletilmemişliğini, aşka gölge düşürmediğimiz anları çok sevdiler.
* Ya aşkın tabu olduğu fikri, elele tutuşmayı davaya ihanet sayan karakterler? Hiç öyle bir dönem değildi! O karakter hikâyenin içine öylesine konmuş, karşıt bir karakterdi. Dramatik çatışma yaratmak içindi. Asla devrimcilerin aşka inanmadıklarını söyleyemem.
* Ya o dönemin canlı tanıkları, acılar çeken, işkence gören insanları... Onlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz? Bana genelde cezaevlerinden ve gecekondu bölgelerinden mektup geliyor. Dün bir arkadaş yazmış Ankara'dan. 'Evimde yaşanan her şeyi anlattınız, çok şaşırdım' diyor.
* Siyasi suçlular çok ağlıyor demişsiniz... Ya onları ağlatmak istemem ama hikâye ağlattırıyor.
Röportaj: ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|