|
|
|
|
Beşiktaş Pazarı'nda şenlik gibi alışveriş
Ulus'u popülerleştiren yarı sosyetik kadınlar artık cumartesileri Beşiktaş'ta. Çünkü burada ayakkabıdan çantaya, iç çamaşırından takıya kadar her şey bulunuyor
Uzun zamandır pazarcılar, "Batan geminin malları bunlar" diye seslenmiyor. Ya gemi batmıyor ya da batar batmaz ganimetler pay ediliyor... (Bkz.Yakın tarih: Uzanlar'ın haraç mezat satılan malları.) Parantez içine bakarak "Aha işte!.. Memleket meselesi yazacak ben demedim miydi sana" diye iddiaya girdiğiniz kişiye karşı kazandım tribine girmeyesiniz, zira kaybeden siz olursunuz! Bu yazının sayfası da değişik görüldüğü gibi, içeriği de. Bi kere bu bir köşe yazısı değil. Bugün pazar yazılacak: "Cumartesi Pazarı". Yazar ne yazar "pazar" yazar diyerekten ve yekten konuya giriyoruuz. "Akıl pazara düşse herkesler kendi aklını satın alırmış" diye bir söz vardır. Hiç şüphe duymayınız ki ben de kendi aklıma bayılanlardanım. Fakat pazara gitmeyi akıl etmede aklına bayılınması gereken kişi ne yazık ki ben değilim. Özetle sebebi pazarım bizim Balçiçek Hanım. Allah kendisinden razı olsun" artık hakikaten şu pazar yerine bi bağlanalım: Cumartesi Pazarı, Beşiktaş Pazarı diye de bilinir. Ihlamur Köşkü namıyla maruf yere giderken ya da oradan gelirken görebileceğimiz bir yerdedir. Özellikle Fulya semtinde yapılan kazı sebebiyle döne döne başınızı döndüren trafik neticesi bir de cumartesi gününe rastgelme bahtsızlığını göstermiş ve boş bulunup o yola girmişseniz yaşayacağınız işkenceyi unutulmaz bir anı olarak belleklerinize kazıyacak bir mahaldedir.
PAZAR KADINLARI Mıntıka tespiti yaptık mı? Yaptık. Ahaliden söz edelim o zaman: Alıcıların yüzde doksanını kadınların oluşturduğunu söylemeye gerek var mı? O kadınlar ki Salı'yı Kadıköy'deki pazarda geçirip, perşembeyi zor ederek kendini Ulus Pazarı'na dar atıp cumartesiyi beklemeye yatmış kadınlar olup; tarafımdan "Pazar Kadını" (Kadın pazarı değil!) adıyla tanımlanıp başka hiçbir kategoriye sokulmaması gereken bir türdür. Düne kadar Ulus Pazarı'nı popüler yapan bu yarı sosyetik görünümlü arkadaşları Cumartesi Pazarı'nda da gözümle gördüğümü iftiharla söyleyebilirim misal. Araştırmacı gazeteciniz olarak pazarcıların sorunlarıyla ilgilenmediğimi düşünmeyesiniz sakın bu arada. Fevkalade önem arz eden bir laf etti bi tanesi: Dışı pazar içi mezar" dedi, "Nassı yani" soru balonunumu şişirmeye başladığım esnada ekledi "Herkes caddede alışveriş yapıyor, cumartesi harici katlı otopark olarak kullanılan ve iç bölge tabir edilen yerde tık yok." Sıkışıklıktan pazar caddesinde böğrüme böğrüme yediğim dirsekleri düşününce "haumm eveeet" şeklinde şeyetttim. Ülkem insanı hoştur. Biz fotoğrafçı arkadaşımla çalışmalar yaparken "Hangi kanaldan?'' diye soru yönelten arkadaşlara durumu izah ederken dertli pazarcı: "Yazın, bunların hepsini yazın. Nerede bu devlet'' diye bağrınıyordu. Bu işler böyledir; herhangi bir şekilde düzenli olarak TV'de görünmüşseniz (örneğin haber spikerleri) ya da gözleri sizi "bir yerden'' ısırıyorsa memleketi düzeltme siparişini ve işini size verirler. N'aapsınlar? Hak vermiiceeniz de n'aapıcaanız? Bu arada pazara gidince, namı bilinen biri olarak ben de pazara çıkmış oldum ve hakkımdaki görüşleri birinci elden aldım! "Aa kız, TV'de göründüğünden daha güzelmiş!'', "Ay hiç de güzel diil!'', "Boyu ne kadar uzunmuuş!'', "Ay bu ufak tefek bi şeymiş!'', "Ne kadar da zayıflamış!'', "Ne kadar kilo almış!'', "A bu şeyi sunan kadın di mi? Ay dilimin ucunda...'', "Pardon iddiaya girdik de Ben Çiğdem Tunç dedim!'' Görüldüğü üzere müşterek bahislerde rivayet muhtelif, kafakarışıklığı ise diz boyu! Şunu farkettim; pazara alışveriş yapmak için değil stres atmak için giden, pazarı "sergi'' niyetine gezen insanlar çoğunlukta... Zaten aksi olsa en kötü ihtimal pazarcıların yarısı akşam olduğunda zil takıp oynarlardı di mi? Pazarcı beylerin şikayetlerinde haklı olduğunu gözlemledim sonra... Gerçekten zerzevat bölümünün de bulunduğu, sair günler otopark olarak kullanılan iç bölge tenha geldi bana da. Hep söyleyip durduğum atasözünü bir daha yineleyeceğim yüksek müsaadelerinizle. Aza nereye demişler? Çoğun yanına demiş! Ben bu seçmece ya da tercih meselesinin bulaşıcı bir şey olduğunu bizzat yaşayanlardanım. Hayatımın herhangi bir döneminde dost ve müşterilerle çarşıya pazara gittiğimizde, ben neye elimi atsam ve bıraksam o kümeyle ilgilenen kadın taifesinin o malzemeye bir el attığına şahit olmuşluğum mevcuttur. Bunu hayatın her pozisyonu için düşünebiliriz üstelik! Kendimden bahsetmek gibi olmasın ama bu, ben henüz tıfıl bir kimse iken de böyleydi. Adam olacak çocuk 'Hanııım karıştııır karıştıır' tepeleme penye öbeğine soktuğu elinden belli olur'muş belli ki! Benden öneri isterseniz: Pazarın ana girişindeki çorapçıyı, hemen onun yamacındaki şapkacıyı ve hatta şapkacının yanındaki taklit parfüm satan beyi tavsiye ediyorum. (Ürünlerini tabii allah iyiliğiniziversin!) Pazarın içerilerinde de hoş mallar mevcut size ufak bir rehber çıkardım zaten. İleride solda takıcı genç bir arakadaş mevcut. Böyle gümüş ya da gayet hoş gümüş taklidi takı tuku satıyor. Kısa günün karı diyerek ondan lacivertli gümüş taklidi bi kolye aldım. Bilirsiniz şarkıcı-artist, sosyetik-zengin takımında taklit gerçek gibi durur! Pazara henüz doyamadan ayrılırken şunu düşündüm. 'İkizlere takkeee, Ajda'da buradan aldııı' veya kafasına kadın donu takmış, tezgahın üstünde 'bilmem kimin donu bunnaaar' diye şova kalkmış pazarcı arkadaşlar hangi adları şovlarına katıyorsa odur halka mal olmak be güzelcikler. Demek neymiş? İplikleriniz hariç pazara çıkmak da çıkarılmakta güzelmiş. Bu durumda; nazar etmiyim n'oolur, çalışiyim benim de olur! Di mi? Gidin Beşiktaş Pazarı'na... Dört gözle bekliyorlar valla...
PAZARIN girişindeki çorapçıyı, hemen onun yamacındaki şapkacıyı ve hatta şapkacının yanındaki taklit parfüm satan beyi tavsiye ediyorum. Pazarın içinde de gayet uygun fiyata hoş mallar mevcut
Ayşegül Aldinç
|
|
|
|
|
|
|
|
|