|
Lira ve kuruşlu hayata dönüş
|
|
Bir zamanlar yoksulduk belki ama hayattan zevk alırdık. Kimsenin birbirini sevmesi için yalı komşusu olması ya da aynı bankaya para yatırması gerekmezdi.
Tekrar yaşanması için zaman zaman bir ömrü bile vermeye hazır olduğumuz güzelim hayatı, bugün ve yarın, ama daima bir çiçek demeti ile karşılamışızdır. Elem çiçeklerini koparıp koparıp hayatımızdan attığımız, bunun yerine umutlar yeşerttiğimiz bu dünyayı acaba kaç kere keşfettik? Dünyaya uygundu her şey. "Meraklı turşucu"nun bir koleksiyoncu anlayışı ile donattığı vitrine bakarak doyanlar olurdu. Akşamın belli bir saatinden sonra Şükrü Bey hesabı kitabı yapar ve kazancının vergisini devlete, turşunun kalanını da fakire verirdi. İsmail Bey'in sadece yaşarken değil, öldükten sonra da "vefa"lı biri olarak, gelecek nesillere kalmasının sebebi ve hikmeti budur. Hasretleri aynıydı. Güzel bir müziğin nağmelerine takılıp "do" olup uçabilirler, "re" olup o hasrete konabilirlerdi. Onlar hakiki hayat müziğinin anahtarlarıydı. Yoksul yaşıyorduk ama mazi zenginiydik. Birbirlerini sevmeleri için yalı komşusu olmalarına gerek yoktu. Aynı bankaya para yatırmaları veya aynı ölçülerde para harcamaları da gerekmiyordu. Hakiki paça ile işkembe çorbasına dalan kaşık, lezzet itibarı ile aynı "damak tadı"nı verebiliyordu. "Dem" markasına vurulmuşlar ile Kiryakos'un ekşi şarabına talim etmişler arasındaki fark olsa olsa şişe ve fiyat farkıydı. Ama güzellikleri fark etme ve hasretleri yaşama farkı yoktu. Ne güzel olurdu, seterenin cebinden altın tabakayı çıkarıp, hususi yapılmış sigarayı, kehribar ağızlığa takarak dumanla eski zaman kalpleri çizmek...
PEKİ NEREYE GİTTİ? Armudun iyisini yani "Hamdi Sükkari" armudunu, ne gördünüz, ne de yediniz! Hamdi Bey'in yetiştirdiği bu özel armudun kilosu 27 kuruş, orta hallisi ise 15 kuruş civarında idi. İş üzüme geldi mi çeşit bol olduğu için fiyatlar biraz daha karışık. İzmir'in çekirdeksiz üzümü 37.50 ama Tavşancıl'ın çavuş üzümü 52.50 kuruş. Şeftali bol ama yarma şeftaliyi yaklaşmak zor. Bursa şeftalisi 25 kuruş. Yarmaya gelince 67.50 kuruşla cüzdan yarılıyor. Yazımızı kadın unsuru olsun diye kadınla sürdürelim. İyi cins fanila 250 kuruşla 1928'de önde gidiyor. Şemsiye kullanmak bir hayli lüks. 380 kuruşa kadar var ama yarı ipeklisi 490 kuruş. Külotun (pamuklu ve gayet sağlam) adedi 75 kuruş. İpekli ise şaşırmayın ama 550 kuruş. Gördüğünüz gibi kadın iç giyimi ne şeftali, ne kuzu eti dinlemiyor. Kadın olmak pahalı bir şey.
KOÇ ANLATIYOR Ankara'nın 1923 yılındaki durumunu Vehbi Koç şöyle anlatmıştı: "Ankara o günlerde tam manası ile yoklar şehri idi. Benim gibi o dönemi yaşayanlar bir kişi için o zamanki durum ile bugün arasındaki fark bir rüya gibi geliyor. Yol yoktu, otomobil yoktu, kiremit yoktu. Yapı ustası yoktu. İlk otomobil geldiğinde istasyona akın akın gidilmişti. Numune Hastanesi inşaatı için gelen ilk betonyeri halk birikip öteki dünyadan gelmiş gibi seyretmişti. Yenişehir'de arsalar çok ucuzdu. Bugün apartmanımın bulunduğu arsayı dönümü 10 liradan aldığım zaman herkesin 'şımarık delikanlı' diye tarizde bulundukları kulağıma geldi. İnşaat başlamıştı ama yapacak usta yoktu. Başlangıçta bütün ustalar Macar, Bulgar, Alman ve Avusturyalı idi. Ama çok geçmeden Türkler onların yerini aldılar ve onları geçtiler. Diyebilirim ki Ankara bütün Türkiye için bir eğitim merkezi oldu." İzmir İktisat Kongresi'nde Tüccarlar Komisyonu'nun ilk dileği milli bir ticari kurumunun kurulması olmuştu. Ankara'da Ankara Palas'ın hemen altında yapılmış Evkaf evlerinin birini Kılıç Ali Bey ve ailesi terk edecek ve burudu Saruhan (Manisa) milletvekili Mahmut Celal (Bayar) Bey'in yönetiminde İş Bankası 1924 yılının ağustos ayında faaliyete geçecekti. Cumhuriyet'in ilanından sonra basılan ilk madeni paralar üzerindeki motifleri Darphane Müdürü Niyazi Asım Bey çizmişti. Resimlerin zarif ve sade olmasına dikkat edilmişti. Özet: Biz eskilerin lira ve kuruşlu hayata alışması zor değil. Ne de olsa onca deneyimden geçtik ve piştik efendim.
|