Annenizi tanıyor musunuz?
Romanın kahramanı öğretim üyesi bir kadın. Annesi bir hastanenin yoğun bakım bölümünde ölümle savaşıyor. Kadın ise annesinin günlüğünü bulup geçmişe bir yolculuk yapıyor. Okudukça da şaşırıyor
Ara sıra kardeşimle oturup annemi çekiştiririz. Kardeşimin sorunu bildik; "Yaptığım hiçbir şeyi beğenmiyor. Sürekli bir surat asma, sürekli bir yüz çevirme. Ben onun kurallarına göre yaşamak zorunda mıyım?" Yo, değilsin. Hiçbirimiz değiliz aslında. İkimiz de taa ne zamandır kendi evlerimizde oturuyoruz. Paramızı kendimiz kazanıp kendimiz harcıyoruz. Yaşam biçimlerimizi çoktan oluşturmuşuz. Peki ama niye o kadar önemli annemin kardeşime yüzünü ekşitmesi? Annem çoğu zaman bizi dinlemez gözükür, öylesine dinlemez ki bazen "Ne söyledim, hadi bakalım ne anlattım?" diye sınav yaptığımız bile olur. Onun ise umurunda bile olmaz. Hep neşelidir. Sürekli güler, güldürür. Müthiş komiktir. Girdiği ortamı öyle neşelendirir ki bazen "Bu kadın hiç mi bir şeyi dert etmiyor?" diye düşünürsünüz acımasızca...
***
Ayşe Kulin'in "Gece Sesleri" isimli kitabını okurken sık sık "Acaba annemi yeterince tanıyor muyum?" diye düşündüm. Ya siz? Tanıyor musunuz annenizi? Nelerden hoşlanır, nelere heyecanlanır? "Ben bütün bu soruların cevabını biliyorum canım!" diyenler var mı? Kendinizi kandırıyorsunuz. İnanın bana. Gece Sesleri'nde sadece anne-kız ilişkileri yok. Aslında hikayeler bildik, portreler tanıdık... Farkı ise Ayşe Kulin kalemi... Aileyi yöneten güçlü bir anne tipi var mesela, ayrıca oğullar arasında miras kavgası, evin hizmetçisi ile ağa oğlunun ilişkisini de unutmamak gerek. Hani biraz Asmalı Konak gibi... Ayrıca içine biraz siyaset, öğrenci hareketleri, darbeler katılmış. Yok yok yani. Her Kulin romanı gibi bir solukta bitiriliyor. Romanın kahramanı öğretim üyesi bir kadın. Annesi hastanenin yoğun bakımında ölümle savaşırken evde annesinin günlüğünü buluyor. Bir- iki sayfasını okuduktan sonra aslında annesini hiç tanımamış olduğunu fark ediyor. Roman böyle mi başlıyor? Hayır, aslında bu küçük bir bölümü. Ama beni en çok etkileyen, sık sık durup düşünmeme sebep olan bölüm bu.
***
Ara sıra oturup kardeşimle annemi çekiştiririz. Ya o gün beni yeterince dinlememiştir ya da kardeşimin yeni işini hiç gözü tutmamıştır. Aramızda hiç annemin sorunları ya da heyecanları hakkında konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Acaba bu aralar keyfi yerinde mi? Canını sıkan bir şeyler var mı? Ameliyat olduktan sonra sabah sporlarını da bıraktı, acaba sağlığı yerinde mi? Her gün en az iki kez annemle telefonda konuşuruz. Üşenmez o arar. Yediğimi, içtiğimi, gazetede olanları, gündemi meşgul eden olayları, kısaca aklına gelen her şeyi anlattırır. Her gün en az bir kez kız kardeşimle telefonda konuşuruz. Rutin olayları geçtikten sonra birbirimize sorarız "İyi misin?" Ama o soru tam anlamıyla "İyi misin?" sorusudur. Yani keyfin yerinde mi, erkek arkadaşınla işler yolunda mı, para pul problemin var mı falan filan... Gece Sesleri romanının kahramanı annesinin günlüğü okudukça annesinin en iyi bildiği huylarının sebeplerini öğrenmeye başlıyor. Öğrendikçe de şaşırıyor. Sık sık "Ben hiç böyle düşünmemiştim" diyor. Asıl dert nedir biliyor musunuz? Ne kadar arkadaş olursak olalım, ne kadar her şeyimizi paylaşırsak paylaşalım, annemiz yine annemiz. Onu bir kadın değil de anne olarak gördüğümüz sürece yakından tanımamız zor. Defalarca erkek arkadaşlarımı anlattım ona, ilk randevumu, evlilik kararımı, çocuk hayallerimi... Ya o? Ankara'dan İstanbul'a taşındığından beri eski evini satıp yenisini almanın hayalini kuruyor, bir de eğer çocuk yaparsam bakmayı düşlüyor. Sonra... Sonrası yok. Babamla boşandıklarında 12 yaşımdaydım. Hiç mi sevgilisi olmadı? Hiç mi heyecan duymadı? Bir başına bir kadın, kardeşimi büyüttü, yabancı bir şehirde....Bedeli var mıydı? Onun da bir günlüğü var mı, yazdı mı sırlarını? Annemizi tanımak için ille de çok mu geç olması gerekiyor?
***
Ara sıra oturup kardeşimle annemi çekiştiririz. "Ya kızım" der kardeşim, "Ben ne anlatıyorum o ne diyor, anlaması mümkün değil." Sahi öyle mi? Anlaması mümkün değil mi? Hiç mi bizim yaşımızda olmadı? Hiç mi sevmedi? Hiç mi kadın olmadı? Not: Rahatım rahat, annem yurtdışı turlarından birine katıldı. Ben de rahat rahat kalem oynatıyorum. Yoksa sıkar mı! Bütün arkadaşlarına ve bilumum aile fertlerine sesleniyorum. Bu yazı aramızda kalacak. Kız kardeşim aradı az önce. "Kızım" dedi, "Annem seni cumartesi sabah saat 08.00 civarı yurtdışından aramazsa ben de ne olayım."
|