Kendinizle barış görüşmeleri
Geçen hafta demiştim ki, kendimle barışmak için bu kadar çaba harcayıp, didinirken siz ne yapıyorsunuz? Ne alemdesiniz; kendinizle barıştınız mı? İlle de küs olmanız gerekmez ama arada bir kendiyle yeni baştan merhabalaşmak iyidir. Dünyada barış isteyen herkesin önce kendisiyle barışması gerekmiyor mu? Sizle sizin arasındaki barış görüşmeleri nasıl gidiyor? Geçinebiliyor musunuz kendinizle? Beş, on, yirmi yıl önceki "sizi" özlediğiniz oluyor mu? Yoksa hep yarına hazırlananlardan mısınız? Bugün değil yarın, hep yarın... Yarın daha iyi olacağım, yarın kendime daha çok bakacağım... Kendime özen göstereceğim, bakacağım, okuyacağım, kafamı daha aydınlık bir hale getireceğim, yarın müzik dinleyeceğim, spor yapacağım... Her şeyi yarına savsaklayıp bugün hiçbir şey yaşamayanlardan mısınız? Ben şüpheleniyorum sizden... Milli hastalığımız olan ertelemeye yakalanmışsınız gibi geliyor. Bir an durup, okumayı kesin ve şu soruyu sorun: Kendimi benim de sevip, aşık olabileceğim biri haline getirmeyi hep yarına mı bırakıyorum? Uzun sözün telgrafı; kendinizle barışık mısınız efendim? Kendinize mektup yazıyor musunuz? Arada çiçek gönderiyor musunuz kendinize? Çiçek geliyor, üstünde bir kart: "Seni çok seviyorum, yanaklarından öperim. İmza, Ben." Yalnızsanız, yalnız olmayı seçtiyseniz, siz ve siz, o adada ne yapıyorsunuz? Siz, size muhalefet ediyor musunuz? Evet, çok güzel, edin çekinmeyin. Muhalefet etmek, karşı ses çıkarmak, sormak yaşam belirtisidir. Her sabah aynada yüzleriyle karşı karşıya kaldıklarında, doğrularıyla ve yanlışlarıyla, günahlarıyla ve sevaplarıyla "MERHABA" diyenler daha mutlu oluyor. "Kendimle ilişkimi kesmeyeceğim, hiçbir zaman kendime yabancılaşmayacağım" diyenler yaşama meydan okudukları için daha sağlıklı, başarılı oluyor. Bu işsizlikte, yoksullukta korkmadan kendilerine soru soranlar kolay çıkış yolları buluyor. "Kendimi aydınlanmış, berrak kafalı, çağın tanığı, sorular soran, merak eden bir insan haline getirmem gerek; bunu başkalarına olan saygımdan, yaşama olan saygımdan yapıyorum. Bu saygı kendimi daha çok sevmemi sağlıyor" diyenler, kendileriyle oturdukları barış görüşmelerinden arabulucuya gerek kalmadan, büyük bir barışa imza atarak kalkıyor. "Artık Kadercilik Çıkmazı 27 Numara'dan taşınıyorum. Kendimden başlayarak her şeyi yeniden sorgulayıp, farklı bir düzen arayışı için kendime meydan okuyorum" diyenler, daha barışık oluyorlar kendileriyle. Barışın, uyumun yolu, dünün tadını bugüne, bugünün acılarını ve keyfini yarına aktaran iç hesaplaşmadan; içindeki müziğe kulak vermekten geçiyor. Bugünden başlayın kendinizle barış görüşmelerinize. Kayıtların da özel tarihinize geçmesi gerek. Barış görüşmelerinizin günlüğünü tutun. Kurşun kalemle başlayın, oradan içinizin müziğini duyabileceğiniz başka bir enstrümanla temize çekersiniz. Siz sizle tartışıp, görüşüp, barışıp kendinize elinizi uzattığınızda bir de bakacaksınız ki binlerce insan sıkıyor elinizi. Kendileriyle barışanlar, bütün dünyayla el sıkışıp, arkadaş, kardeş olma zaferini kazanırlar. İyi günler, iyi hayatlar...
|