Özel güvenlik, kamusal tehlike
"Vali ile Veli" özel güvenlik şirketi de kurulunca... Yani, bir zamanlar dünyanın en büyük kentlerinden birinin güvenliğinden sorumlu en üst makamda oturan eski İstanbul Valisi Erol Çakır ile... Bir zamanlar vatanın güvenliğinden sorumlu Silahlı Kuvvetler'de tuğgeneralliği idrak etmiş, bu arada "derin güvenlik" meselelerine de vakıf olmuş Veli Küçük de şirket kurunca... Sektör daha bir ışıl ışıl oldu!
*** Parası olanın ve parasını verenin daha yakından ve hem özel, hem güzel korunması iyi bir şey tabii. Bir zamanlar, kamu parasıyla devletten koruma alanlar şimdi bunu kendileri üstleniyor. Lakin ortaya şöyle bir şey çıktı. Bankalar, şirketler, işyerleri, alışveriş merkezleri, siteler, hatta bazı sokaklar vesaire, "özel güvenlik" tarafından, hepsi cihazlara, aramalara birer "potansiyel suçlu" olarak girip masumiyet ispatlayarak kurtulan vatandaşlara karşı korunuyor. Ama sıradan, olağan, mütevazı, kendi halinde, kendi bütçesinde vatandaşın kendi özel ordusunu kurma imkanı yok. O tam tersine, bu özel kuvvetler tarafından "potansiyel düşman" muamelesiyle üstü başı (yeni yasa bu "polis yetkisi"ni de veriyor), çantası, torbası, cepleri, paçaları, arabası, bagajı aranan, "olağan şüpheli." Evet, "özel ordu." 200 bin kişilik bir muvazzaf mevcuttan söz ediliyor. Yeni yasayla birlikte, güvenlik elemanının eğitim düzeyi yükselecek ama ordu mevcudu da büyüyecek. Eski polis, eski asker, askerliğini yapmış lise mezunu ve benzerleri için geniş bir silahlı, külahlı sektör. Şurayı burayı şuna buna karşı korusun diye, ellerine 300-350 milyon lira tutuşturulan, ama kelle başına şirketlerine en az 1 milyar lira kazandıran neferlerden kurulu bir lejyon ordusu.
*** O kadar korkmalı mı, bilmiyorum ama, CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü, endişeli mesela: "Özel güvenlik şirketleri; çetelere, çapulcu ordularına, mafya örgütlerine, korku imparatorluklarına dönüşebilir" diyor. Belki tam öyle olmaz. Belki tersi olur. Yani, kimi yerde, kimi zaman, kimi çeteler, çapulcu orduları, mafya örgütleri, korku imparatorlukları "özel güvenlik şirketi" haline gelebilir. Belki gelmez. Ama bu tür şirketlerin mantar gibi bittiği ABD, İngiltere, Güney Afrika, İsrail gibi ülkeler, dünyanın her karışık köşesine de uzanan bu faaliyetler yüzünden, ciddi bir "paralı asker" tartışmasına muhataplar. Çünkü iş, özel darbelere, özel sorgulara, özel işkencelere, özel suikastlara, özel provokasyonlara, kamusal güvensizliğe ve kamusal tehlikeye kadar uzanıyor.
*** Ama işin asıl özü şu: Geleneksel olarak bir kamu görevi ve hizmeti olan herhangi bir şey, bu arada "güvenlik" özelleşmeye başladığı zaman, bu öncelikle toplumdaki varlıklı ve güçlülerin, sadece suçlulara karşı değil, sıradan insanlara karşı da "silahlı üstünlük" sağlamasıdır. Bir kamu güvenlik görevlisi gibi grev hakkı bile olmadan, çoğu üç paraya cepheye (kapıya, bacaya) sürülen özel güvenlikçiler eliyle, kamuya karşı özel bir savunma hattı kurulmasıdır! "Herkes başının çaresine baksın" yabaniliğinin, bir azınlığı, çoğunluk karşısında daha da güçlü kılmasıdır.
|