"Kör ile kötürüm birleşince..."
Merkez sağın iki partisi DYP ve ANAP'ın tek çatı altında bir araya gelmesinin ilk adımı aslında 28 Mart yerel seçimleriyle atılmıştı. Her iki parti, bir diğerinin güçlü olduğu yerde aday çıkarmamış ve bu taktik sonuç da vermişti. Bugün tartışılan ise iki partinin "bütünleşmesi" veya "birleşmesi" noktasında. Aslında tabandan da gelen zorlama nedeniyle her iki partide de tek çatı altında buluşma konusunda aksi görüş beyan eden fazla yok. Sorun ise bunun hangi yöntemle sağlanacağında. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'a dün bu soruyu yönelttiğimizde verdiği yanıt netti: "Biz yüzde 10 oyumuzla merkez sağdaki teminat akçesi gibi kaldık. Bütünleşme için süreç işliyor, önünü de açmak lazım. Burada 60 yıldır devam eden ve bacası her dönemde tüten bir ocak var. Seçimde alınan oylar da belli. Seçim sonrası bize yönelim de oldukça fazla." Ağar net söylemiyor, ancak konuşmasının bütününe bakıldığında iki partinin hangi çatı altında buluşacağına ilişkin açık adresi DYP olarak gösteriyor. Nitekim, DYP Başkanlık Divanı üyelerinin hepsi de aynı yaklaşım içinde.
Hazine yardımı sorunu
Başka bir parti çatısı altında birleşme halinde, DYP'nin seçimde yüzde 7 olan eşiği geçmiş olması dolayısıyla Hazine'den yılda aldığı 8-9 trilyon liradan da vazgeçmek zorunda kalacağının altı çiziliyor. Özetle, DYP bu aşamada ANAP ile üst çatı altında birleşme gibi bir düşünceyi taşımıyor. Önceki gün yapılan Başkanlık Divanı toplantısında da ortaya çıktığı gibi DYP, merkez sağdaki sinerjinin yeni kadroların gelişine de olanak sağlayarak kendi çatısı dışında sağlanacağına inanmıyor. ANAP'ta ise durum daha farklı. Öncelikle DYP'deki gibi bir fikir birliği sağlanabilmiş değil. Genel Başkan Nesrin Nas, her ne kadar iki partinin bir araya gelmesi konusunda DYP lideri Mehmet Ağar ile uzlaştıklarını söylese de parti yönetiminde tartışma sürüyor. Hatta daha da ilerisi parti yönetiminde bulunanlar, Nas'ın kendilerine danışmadan böyle bir adım atmış olmasına da tepki gösteriyor. Nas ise dünkü sohbetimizde bu durumu hatırlattığımızda birleşmenin hangi yöntemle olacağı konusunda net bir görüş ortaya koymadıklarını belirtti ve ekledi: "Türkiye'nin baştan beri merkezde ciddi bir projeye ihtiyacı var. Dışarıda kalmış insanlara da kapısını açacak bir siyasi yapı için Sayın Ağar'la mutabık kaldık. Yeni bir siyasi proje olmalı, öncelikle bu sağlanmalı. Masaya öncelikle detaylar değil, ilkeler konulmalı..." Nas'ın Ağar ile ayrıldığı noktaya gelince.. Mevcut partilerden birinin çatısı altında olmak yerine, yeni bir üst çatı yaratarak iki partinin bunun altına girmesi gerektiği şeklinde. Birleşmenin proje mimarlarından Ahad Andican'ın görüşü de Genel Başkanı Nas ile aynı doğrultuda. Andican'a göre, Türkiye'nin gelecek 10 yıllık siyasi hayatında "İslam'ı referans almış bir siyasal parti" etkisini ağırlıkla hissettirirken, ulusalcı yönü ağır basan bir başka parti de bu süreçte kitleleri arkasında toplayabilecek. Bununla birlikte geniş kitlelere hitap edecek, yelpazesi geniş merkez partilere de ihtiyaç var. Andican, bunun da ANAPDYP birleşmesinin bir an önce sağlanmasıyla gerçekleşebileceği inancında. ANAP'ın çınarlarından Mehmet Keçeciler de iki partinin birleşmesine sıcak yaklaşsa da şu soruya yanıt arıyor: "Kör ile kötürüm birleşince, yürüyen bir adam olur mu?" Hem de AKP'ye vatandaş desteği yüksek oranla devam ettiği ve seçimin de yakın gelecekte görülmediği bir dönemde bu tür birleşmeler yeni bir sinerji yaratır mı? Yoksa her iki partideki iyonlaşmayı artırır mı? Bu açıdan ANAP'ta tartışılan partinin "uyuma sürecinin" tamamlanması ve ondan sonrasına bakılması noktasında. Yaşar Okuyan'ın 3 Aralık'ta yeni bir parti kurarken DYP'den kopan ve bir zamanlar İsmet Sezgin'in başında bulunduğu DTP ile bütünleşme çabası içine girdiği dönemde, merkez sağdaki arayışlar devam edeceğe benziyor. Herkes iki partinin bir araya gelmesi konusunda hemfikir olsa bile bugünden yarına bu arayışların sonuçlanması zor görülüyor.
|