29 Ekim ve Türkiye gerçeği
Yine bir Cumhuriyet Bayramı'nı tam bir birlik ve beraberlik içinde değil de, Çankaya'ya davet listesini tartışarak kutluyoruz. Elbette, buradaki tartışmayı 29 Ekim'in özü oluşturmuyor. Bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan insanların aklı başında olan büyük çoğunluğu, hakimiyeti milletten alan bir sistem içinde yaşamaktan mutlu. Cumhuriyet'in çağdaşlık, hukukun üstünlüğü, bu topraklarda demokrasinin ön ve vazgeçilmez şartı olduğunu biliyor. Ancak bir iki senedir bu bayram coşku kadar bir gerilime de neden oluyor. Bunun da sebebi Cumhurbaşkanı Sezer'in kendi kriterleri içinde oluşturduğu davetli listesi. Bu liste bu yıl, başı örtülü hanımlar kadar başı açıkları da incitti. Mesela Süreyya Ayhan, Nurcan Taylan gibi isimler davetli listesinde yer almadı. Cumhurbaşkanı onları kendi ahlaki kriterleri ölçüsünde davet edilmeye uygun görmedi. Bunun yanı sıra AK Parti iktidarından beri uyguladığı politikayı sürdürdü. Eşleri başlarını örten siyasetçileri listeye almadı. Toplumsal uzlaşmayı sağlamakla görevli bir kurumu temsil eden Sezer'in bu tavrı kaçınılmaz olarak yine tartışmalara yol açtı. Kişisel görüşüm, Türkiye'nin bu tip tartışmaları bir an önce geride bırakacağı günlere kavuşmasının ülke içi gerilimi azaltacağı yönünde. Bununla birlikte, kamuoyunun bu konuda tamamen farklı bir görüşü olduğunun da farkındayım. Tesadüf eseri dün elime geçen bir kamuoyu araştırması da bu görüşü destekler nitelikte. Bu araştırmaya göre, halkın en çok güvendiği kurumların başında Silahlı Kuvvetler geliyor. Silahlı Kuvvetler'i çok az bir farkla Cumhurbaşkanı Sezer izliyor. Hemen geriden, Anayasa Mahkemesi'nin bir altında Başbakan Erdoğan geliyor. Hem Sezer'in, hem Erdoğan'ın en çok güvenilirler arasında ilk sıraları paylaşması çelişkili bir durum gibi görünüyor. Ancak dikkatli değerlendirdiğinizde bambaşka bir tablo ortaya çıkıyor. Halk, Sezer'i, biz aynı fikirde olalım veya olmayalım, laikliğin güvencesi olarak görüyor. Yine aynı halk, Erdoğan'i ise değişimin, gelişmenin, yolsuzlukla mücadelenin motoru olarak değerlendiriyor. Sonuçta, kamuoyu araştırmaları da, birbirine tamamen zıt iki figürün en çok güvenilen insanlar olarak değerlendirildiği bir tabloyla sonuçlanıyor. Burada görünen o ki, bugün seçim olsa halkın büyük ara tercihi yine AK Parti olacak. Seçmen, AK Parti'nin iktidardaki icraatından, Avrupa Birliği yolunda gerçekleştirdiği reformlardan, enflasyonu tek rakamlara indirmesinden, paradan altı sıfırı atmasından, batık bankacılara başlattığı hukuki mücadeleden son derece memnun. Ancak, Sezer'e gösterilen güven, laiklik konusunda hala kafalarda soru işaretleri olduğunun da açık bir göstergesi. Araştırmayı gerçekleştiren şirketin sorumlusunun sözleriyle; "Sezer veya Erdoğan bulundukları noktadan kımıldadıkları anda bugün sahip oldukları puanları ancak hayallerinde görürler." Kamuoyu onlara farklı iki işlev vermiş. Zaman zaman ortaya çıkan davetiye gerilimlerine rağmen, ikisinin de işgal ettikleri mevkilerde yerine getirdikleri kamusal işlevden memnun. Normal bir ülkede çok sağlıksız görünebilecek böyle bir tablo, Türkiye'de reformların sağlıklı yürümesinin bir teminatı belki de.. Türkiye, bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı böylesi çelişkiler ortamında kutluyor ama geleceğe daha güvenle bakıyor. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.
|